Üç çınarın gölgelediği meydanın adıydı Çınaraltı.
Yaz günleri çocukların sabahtan akşama kadar, çınar gölgelerinin altında neşeyle oynadıkları, acıkınca eve koşup bir dilim ekmek alıp, oyuna devam ettikleri meydandı Çınaraltı.
İvazpaşa Cami’nin hemen yanı başında çift kanatlı, tahta kapılı evin sahibi...
Hem değirmeni, hem bakkalı işleten Metko amcanın unutulmaz kişiliği, çalışkanlığı, zenginliği, efendiliğinin yıllarca konuşulduğu yerdi Çaybaşı Çınaraltı ..
Hıdırellezde çoluk -çocuk bütün mahallelinin toplanıp, sabahtan akşama kadar eğlendiği, herkesin birbirini tanıdığı mekandı Çaybaşı Çınaraltı.
Çocukların sokak satıcılarından, pamuk şeker, kağıt helva, elmaşekeri, horoz şekeri, dondurma, kaynamış mısır aldığı.
On kuruşluk ya da yirmi beş kuruşluk yiyeceklerini arkadaşlarıyla paylaştığı.
Kimi Hıdırellezlerde
Dış Mahalleye kadar panayır havasında yayılan insan kalabalığı, huzur, neşe, mutluluğun adresiydi Çaybaşı.
Karaköy ve Perşembe pazarından kimi zaman sırtında küfelerle, hamalların evlere erzak taşıdığı.
Evlerden çöplerin eşeklerle toplandığı. .
Kışın Çaybaşı deresinin coşkun, hızlı, yaza doğru nazlı nazlı aktığı. .
Çevresinde yaşayanlara derenin şırıltısının ninni gibi geldiği.
Eski zamanlarda yaşayanların derin izler bıraktığı.
Çocukluğumda daha önce Çaybaşı da yaşamış, ahirete göçmüş bir çok insanın hikayesini dinlediğim.
Ağlayan Kaya yakınından başlayıp, kıvrıla büküle, ayrıla birleşe, köprülerin altından, çınarların, ağaçların arasından geçerek. .
Yüzlerce yılın hatırasını geçmişten günümüze taşıyarak.
Acımasız betonlaşma yüzünden, artık Çınaraltı meydanı olmasa da…
Her şeye rağmen varlığını sürdüren Manisa'nın en eski yerleşim merkezinde akmaya devam eden Çaybaşı deresi, Manisa'nın doğal güzelliğinin yaşayan bir parçasıdır.