MUSALLA TAŞININ FAYDALARI!
Taş deyip geçmeyin, çok faydalı olanları var. Örneğin Kehribar taşı astım hastalığına iyi gelir. Çeroit duyma bozukluklarına ve baş ağrılarına iyi gelen bir taştır. Kuvars kristali vücudunuzdaki fazla elektriği alır. Bazı taşlar vardır elimizden düşürmeyiz. Mesela Oltu taşından çok güzel tespih olur. Hele o parmakların arasında dolaşırken çıkardığı ses benim gibi tespih meraklılarını cezbeder. Dayanamaz alırız karşımızdakinin elinden tespihi. Bu yüzden tespihin sahibi olmaz derler. Bazı taşlar vardır baş yarar! Bazılarından evler, duvarlar yapılır, bazılarından çakıl olur, yol olur. Sonra taş üstüne taş koymak diye bir deyim vardır, bilirsiniz. Üretmenin sembolüdür. Hamamda göbek taşı vardır. Keselenmek sabunlanmak için ya da masaj için yatılan sıcak ötesi kaynar bir taş… Taşın çeşitleri çok. Hatta bir de Erol Taş vardır, vardı… Ama bir taş var ki faydaları saymakla bitmez. Yaşarken yanına yaklaşamadığımız, soğuk mu soğuk, hiçbir özelliği olmayan ama aslında çok önemli çok özellikli bir taş. Musalla taşı… Camilerin avlusunda, masa şeklindeki taşa verilen ad olarak tanımlanıyor. Oysa Musalla taşı insanoğlunun son sahnesi, son durağıdır aynı zamanda… Orada görücüye çıkar merhum veya merhume… Kimisi gururla uzanır Musalla taşının üzerinde, kimisi ise utana sıkıla! O öyle bir taştır ki bütün eğik, bükük, yamuk belleri düzeltir. Hayatını yalakalıkla geçirmiş, onun bunun gölgesinde virgül gibi bükülmüş insanlar için son çaredir Musalla taşı! Ne ego kalır, ne hırs. Zengin, fakir, soylu olmak Musalla taşının üzerindeyken geçerli özellikler değildir artık. Herkes aynı açıyla uzanır. Adamı dümdüz yapar Musalla taşı! O taşın üzerindeyseniz gözler sizdedir. Hayatınız boyunca elde edemediğiniz alakayı o an, yarım saatlik o zaman diliminde fazlasıyla gösterir insanlar size. Fotoğrafınızı çekerler! Sonra kaldırırlar, omuzlara alırlar. Uğurlarlar… Musalla taşı ise hep oradadır. Görevi belli, faydaları belli… Onu düşünmek bile bizi sınırsız hırslarımızdan uzaklaştırmaya yetiyor. O bizi düzeltecek, buna şüphe yok. Mesele bizim pozisyonumuzla ilgili. Düz gidebilecek miyiz? Sorun cevapta saklı… BİR FIKRA Bir gün Temel’in karısı, gezmek için süslenmiş püslenmiş, Temel’in yanına gelmiş. Temel de karısı ile gezmek için cenaze arabası kiralamış. Temel’in karısı; -Bula bula bu arabayı mı buldun? Temel; -Sen beğenmiyorsun ama insanlar bu arabaya binmek için ölüyorlar! Musalla taşına eğik, bükük bir belle değil, dimdik gitmek, gidebilmek dileğiyle…