ESKİ YARA...

Abone Ol

Üniversiteyi bitiren oğlu, okuldan tanıdığı, iki yıldır arkadaş olduğu Manisalı bir kızla evlenmeye karar vermişti...Birkaç ay içinde kız istemeye gideceklerdi. 
Bu arada Hakan'da biraz para biriktirecekti...
Baba - oğulun sohbetini heyecanla dinleyen anne biraz sitemli, biraz şakacı :
-Babası gibi oğlu da Manisa'dan bir kurtulamadı. İzmir'de kız mı kalmadı dedi..
Aradan geçen bir kaç ay sonunda, o heyecanlı gün geldi çattı...
Mehmet Bey yıllardır ayrı olduğu, arada sırada istemeyerek geldiği Manisa'ya şimdi gelini olacak kızın ailesiyle tanışmak için gelmişti...
Kız Karaköy'de bir apartman dairesinde ailesiyle yaşıyordu...
Mehmet bey ve ailesi heyecanla kapıyı çaldılar. .
Kızın ailesi misafirleri gayet sıcak karşıladılar. 
Nur misafirleri çok sevdiği dayısı ve yengesiyle de tanıştırdı.
Hal , hatır, sohbet derken iki tarafta kırk yıllık dost gibi hemen kaynaşmışlardı. 
Çay, kahve derken Allah'ın emri ,peygamberin kavliyle noktasına geldiler...
Söz alındı...
Nişan düğün altı ay içinde olacaktı. 
Mehmet beyle eşi Nur'u çok sevmişlerdi. . .
Heyecan içinde düğün hazırlıklarına başladılar. 
Nur onların gelinleri değil evlatları olacaktı. 
İki oğlundan sonra Nur onlara kız evlat sevgisini tattıracaktı.
Mehmet bey Nur 'un dayısını görünce onu
tanıdığı birine benzetmişti , ama bir türlü hatırlayamadı.
O günden beri Nur 'un dayısını nerede gördüğünü düşünüyordu. .
Bir hafta sonu yine Manisa'da nişan alış verişini konuşmak için toplanmışlardı. 
Tarih belirlendikten sonra, eski fotoğraflara bakma faslı başladı. 
Nur annesiyle birlikte, Hakan'la annesine , fotoğraflarla ailesini tanıtıyor, Mehmet bey Nur'un babası ve dayısıyla sohbet ediyordu.
Nur 'un yengesi çay servisi yapıyordu. 
Mehmet beyin eşi resimlere bakması için albümü eşine verdi. 
Mehmet bey fotoğraflara öylesine bakıyordu ki..!
Birden yüreği ağzına geldi.
Motosiklet üstünde genç bir kızla erkeğin fotoğrafları yüreğini sıkıştırmıştı. ..
Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı :
-Teyzemle dayım. Dedi Nur..
Mehmet bey fotoğraftan gözlerini ayırmadan Nur'a :
-Ne güzel eski bir fotoğraf. . Derken elinde olmadan sesi titriyordu. 
Fotoğraflara bakarken yıllar öncesine, gençliğine gitmişti.. İçinde fırtınalar kopuyor ,yüreği yanıyordu. .Derin bir pişmanlık duygusu içini yakıyordu.
Bu arada Nur'un dayısı 
albümdeki resimleri Mehmet beye anlatmaya devam ediyordu. 
Ancak Mehmet bey onu duymuyordu bile...
Sadece fotoğraflara bakıyor, Nur'un teyzesini gördüğü her fotoğraf içini yakıyordu. ..
Nur'un dayısı Mehmet beyin biraz önce baktığı motosikletli fotoğrafı eline aldi;
-Gençliğimde motorla gezmeyi ,ablamı gezdirmeye çok severdim...Ablam da benimle motora binmeyi severdi. Askerden izine geldiğimde bu motoru almıştım. Rengi kırmızıydı. Fırsat buldukça ablamla birlikte biner ,Manisa'yı turlardık. .. 
Ablam çok iyi ,ama çok şanssız biridir.
Hiç layık olmadığı biriyle evlendi..
Zaten evliliği kısa sürdü. .. Bir çocukla ömür boyu kendisini yalnızlığa mahkum etti.. Şimdi Ege mahallesinde oğluyla aynı apatmanda yaşıyor.
Bu günlerde biraz rahatsız. Sağlık sorunları var .Ama nişana kadar toparlanır inşallah, tanışırsınız. Dedi.
O gün Mehmet bey eve döndüğünde zihni allak bullaktı .. Ondaki bu değişikliği soranlara müthiş bir baş ağrısı çektiğini, uyumak istedigini söyledi. ..
Yatağa uzandı..İşte o an yüreğinde depreşen eski yara kanamaya başladı. 
Bir anda yıllar öncesine gitti..
İçin için sevdiği, gözünden kıskandığı Gülten'i hatırladı. .
Gülten öyle masum ,öyle güzel bir kızdı ki.. Mehmet'e göre o bir melekti..
Arada bir çalıştığı dükkanın önünden Gülten geçerdi. . O zaman eli ayağına dolaşır, kalbi deli gibi çarpar ,müthiş bir sevinç ,heyecan dalgası bütün vücudunu sarardı. 
Gülten de kaçamak bakışlarla Mehmet'e karşılık verirdi.
