Bu gün özel bir gün, anlamı büyük; o yüzden bu özel ve anlamlı günde “Milli Ağaçlandırma Günü”nde daha yeşil bir Türkiye için haydi fidan dikmeye! “Geleceğe Nefes” sloganıyla diktiğimiz fidanlarımızın ağaca, ağaçlarımızın ormana dönmesi hepimizi mutlu edecek eminim. Bugün dikimine başlanacak ağaçların sayısının yıl sonuna kadar 250 milyona ulaşması bekleniyor. 81 ilde eş zamanlı yapılacak programa katılımın yüksek olacağına şüphem yok. En fazla fidan, yazın büyük yangınlarla mücadele eden Antalya ve Muğla'ya dikilecek.
Türkiye’de son 20 yılda dikilen fidan sayısının 130 milyon 88 bin olduğunu düşününce 2021 yılı sonuna kadar 252 milyon fidan dikilecek olması insanı heyecanlandırıyor. İnşallah belirlenen hedefe ulaşmak bir yana, bu hedefin geçildiğine şahit oluruz.
Bu hedef doğrultusunda belirtmek isterim ki görev yaptığım kurumda öncelikle kendi adıma, sonra kurum olarak okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde okuyan her öğrencimiz adına bir fidan dikmenin mutluluğunu yaşıyorum. Çünkü ben biliyorum ki;
Doğduğumuzda beşik, öldüğümüzde tabut, okulda kalem-defter-kitap, evimizde mobilya, bazen de soğukta bizi ısıtandır.
ATA’larımız “Yaş kesen baş keser.” diyerek ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiş ağaçların ve ormanların.
İlkokulda, daha okuma yazma öğrenmeden şu satırlar öğretildi bize:
Yuvadır kuşlara
Örtüdür toprağa
Can verir doğaya
Ormanlar yurdumda
Doğup büyüdüğüm topraklarda her yer çam ağaçlarıyla dolu. Ondan mıdır bilmem, oldum olası yeşil rengi hep sevdim. Yeşil ile birlikte en sevdiğim diğer rengin mavi olması da özgürlüğü simgeleyen gökyüzünden kaynaklı olsa gerek.
Çam kozalağı, çam pürçeği, çam sakızı, rüzgarın o ince yapraklarda çıkardığı uğultu hep huzur verdi bana. Her ağaç başka bir anlam ifade etti. Meşe ağacına hep hayran oldum nedense. Çınar ağacı yine öyle...
Ormanla ilgili tüm kampanyalar ve etkinlikler hep ilgimi çekti, hep içinde yer almaya çalıştım. TEMA vakfına her yıl neredeyse ağaç bağışı yaptık öğrencilerimle birlikte. Adıma fidan diktirip belgesini bana hediye etti öğrencilerim, çok mutlu oldum. Hep birlikte bir nefes olup fidan dikmeye gittik Yuntdağları’na öğrenci ve velilerimizle. Çünkü ağaç demenin gölge demek olduğunu, milli servet demek olduğunu, temiz hava demek olduğunu, huzur demek olduğunu düşündüm hep. Her orman yangını haberi duyduğumda içim cız etti. Evi yanan hayvanlar geldi aklıma, canlı canlı yanmalarının verdiği ürpertiyle soğukluk kapladı ruhumu. Bir anlık ihmal, bir sigara izmariti ya da kırık bir cam, nasıl bunu yapabilir, diye düşündüm. Hele ki bir insanın içinde bu kadar canlı yaşarken, bile bile bir ormanı yakması, aklımın hayalimin almadığı ender şeylerden biridir.
Peygamber Efendimiz diyor ki: “Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin.” Bu doğrultuda gönüllü olarak gayret eden insanlara hep gıpta ile bakmışımdır örnek mi?
Manisa’mızda yaşamış olan Ahmet Bedevi yani Manisa Tarzanı ülkemizin ilk çevrecisi hepimiz tanırız onu ve yaptıklarını biliriz.
Yıllar önce görev yaptığım taşıma merkezi bir okulun bulunduğu Halıtlı’da Ruhi Amca, şimdi rahmetli oldu, o yörede en çok fidan diken kişiydi. İkisininin de mekanları cennet olsun bir ağaç gölgesi serinliğinde yaşasınlar ahireti. Şimdi de bunu devam ettiren Muhtar Amca lakaplı Mehmet Şafak, Spil’deki yeni Manisa Tarzanı.
Spil’in eteklerinde olan işletmesinde her zaman doğayla iç içe ve hep ağaçlarla gezerken bile aşı yapıyor ağaçlara. Ne diyelim maşallah, Allah ona da uzun ömür versin ki daha çok ağaç diksin, daha çok aşı yapsın.
Elbette ki en güzel örneklerden biri,
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün Yalova’da şimdiki adıyla Yürüyen Köşk olarak bilinen hikayesini hepiniz bilirsiniz:
Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde, köşkün hemen yanındaki ulu çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvanın cevabı şöyledir: Ağacın dalları uzamış, binanın duvarına dayanmıştır. Aldığı cevaptan tatmin olmayan Atatürk, düşünülmesi bile imkânsız olan bir emir verir: “Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak.” Ulu Önderimizin bırakın ağaç kesmeyi, bir ağacın dalını dahi kestirmeyerek evin kaydırılması gibi zihin sınırlarını zorlayan bir talepte bulunması bizlere Işık olmalı.
Daha yeşil, daha temiz hava ve daha yaşanılası bir dünya için
Her daim kıyametin kopacağı gün olsa bile, o dikeceğiniz gün bir nefes de siz olun, bir fidan dikin.