Sırtında torbası, pejmürde kıyafeti, başında örtüsü, boğuk sesi, sefil görüntüsüyle bir Elif vardı Manisa'da...
Yediden yetmişe herkesin tanıdığı, ama hakkında çok kişinin bir şey bilmediği bir garip Elif vardı...
Sabahtan akşama kadar şehri sokak sokak dolaşarak ekmek toplayan, kimin nesidir bilinmeyen, hayata tutunamamış, kaderin sillesini yemiş zavallı bir Elif vardı.
Çocukların adıyla korkutulduğu, kimi çocukların bağırarak kızdırdığı, gariban bir Elif vardı...
Kimileri onun Malatyalı zengin bir ailenin kaçırılan kızı olduğunu söylüyordu.
Kimileri de aslında zengin bir paşanın kızıymış diyorlardı.
Bunlar sadece söylentiydi. Gerçekse Elif'in perişanlığı, garibanlığı, sefilliğiydi. ...
Bu gün Elif'i düşününce onun aslında zihinsel engelli, sahip çıkılmamış, ezilmiş, hor görülmüş, korunmaya muhtaç biri olduğunu anlıyorum.
80’li yıllara kadar görüyordum. Sonra ne oldu, nasıl öldü, ya da ne zaman öldü bilmiyorum...
Tek aklıma gelen keşke o zamanlar, o kadına sahip çıkılsa, öyle perişan olmasaydı düşüncesi...
Bir zamanlar Manisa'da saflığı, sefilliği, ezilmişliği, itilmişliğiyle hayata tutunamamış çileli bir Elif vardı...