Mehmet Gülten'i takip edip ,evini öğrenmişti. .
Annesi de sık sık Mehmet'e artık evlenmesi gerektiğini söylüyor, kendi çapında çevresinde oğluna kız bakıyordu...
Mehmet Gülten'le konuşup evlenmek istediğini söyleyecekti. ..
Bir düğünde fırsat bulup Gülten'e onu çok beğendiğini söyledi. 
Kız gülümseyerek karşılık verdi.
Dünyalar Mehmet'in olmuştu..
Bir kaç kez gizli saklı buluşmuşlardı ,Mehmet Gülten'le evlenmek istediğini; kararını ailesine açacağını söyledi. ..
Gülten bu habere çok sevinmişti. 
Mehmet adeta sevinçten uçuyordu. ..
Sonunda sevdiği kızla evlenip mutlu olacaktı. .
Perşembe akşamı annesine müjdeyi verecekti ...
Ancak sevdiği kızı genç biriyle bir motosiklette görünce dünyası başına yıkılmış, kırılması imkansız bir ön yargıyla, Gülten'in başka birini sevdiğini düşünmüştü...
Aslını öğrenmeden Manisa'yı terk etmiş İzmir'deki halasına gitmiş, daha önce yanında çalışması için ısrar eden eniştesinin yanında çalışmaya başlamıştı...
Annesine de onun istediği biriyle evlenmek istediğini söylemiş, içindeki acıyı biraz olsun dindirmeyi başarmıştı. 
Kısa sürede evlenip İzmir'e halasına yakın bir yere taşınmıştı..
Böylece Gülten ve Manisa hayatından çıkmıştı. .
Ama hayalinden asla ..
Arada bir Gülten'in güzel yüzü hayalinde canlanıyor, sonra motosikletli genç bir erkeğin arkasında kumral saçlarını savurarak ,yüzünde mutlu bir gülüş rüzgardan gözleri yarı kapalı , geçip gittiklerini hatırlıyor, öfkeyle o hayalden sıyrılıp, kendisine kızıyordu. .
Çocukları dünyaya geldiğinde, artık Gülten de Manisa da eskisi kadar onu etkilemiyor , üzmüyordu. .
Ta ki bu gün o fotoğrafı görüp gerçeği öğreninceye 
kadar...
Gülten kardeşiyle geziyordu, ancak Mehmet bunu yanlış yorumlamış, araştırmamış, sormamış, ön yargıyla karar verip hayatı hem kendisine, hem Gülten' e zehretmişti.
Nişanda Gülten'i gördü. Yıllar Gülten'i çok değiştirmemişti.
Elinden geldiğince Gülten'den uzak duruyordu. Zira onun yüzüne bakacak yüzü yoktu. .
Düğün -dernek derken hayat normale dönmüştü.
Ancak Mehmet beyin kalbindeki eski yara için için sızlıyor, vicdan azabı yüreğini yakıyordu. 
Aradan yıllar geçti Mehmet bey torun sevincini yaşarken yıllardır her şeyi paylaştığı eşini kaybetti..
Büyük bir boşluk ve acı Mehmet beyin benliğini sarmıştı. .Bir süre sonra yakınları araya girip Gülten 'le Mehmet beyi evlendirmek istediler.
Nur'un annesinin evinde onları görüştürdüler ..
Gülten Mehmet beyle yalnız görüşmek istediğini söyledi. 
Baş başa kalınca Mehmet bey heyecanla yaptığı hatayı, pişmanlığını, çektiği vicdan azabını anlattı. . Her şeyi telafi edeceğini söyledi. Gülten'i yıllar sonra görünce yüreğinde sızlayan eski yaranın nasıl kanadığını anlattı. .
Gülten sessizce onu dinliyordu. Mehmet bey susunca Gülten pencereden uzaklara bakarak:
- Sen hiç bir şey söylemeden çekip gidince , yüreğime kar yağdı. Ama o karlı dağda hep bir ateş vardı. Sen evlendiğinde karlı dağdaki ateş söndü, yüreğim buz kesti..
Artık o buz dağı erimez. Ben bu halimle mutluyum.
Seni de eski yaranla, yürek sızınla baş başa bırakıyorum.
Kırılan, kuruyan dal bir daha yeşermez.
dedi. Gülten'in yüzünde öyle acı bir ifade, sesinde öyle bir hüzün vardı ki...
Mehmet bey hiç bir şey söyleyemedi. Gülten o kadar haklıydı ki…
Böylece o sayfa bir daha açılmamak üzere kapandı.
Mehmet bey sözlerini:
"İçimdeki eski yara sızlasa da Manisa'yı ne çok sevdiğimi, hatıralarımı saklayan bu şehri ne kadar özlediğimi anladım.
Manisa'ya geri döndüm...Artık hatıralarımla baş başa Manisa'dayım.
İçimdeki eski yara sızlıyor olsa da... "
Diye bitirdi..
Güzel Manisa , heybetli Spil dağı, bereketli Gediz ovası siz kimbilir ne aşklara, ne sevdalara , ne yürek acılarına şahitlik ettiniz, sırdaş oldunuz, sakladınız. Ve kim bilir ne hataları ne pişmanlıkları ne ayrılık acılarını gizliyorsunuz…