Altınokta Körler Derneği Manisa Şubesi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle engellilerin yaşadığı sorunları dile getirdi.
Altınokta Körler Derneği Manisa Şube Başkanı Hüseyin Pehlivan, Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin engelliler için Manisa kart gibi online bir uygulamayı hayata geçireceğini söyledi. Bu uygulama ile engellilerin yaşadığı sorunları bu uygulamada aktaracaklarını kaydeden Pehlivan, “Sisteme aktaracağız ve orada biz sisteme aktardığımız zaman görme engelliler, işitme engellilere erişilebilir olacak bu sistem. Ben kaydettiğim zaman kimin kaydettiği de belli olacak. Örneğin Ulupark’ın oradaki engellilerin geçeceği yol tıkalı bunu uygulamadan yazacağız. O olayla ilgili işlem yapılmış mı yapılmamış mı, ceza kesilmiş mi kesilmemiş mi bunları göreceğiz. Kaldırımlarda, sokaklarda kazılar yapılıyor bununla ilgili bilgiler yer alacak. Ona göre biz güzergahımızı belirleyeceğiz.
Bu bizim için erişebilirlik bir uygulama olacak. Manisa’nın erişilebilirlik bir şehir olmasını istiyoruz. Herkesle aynı şartlar istiyoruz. Bana ücretsiz bedavacı halkın gözünde beni şey yapmasınlar, aşağıya çekmesinler. Kardeşim sen görme engellisin, beden aşağı engellisin, işitme engellisin, zihinsel engellisin. Senin bu kadar ek maliyetin var hayata. Tamam mı? Ve bunu devlet bu şekilde engellilere ödeme yapsın. Ama engelliler toplumda bedavacı modundan çıksın. Tasarruf hakkı bizde olsun. Aynen biz kendi adımıza hareket edelim. Bir acının insan gözünde, toplumun içinde gözünü öpmek istemiyoruz. Biz yaşıyoruz arkadaş. Bak hepsinin işi var. Buradakilerin hepsi alın teriyle kazanmış insanlar. Büyükşehir Belediyesi ulaşımda yeni bir uygulama başlattı. Engelliler rahat bir şekilde dolmuşa binebilecek. Bizim en büyük sıkıntılarımızın başında kaldırımlara park edilen motosikletler geliyor. Bizim geçeceğimiz güzergahlara park ediyorlar, böyle olunca biz geçemiyoruz. Bunların ortadan kaldırılmasını istiyoruz” dedi.
Pehlivan, “Anayasanın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü düzenlenmiştir Diğer yandan Anayasa'nın 5. maddesinde; “ Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” hükmü ile belirtilen amaçlar doğrultusunda, “sosyal hukuk devleti ilkesi” kişilerin refah ve mutluluğunun sağlanması açısından sosyal haklarının yasal koruma altına alınmasını gerektirmektedir. Ülkemiz genelinde yapılan istatistiklere göre bugün engelli nüfusunun 9 milyon civarında gösterdiği büyük bir kitleyiz. Ailelerimizle birlikte sayımız 35 milyonu aşmaktadır. Engeli olan bir birey olmak kimsenin kendi talebinin sonucu değildir. Doğumdan veya sonradan yaşanan kaza veya sağlık sorunları sonucunda oluşan engellere rağmen sosyal hayatın içinde yer almak için sürekli mücadele etmek durumundayız. Aslında uzuvlarımızda oluşan engelde dolayı değil, sosyal yaşamda erişebilirlik şartları sağlanmadığından, daha sokağa çıkar çıkmaz karşılaştığımız engellerden dolayı bizlere Engelli diyorsunuz. Yani konulan engeller nedeniyle bizler engelliyiz. Ülkemizdeki engelli nüfusun yüzde 90’ından fazlası istihdam ve eğitim olanaklarından yoksundur. Toplam nüfusun yüzde 12,29’ unu oluşturdukları halde ulusal gelirin sadece on binde 28’i engelliler için harcanmaktadır. Kentlerimiz, açık alanlarımız, konutlarımız ve toplu taşım araçlarımız, engelliler yok sayılarak planlanmıştır. Haklara, hizmetlere, mekânlara ve bilgiye erişebilmemizin önünde halen büyük engeller bulunmaktadır. Toplumumuzda engellilere yönelik ayrımcı değer yargıları, tutum, davranış ve uygulamalar son derece yaygındır. Ücretsiz ya da indirimli tarifelere ve sosyal yardımlara dayanan sosyal hizmet sistemimiz, aciz, bakıma, himayeye ve yardıma muhtaç engelli imajının doğmasına ve pekişmesine yol açmıştır. Bu sayede engelliler halkın çoğunluğu tarafından hak öznesi olan eşit kişiler olarak değil, bakılması, korunması ve yardım edilmesi gereken “zavallı kişiler” olarak görülmektedir. Daha da kötüsü, geleneksel söylemlerin ve yanlış yapılandırılmış sosyal yardımların etkisi altında engelliler de kendilerini öyle görmeye başlamışlardır. Bu yüzden örgütlenmeye ve mücadeleye olan talep bir hayli zayıflamıştır. Çağdaş demokrasilerin en önemli özelliği olan karar alma süreçlerine katılım ve temsil hakkı yok sayılmaktadır.
