Fırsat buldukça U19 Akademi Ligi maçlarını takip etmeye çalışıyorum.
Profesyonel a takımlarımızın yanı sıra amatör branşların yoğunluğu derken anca fırsat bulabiliyoruz.
Manisaspor’un U19 Takımı’na sezon başından beri bir ilgim var ve öyle de devam ediyor…
Dün Ertuğrul Dilek Sahası’ndaydım.
Manisaspor-Altay arasındaki U19 Ligi maçını izledim.
Manisaspor:1 Altay:2 diye sonuçlandı.
Skor sizi aldatmasın.
Şimdi size öyle şeyler yazacağım ki, “Manisaspor altyapısından ne cevherler varmış” dedirtecek türden…
Sahada öyle bir futbol vardı ki hani bir 90 dakika daha olsa izler insan…
Uzun zamandır futboldan bu kadar keyif almamıştım…
Sahada skor olarak kazanan Altay’dı belki ama,
Oyun olarak rakibini boğan, yarı sahasına hapseden bir Manisaspor vardı.
Skor olarak belki Altay tebrik edilmeyi hak ediyordu ama,
Oyun olarak da Manisaspor tebrik edilmeyi hak ediyordu.
Son düdük çaldığında rakibin neredeyse yarısı, yere yığılıp üç puana şükretmişti.
Maç sonrası Altay’ın hocası, olayı özetleyen türden konuştu: “Çok kötü oynadık! Ama yine de lider olduk.”
Futbol böyle bir oyun işte…
Kazanırsanız, haklısınızdır.
İyi oynamak yetmiyor.
Golü bulan sevinir.
Ama,
İzleyenler futbola doyuyor mu?
Futbol olarak ortaya ne konuluyor?
Buna da bakmak gerek.
Puan tablosunda yukarılardaysanız, sahaya teknik taktik anlamında bir şey koymasanız da, skorlar sizi kahraman yapar.
Teknik taktik hatalarını halının altına süpürür…
Yani skoru değiştirmek için stoperden santrfor yapmak değil marifet.
Takım olarak skoru değiştirmek için ne tür varyasyon yapıyorsunuz, takım gole gitmek için ikinci ve üçüncü bölgede kanatları ne derece kullanabiliyor? Rakip takımın göbeğinde al-ver yapıp savunma arkasına adam kaçırabiliyor mu? Duran top korner organizasyonu yapabiliyor mu? Rakip takımın orta alanı geçmemesi için oyunu rakip alanda ablukaya alabiliyor mu?
İki kısa bir uzun oynayarak gol bulmak değil de kaleci hata yaparsa atarım değil de rakip alanda takım olarak hünerlerini gösterebiliyor mu?
Buna bakmak gerek.
Savunma ağırlıklı oynayıp yakalarsam atarım futbolu mu?
Göze hoş gelen ağızları açıkta bırakacak hücum futbolu mu?
Hangisi seyirciyi maça çeker sizce?
Tabi ki göze hoş gelen hücum futbolunu!
Yani dünkü maçta tesadüfe ve mucizelere dayalı oynayan bir U19 Takımı değil de
Birisi duran toptan olmak üzere iki şok gol sonrası dahi oyundan düşmeyen, tempolu oynayan, rakibi bunaltan, sağlı sollu ataklar yapan, duran topları etkili kullanan, rakip defansı canından bezdiren bir baskıyla oynayan bir U19 vardı.
İki takımın konumunu bilmeyen tarafsız bir futbolsever, maçı izlerken kırmızı formalı takımın lider olduğunu düşünürdü.
Kağan Miray Bağış, Ömer Buğdaycı, Batuhan Erdi Sünter, Mevlütcan Sarı, Kürşat Ülük, Levent Kaya ve daha neler neler…
Kağan, önce sağ bekte sonra sağ açıkta fişek gibiydi.
Ömer, topu ayağına aldığı zaman inanılmaz işler yaptı.
Batuhan, her zamanki gibi klas bir 10 numaraydı.
Mevlütcan, son vuruşları biraz daha geliştirse a takımda oynayamadan transfer yapacaktı.
Kürşat, savunmada çok sağlam işlere imza attı.
Levent, orta alanı çekip çevirdi.
Diğerleri alınmasın.
Hepinizi tek tek saymaya kalksam köşemde yer kalmayacak.
Saymakla bitmez yetenekleriniz var.
Bu takımın en az 6-7 oyuncusunu A takıma koyun inanın sırıtmaz.
Zaten birçoğu a takımın havasını kokluyor.
Artık bu çocukları bir şekilde sahaya atmak gerekiyor.
Yenersiniz, yenilirsiniz veya berabere kalırsınız, futbolda yenilmek var ama böyle yenilmekle Altay’ı değil Manisaspor’u tebrik edesi geliyor insanın…
Bende öyle yapıyorum.
Tebrikler gençler.
Bravo size.
Siz böyle oynadıkça Manisaspor’un geleceğine ışık oluyorsunuz.
Bu takımın hamurunu kimler yoğurduysa onlara da tebrikler.
Sağolun varolun…