Manisaspor’un bir 10’u var. Adamlığı 10 numara... İnsanlığı 10 numara. Forması 10 numara. Kalitesi 10 numara. Takıma katkısı bucuk numara…
Bekir ve Barbaros’un yokluğunda yine umut oldu 10 numara… Adı Umut olunca adamın, sırtında da 10 numara varsa, haliyle gözlerde hep 10’da oluyor. Yine gözümü ayıramadım 10’dan. Bu kez ben de umutluydum. Bu kez patlar diye ayrı bir seyrettim 10’u… Ayağına top geldiğinde ben futbolcuyum diye bağıran bir 10 o… Sağa bakıyor, sola atıyor. Uzun oynuyor, adrese topu gönderiyor. Teknik desen 10’da. Estetik desen 10’da. Futbolcu yeteneği desen 10’da… Bir futbolcu için olabilecek yeteneklerin bir çoğu 10’da. O da bunun farkında… İyi futbolcuyum diyor. Topu bana verin kralını geçerim diyor. Ama olmuyor. Neden olmuyor. Koşmuyor. Mücadele etmiyor. Etliye, sütlüye bulaşmıyor. Bunlarda olsa zaten bu takımda ne işi var diyenler oluyordur. Doğrudur ama, Arda Turan’da bu takım da değil miydi? Bu takımın 10 numarası değil miydi? Şimdi nerede? Madrid’de…
Halı saha da maç olsa, gözüm kapalı 10’u kendi oynadığım takıma alırım. İnanın şov yapar. Hem gol atar, hem de çalım atar… Ama saha büyüdükçe, 10’suz oynamayı tercih ederim. Çünkü yeteneği büyük de olsa, küçük sahaların oyuncusu. Günümüzde durarak oynayan oyuncu kalmadı. Benim hatırladığım bir Hagi vardı. Onun da yanında Okan ve Suat vardı… Bizim 10’nun yanın da ise Eray ve Hakan var. Hadi Eray 10’u biraz sırtlıyor. Hakan ancak kendine yetebiliyor. Böyle bir 11’le sahaya çıkıldığında ise 10 bucuk bir görüntü oluyor. Böyle bir görüntüde ligin en iyi takımı olan Ankaraspor’a karşı yetmiyor.
Maçın tek sorumlusu elbette o değildi. Peroviç etkisizdi. Murat Gürbüzerol yine kaçırdı. Eray golden önceki pozisyonda şanssızdı. Son dakika da kaçan pozisyon, belki de Manisaspor’un bu maçtaki kaderinin göstergesiydi. Ama şu var ki sen 10 numaraysan, 10 numara da giyiyorsan, 90 dakikada bir numara yapacaksın be arkadaş…