İTHALATTAN İHRACATA
"Sayın Bakanım dolar 1180 lira civarında. Başbakanımız Tayyip Erdoğan 1 dolar 1 lira olacak diyor. Bu karşıdan cazip görünse de bizim gibi kalkınan ülkeler için tehlikeli değil mi?
Nedenini sorunca ben de "hepimiz ithalatçı oluruz imalathaneleri kaparız" demiştim. O da "Enflasyonu indirmek için bir müddet buna ihtiyacımız var, iç piyasada mal üretenler çok yüksek karlarla mal üretmeye alışmış’’ demişti.
Gerçekten becerebilen herkes ithalata başlamıştı. Ucuz mal üreten ülkelere gidiliyor, herkes bir şeyler getiriyordu. Şehirler "milyoncu" denen dükkanlarla dolmuştu. O günlerde 1 liraya satılan ithal gösterişli fakat kalitesiz mallar rafları doldurmuştu. Bakan Bey'in dediği gibi üretime devam eden yerli firmalar fiyatları geriye çekmiş, ithal mallarla yarışa başlamıştı. Bu da enflasyonun %10 altına çekilmesinin önemli nedenlerinden biri olmuştu.
Gelelim günümüze…
Ramazan bayramı tatilinde dolar zıplama yapmamış. Bayram tatilini fırsat bilenlerin bir bölümü tatilini komşu ülkelerde geçiriyor. Yunan adaları ve Balkanlar Türk turist kaynıyor. Kurban bayramında 10 günlük uzun bir tatil var. Dolar 7 liraya yaklaşmış. İnsanlar tatile çıkıyor fakat ne Yunan adaları ne de Avrupa ülkeleri bundan fazla faydalanamıyor. Nasıl faydalansın ki? Sınır ötesinde bir şişe su 2 Euro, o da eder 15 TL. İç içebilirsen.
Her devrin ayrı bir avantajı doğar. Dolar düşerken ithalatçı olan ülkenin günümüzde tek bir çıkışı vardır;
İhracat…
Bir anda ihracat neden cazip hale geldi. Çin’in güneyindeki ticaretin hızlı olduğu eyaletlerde, günümüzde asgari ücret 387 dolara yükseldi. Buna bağlı olarak artık Çin'de ucuz mal yerine kalite ile bazı ülkelere girmeye çalışıyor. Ülkemize gelince dövizde ki bu tırmanış, asgari ücreti 300 doların altına çekti. Tabi ki bu konuda en çok kaybeden işçi ve üretici oldu.
Günümüzde İzmir'de emitasyon malzemelerden yapılmış bayan ayakkabılar 20 – 30 lira arası toptan satılmaktadır. Bu da 3- 5 dolar arasında bir fiyat eder. Bu fiyata artık Çin'de mal bulunmuyor. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlığı büyük bir avantaj oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak Türkiye'deki ayakkabı fuarlarında yabancı alıcı sayısı bir anda artmıştır. İhracat yalnız ayakkabı ile sınırlı değildir. Her meslek grubu malını önce yurt dışına satmak için uğraş verecektir. Çünkü faizlerin bu kadar yükseldiği ülkemizde zemin çok kayganlaşmıştır. Hangi firmanın ne zaman konkordato ilan edeceği belli değildir. Bu kaos ortamından firmalar yalnız ihracat yaparak çıkabilirler diye düşünüyorum .
Ülkemizi bekleyen en önemli ticari tehlikenin AVM içindeki firmaların iflasları olacağını düşünen biriyim. Maalesef bu mağazalar üreticilerin sermayesi ile dönmeye çalışıyorlar. Tıkanmalar başladı. Hotiç, Yeşil, Beta konkordatoları bunların ilk işaretleridir. Çıkış zor fakat mümkündür. Bu da ihracattan geçer.