Ferdi Zeyrek, seçimi kazandığı belli olduktan sonra Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan binlerce Manisalıya hitap ederken şöyle diyordu:
“Ben sizleri çok sevdim. Hep sevdim. Manisamı çok sevdim. Manisamın her karış toprağını çok sevdim. Sizler de beni sevdiniz. Allah bin defa razı olsun sizlerden.”
Seçim kampanyası sürecinde Manisalı seçmenlerle yaptığı konuşmalardan da anlıyoruz ki, onu Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine taşıyan şey doğup büyüdüğü şehre olan sevgisini, bağlılığını seçmene gösterebilmesi, hissettirebilmesi oldu.
Şu bir gerçek ki, herkes yaşadığı, doğup büyüdüğü şehri sevmiyor. Şehrine sevgiyle bağlı olmayan insanlar da var. Ama Ferdi Zeyrek belli ki babasının da büyük etkisiyle şehrine sevgiyle bağlı.
1977 doğumlu Ferdi Zeyrek’in, çocukluğunda babasının berber dükkânında geçirdiği vakitler, orada tanık olduğu sohbetler Manisa’ya bir aidiyet duygusu geliştirmesine vesile olmuş.
Berber dükkânları bir topluluğun bütün profillerinin resmi geçit yaptığı bir sahne gibidir. Her sosyo-ekonomik gruptan, her eğitim seviyesinden, her kişilikten insanlar berber dükkânında buluşur. İlkokul-ortaokul çağındaki bir çocuğun gözünden ne kadar renkli bir dünyadır bu. Bir tiyatro seyircisi gibi izler onları. Şakalaşmalarını, atışmalarını, sıkıntılarını paylaşmalarını, dünyaya ve hayata dair konuşmalarını dinlerken zihni zenginleşir, ufku genişler.
Ferdi Zeyrek dükkana girişini babasının defalarca tekrarlattığını söylüyor. Sağ ayakla girmesi gerektiğini, selâm verirken sesini nasıl kullanmasını gerektiğini öğrettiğini söylüyor. Babasının dükkânına gelen her karakterin de ona bir şeyler öğrettiği muhakkak. Gelenlerin en çok Manisa hakkında konuştuklarını söylüyor Zeyrek. Şehre olan sevgisinin o yıllarda kök salmaya başladığı çok açık. Üstelik o yıllar, 12 Eylül darbesinin hemen ardından gelen sancılı yıllar. Ülkenin yeni bir yola sokulduğu, Özal iktidarıyla büyük bir dönüşümün yaşandığı zamanlar. Ülke siyasetinde yeni partilerin, yeni liderlerin çıktığı dönemler. Dolayısıyla Ferdi Zeyrek, babasının yanında sadece hayata dair değil “ne olacak bu memleketin hali?” ne dair de çok şey dinlemiştir. Turgut Özal’a düzenlenen suikasti babasının dükkânında öğrendi belki. O sırada 11 yaşındaydı. Ya da 1989 yerel seçimlerinin yankılarını bir ortaokul öğrencisi olarak orada anlamaya çalıştı. Sadece sevgi değil merak duygusu da gelişti.
Ferdi Zeyrek’in 47 yıllık yaşamında Manisa’da yurttaşlar belediye başkanı seçmek için 10 kez sandık başına gitti. İlkinde Ferdi Zeyrek henüz bir yaşını doldurmamıştı, onuncu seçimde ise kendisi başkan oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi seçimlerde en son birinci parti çıktığında Ferdi Zeyrek henüz üç aylık bir bebekti. Onun doğduğu 1977 senesinde Türkiye’de iki seçim birden yapıldı. Haziran ayında genel seçimler ve aralık ayında belediye seçimleri. Genel seçimlerde Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP yüzde 41 oy almıştı. Aralık ayındaki belediye seçimlerinde o tarihte büyükşehir olmayan Manisa’nın merkez ilçesinde 20 bin geçerli oy kullanılmış, CHP adayı oyların yüzde 46’sını almasına rağmen 635 oy farkla seçimi kazanamamıştı. Kazanan Ersan Atılgan’ın partisinin adı Adalet idi. Ferdi Zeyrek doğduğunda kazanan Adalet Partisi, başkan olduğunda ise kaybeden Adalet ve Kalkınma Partisi’ydi. Adalet Partisi yaklaşık 10 bin oy alarak kazanmıştı, Zeyrek ise 507 bin oy ve yüzde 57 ile kazandı.