Engelli çocuklar ve kadınlar her türlü ihmal ve istismara, şiddete ve kötü muameleye karşı korunmasızdır. Engelli kadınlar, engelliliğe ek olarak kadın olmaları nedeniyle de haksız ve ayrımcı uygulamalara daha fazla maruz kalmaktadırlar. Derneğimizin de içinde bulunduğu engelli örgütlerinin yoğun mücadeleleri sayesinde elde edilen kimi kazanımlarımız da son yıllarda birer birer elimizden alınmakta, zaten son derece sınırlı olan ve sıkı koşullara bağlanmış bulunan engelli aylıkları ve evde bakım ücretleri kesilmektedir. Yürürlükteki Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği nedeniyle önemli hak kayıpları yaşanmaktadır. Kaynaştırma eğitimi adı altında gerçekleştirilen uygulama, gerekli altyapı ve eğitim ortamları sağlanamadığı için engelli çocukların niteliksiz eğitim görmesine ve başarı oranlarının düşmesine neden olmaktadır. İşçi ya da kamu personeli olarak istihdam edilen engellilerin büyük çoğunluğu, işverenlerin önyargıları nedeniyle ya da verimli olacakları alanlarda iş verilmediği için üretim süreçlerinin dışında tutulmakta, kimi engelliler aydan aya gelip maaşını almaya zorlandıkları için topluma arzu ettikleri katkıyı sunamamaktadırlar. Bu durum, onların manevi olarak çökmelerine ve öz güvenlerini yitirmelerine yol açmaktadır. Bu olumsuz zincir, böylece uzatılabilir. Altınokta Körler Derneği olarak bu olumsuz gidişe sesimiz yettiğince “dur!” diyoruz ve yetkilileri göreve çağırıyoruz” dedi.
İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasal partilere seslenen PEHLİVAN, “Bizler, himaye, himmet, sadaka değil, herkesle eşit haklara, fırsatlara ve olanaklara sahip, başı dik yurttaşlar olarak yaşamak istiyoruz. Hak öznesi yurttaşlar ve toplumsal bir taraf olarak kabul edilmek istiyoruz. Kimsenin yardımına gereksinim duymadan yaşamını sürdüren, kendi kendine yeterli bağımsız bireyler olmak istiyoruz. Engellilere, kadınlara ve çocuklara yönelen ayrımcılık, dışlama, şiddet, taciz ve istismarın sona erdirilmesini istiyoruz. Salgın hastalıklar, beslenme yetersizliği, akraba evliliği, iş ve trafik faciaları, savaş ve terör gibi sakatlık kaynaklarının kurutulmasını istiyoruz. Dünya Sağlık Örgütünün ICF standartlarına uygun yeni bir Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği istiyoruz. İlaç, beyaz baston ve yardımcı araç-gereçlerin ücretlerinin tamamının devletçe karşılanmasını istiyoruz. Üretim süreçlerinde verimli ve etkin olarak yer almak istiyoruz. Nitelikli, işlevsel ve erişilebilir bir eğitim istiyoruz. Engellilerin üniversiteye giriş sınavlarına istedikleri illerde ve yardımcı özel cihazlarıyla girmelerinin sağlanmasını istiyoruz. Haklara, hizmetlere ve bilgiye erişimin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Herkes için tasarlanmış kentler, sokaklar, konutlar, toplu taşım araçları, ürünler ve yaşanabilir bir ülke istiyoruz. Toplumsal yaşamda, bilimde sanatta ve siyasette etkin olarak yer almak istiyoruz. Temsil organlarında sadece engelli sorunları için değil ülke ve dünya sorunlarının çözümüne katkı sunabileceğimiz için de yer almak istiyoruz. Her şeyden ücretsiz ve indirimli yararlanmak değil, engellilikten kaynaklı ilave giderlerimizi karşılayacak düzeli bir engelli aylığı almak istiyoruz. Tüm yurttaşlara, ücretsiz bakım hizmeti sunulabilmesi için bir an önce bakım sigortasının kurulmasını istiyoruz. Nesnel, adil ve etkili bir sosyal yardım sistemi istiyoruz. Engelli aylığı ve evde bakım ödeneği gibi sosyal haklarla ilgili kriterlerde engellinin bir birey olarak görülmesini istiyoruz. Birçok dünya ülkesinde olduğu gibi Beyaz Baston Yasası adı altında çıkartılmış bağımsız bir Beyaz Baston Yasasının hayata geçirilmesi için hükümetimizin konuya sahip çıkmasını istiyoruz. Ayrılmaz bir parçası olduğumuz Türkiye toplumuna, hükümetimize ve siyasal partilere sesleniyoruz! Bizim sorunlarımız tüm toplumun sorunlarıdır. Sorunlarımıza ve istemlerimize sahip çıkın. Haklı mücadelemize destek olun. Çünkü kadınıyla erkeğiyle, engelli olanı ve olmayanıyla, çocuğu, genci ve yaşlısıyla, etnik ve inançsal çeşitliliği ile Türk Toplumu olarak kaderimiz ve geleceğimiz ortaktır” diye konuştu.