Hem öyle üç beş değil, tam 2388 adet can.
Bana sorsalar,
‘Zaten gergin olan memleketi ne yapsak ta daha fazla gersek?’ diye, bütün zekamı, yaratıcılığımı kullansam bu ölçüde etkili olacak daha başka bir şey bulamazdım herhalde.
Memleket neden gergin?
3, 5 tane ağaç yüzünden çıkan ve ardından kimselerin öngöremediği boyutlara ulaşan olaylar yüzünden.
Ha iyi o zaman, demek ağaç kesmek kılcal damara dokunan iyi bir başlangıç.
Tamam ağaç keselim. Hem öyle 3, 5 değil binlerce keselim.
Ama bunu nerde yaparsak çok daha etkili olur?
Düşün düşün…
Şöyle protestoya direnişe falan alışkın bir yer olsun. Haksızlığa tahammülü olmayan, duyarlı insanların çokça olduğu bir yer. Tepkisini göstermekten korkmayacak bir yer. Neresi, neresi?
Tamam buldum.
Tabi ki ODTÜ.
Hem bi taşla iki kuş. ‘Görün işte, anarşist yuvası. Yol yapıp hizmet götürücez, ona bile karşı çıkıyorlar.’ filan da deriz.
Oh oh, çok güzel.
Bi de bu işi izin filan almadan, gecenin vakti baskın gibi yaptık mıydı iş tamam.
Gelsin protestolar, isyanlar, gitsin gazlar, sular, tomalar.
Biberden de fenalık geldi, azıcık şu gazı da çeşitlendirelim. Hem öyle iki, üç değil, 8 çeşit olsun.
Ha bir de, bunlar akıllı ha. Öyle kuru protesto yapmazlar. Kalkıp kestiklerimizin yerine yenilerini dikmeye falan kalkarlar. Hazırlıklı olalım neme lazım.
Her şeyi de devletten beklemeyelim ayrıca. Güvenlik güçleri olur da yetersiz kalır, sen bizim turuncu üniformalıları da ayarla. Her an tetikte olsunlar.
Yenileri dikilirse sökülsün. Gerektiği yerde şiddete başvurmaktan da çekinilmesin.
‘Ya arkadaşlar bu iş, işte böyle planlandı’ desem muhtemelen, fazla uzağımda olmayan sarı binayı gösterirsiniz bana. Ben de hiç gocunmam, paşa paşa giderim. Çünkü bana da hiç akıllı işi gelmiyor yukarıdaki plan.
Ama gel gör ki, bu plan sanki yapılmış gibi, bir bir uygulandı.
Hepsi aynı gazetesinde ve penguen medyasında tüm detaylarıyla bu şekilde yer almadığı için, inanması güç geliyor farkındayım ama, olup biten bu.
2388 ağaç gizlice, sinsice ve canice bir gecede katledildi. (Katliamın ayrıntılı dökümü yazının sonunda)
Sebep, 15 yıldır başkentte metroyu 1 km. ilerletmeyen Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı’nın hizmet aşkı kabardı, yol yapası geldi.
Üstelik bu yol yapma sevdasını ‘biraz bekleyelim, ortalık durulsun, memleket yeterince gergin’ falan gibi bir olgunlukla da bastıramadı.
Sonuç;
Koca Ankara Ovası'nda başka hiç bir güzergah bulunamazmış gibi, üst geçit vb. alternatifler yokmuş gibi bir gecede bir orman yok edildi.
Bu hınç, bu öfke, bu nefret hangi ara, hangi sebeple biriktirilmiş acaba?
Ve bu şiddet ve bu vahşet hangi vicdanın onayından geçti?
Evimin önündeki 2 ağaç komşum tarafından kesildiğinde, iki gün hasta olduydum ben. Nasıl engel olamadım gözümün önünde 2 canın katledilmesine diye diye geçirilmiş uykusuz gecelerim var.
Bu 2388 cana kıyanlar, hangi yastıkta uykuyu bulacaklar bilmem, bilemem???
Bildiğim şudur ki; Yaptıkları ve yapacakları hiçbir yol insanlığa götürmeyecek onları.
Ortalama zekaya ve duyarlılığa sahip, Ankara’da yaşamayan, ODTÜ’de tek bir yakını bile olmayan biriyim.
Buna rağmen bu olaydan bu denli etkilenmişliğim, tek bir ağaç için koca köşkü kaydıran Mustafa Kemal’in, dünyanın ilk çevrecisi Manisa Tarzanı’nın ve yaşadığı sürece uygun bulduğu her yere fidan diken bir babanın çocuğu olduğum içindir belki.
Belki de sadece, dünyaya 46 kromozomla geldiğim içindir.
İnsanlığının farkında olanlar için, amaca giden her yol mübah değildir çünkü.
Çıkarlar, hırslar, hınçlar, hesaplar üstü bazı değerleri vardır insanların.
Bu değerlerin en önemlisi de yaşam hakkına saygıdır zannımca.
( 292 ÇAM, 133 DIŞ BUDAK, 916 AHLAT, 213 BADEM, 58 KAVAK, 696 DİĞER YAPRAKLILAR OLMAK ÜZERE TOPLAM 2388 AĞAÇ ARTIK YOK.)