Bir bacağı olmasa, onunla evlenir miydiniz?
Uzun süredir ağlamıyordum. Sahneye çıkmadan önce kurulan anons tuzağına bende düştüm. Hani kızmayın ama biz de bazen yaparız bunu. Tuzak kurarız. Masum bir tuzak... Amaç okutmaktır haberi. Gazetelerin öyle bir derdi yok tabi. Ama bizde var. Adı “TIK!” Bildiğimiz TIK! Hani mausun, namı diğer farenin çıkardığı ses varya! Tık… Her tık reyting. Başlığı atarız sonra bekleriz. Ama sakın yanlış anlaşılmasın. Haberin içeriği de hak eder TIK’ı.
İşte böyle bir tuzak… Anonsa takıldım, sonuna kadar bekledim onu. Adı Çiğdem. Nişanlıyken bir trafik kazası geçiriyor. 250 gün hastanede yaşam savaşı veriyor. Doktorlar bacağını kesiyor. Daha sonra iyileşiyor. Yaralı girdiği hastaneden bir bacağını kaybetmiş olarak çıkıyor.
Kiminle mi?
Nişanlısıyla…
Hikaye çok naif… Evleniyorlar. Bir de oğulları oluyor. Derken O Ses Türkiye…
Söylediği şarkı, dört jüri üyesinin de butona basıp dönmesi falan, bunlar hiç önemli değil. Ben hikayeye takıldım. Düşünün; Nişanlınız kaza geçiriyor, aylarca hastanede yatıyor, bir bacağını kaybediyor ve siz tereddüt etmiyorsunuz. Evlenme plan hiç sekteye uğramıyor. Oysa sevdiğiniz o kişinin artık bir bacağı yok. Ama sizin için hiç önemli değil. Onunla evleniyorsunuz.
Hani erkekler şöyle erkekler böyle diyen arkadaşlar var ya; Hatta ben de hemcinslerimin bu konuda çok sağlam durduğunu düşünmeyenlerdenim. Düşünmeyenlerdendim… O adam, kucağında çocuğuyla eşini yarışma boyunca gururla izledi, ağladı.
Valla ne yalan söyleyeyim benim de gözlerimi yaşarttı. İnsan olmak budur herhalde. Unutulmaya yüz tutmuş haller bunlar. Hatırlattı o adam. Helal olsun!