Babası Tıraşçı Ahmet’in yanında yaz aylarında çıraklık yaptığı yıllarda Manisa’yı belediye başkanı olarak Ertuğrul Dayıoğlu, sonrasında Zafer Ünal yönetti. Adil Aygül başkan olduğunda ise Ferdi Zeyrek artık üniversite öğrencisi olarak Bursa’daydı. Uludağ Üniversitesi Mühendislik/Mimarlık Fakültesi’nde mimarlık eğitimi aldı.
Doksanlı yıllar Türk siyasetinin en sancılı dönemlerinden biridir. Özal’ın ölümü, Demirel’in cumhurbaşkanlığı, Mesut Yılmazlı Tansu Çillerli koalisyonlar, 1994 krizi, 5 Nisan Kararları, Susurluk Kazası, Refah’ın yükselişi, 1994 yerel seçimleri, çöplerden toplanan oy pusulaları, bölünen sol, yakılan Madımak, faili meçhuller, tırmanan terör olayları, 28 Şubat kararları, terörist başının yakalanıp yargılanması, 1999 seçimleri..
Ülkemizin diğer ülkelerden farklı bir yanı da şu: Bu ülkede yaşayan bir insan kişisel tarihini ülkesininkinden ayrı düşünemez, hatırlayamaz. Ülkemizin geçirdiği bütün siyasi değişim ve dönüşümler bir şekilde insanların yaşamına tesir eder. Başımızdan geçen bir olayı hatırlarken bile ülkede yaşanan bir olayla birlikte anarız. “1994 krizinden hemen sonraydı”, “2001 krizi henüz olmamıştı”, “Demirel cumhurbaşkanıydı”, “Gezi’den önceydi” gibi.. Hele doksanlı yıllarda üniversitede öğrenciyseniz, bugünden geriye baktığınızda sadece kendi gençliğinizi değil ülkenizin geçmişinizi de görürsünüz.
Ferdi Zeyrek’in üniversite yılları da muhakkak Tıraşçı Ahmet’in dükkânında edindiği gözlemci özelliğini geliştiren, dünya görüşünü şekillendiren yıllardı.
Eğitimini ve askerliğini bitirip memleketi Manisa’ya döndüğünde Türk siyasetinde yeni bir dönem açılıyordu. O işini, yuvasını kurarken AK Parti de hem ülkenin hem Manisa’nın yönetimine geçiyordu. Sadece ülkesini değil şehrini de seven bir insan olarak Ferdi Zeyrek, Manisa ile ilgili her soruna birçok Manisa gönüllüsüyle birlikte çözüm üretmeye çalıştı. Gün geldi Uluparkıma Dokunma dedi, gün geldi Beyaz Fil Yıkılamaz diye sesini yükseltti.
Ama asıl sınavı şimdi başlıyor. “Her karış toprağını çok sevdim" dediği Manisa için tüm gücüyle, enerjisiyle ve sevgisiyle çalışması gerekiyor.
Sait Faik’in bir öyküsünde geçer: “Bir insanı sevmekle başlar her şey.” Ben de bu cümleyi değiştirerek yazıma başlık yaptım. Bu şehri son yıllarda uzaktan sevenler yönetti. Şimdi de Ferdi Zeyrek’in sevgisine, samimiyetine bir şans verdi seçmen. Yeni başkanın da bunu çok iyi değerlendireceğini umuyorum. Çünkü Sait Faik’in bu sözü çok bilinir ama sonraki cümlesi pek bilinmez. Uyarır aslında yazar bizi:
“Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”
Şehri sevmek bir bitiş değil gerçek bir başlangıç olsun dileğimle..
engin.topuz45@gmail.com