Nebiye Alptekin- Popüler diyetlere kanma sağlığından olma...

Sağlığımızı çok yakından ilgilendiren ve özellikle yaza merhaba derken karşılaştığımız hepimizin aşina olduğu diyetler maalesef kışa girerken birçok bireyde sağlık sorunlarıyla beraber artı kilolarla geri dönüş yapmaktadır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gi

Abone Ol

Sağlığımızı çok yakından ilgilendiren ve özellikle yaza merhaba derken karşılaştığımız hepimizin aşina olduğu diyetler maalesef kışa girerken birçok bireyde sağlık sorunlarıyla beraber artı kilolarla geri dönüş yapmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yetişkin nüfusu oluşturan kadınların %65’inde erkeklerin %39’unda hafif ve orta derecede şişmanlık sorunu bulunmaktadır.

Şişmanlık günümüz estetik anlayışıyla örtüşmediğinden birçok kişide mutsuzluk yaratıp sosyal medyadan ve çevremizden olsun duyulan her bilgi doğru olarak algılanabilmekte ve her nasılsa bir mucize olarak lanse edilen bu popüler diyetlerin önüne geçilememektedir.

Her yıl karşılaştığımız bu kısır döngü içinde diyete bakış açısı ayrı bir anlama bürünmüştür. Diyet; bir zayıflama değil kişinin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kişiye özel planlanmış beslenme şeklidir.

Bu aşamada karşılaştığımız formül diyetler, çok düşük kalorili diyetler, Karatay ve Dukan diyetleri gibi tek yönlü beslenme uygulamaları, beslenme konusunda kafamızı oldukça karıştırmış durumda.

Kalorisi iyice azaltılmış diyetler belki ilk başladığınızda hızlı kilo kaybı sağlar ama sonrasında saç dökülmesi, elektrolit dengesizliği, kalp aritmi ve safra taşı riski, kas krampları ve baş ağrısı gibi yan etkilere neden olabilir.

Karatay ve Dukan diyetlerinde önümüze çıkan çok düşük karbonhidrat ve yüksek protein tüketimine dayalı bir beslenmenin uzun dönemde zayıflama amaçlı kullanılması böbrek rahatsızlıkları, koroner kalp hastalığı, miyokard atrofisi riski ile beraber karbonhidrat içeriği nedeniyle bu tür diyetlerde çok fazla yeri olmayan meyve, sebze ve tahılların  tüketilmemesinden kaynaklı düşük lifli,antioksidan,vitamin ve mineral eksikliğine bağlı sağlık sorunları görülebilmektedir.

Karbonhidratlı besinler aynı zamanda mutluluk hormonu adını verdiğimiz serotonin salgılanmasına yardımcı olur ve proteinlerle birlikte tüketildiklerinde birbirini dengeler. Önemli olan neyi ne kadar ve ne sıklıkla yediğinizdir.

Düşük karbonhidratlı beslenmenin vücudumuza daha fazla yarar sağladığı ile ilgili bilimsel bir araştırma bulunmamaktadır.

Fakat hep söylediğimiz özel durumlarda beslenme tamamıyla farklıdır.

Örneğin; yüksek yağ ve düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyet tedavisinde, dirençli epilepside ketojenik diyet ile hastaların yarısının nöbet sayılarında belirgin azalma ve yaklaşık %15’inde ise tam nöbet kontrolü bildirilmiştir.

Bu olay ancak bir uzman tarafından kontrollü olarak gerçekleştirilebilir. Bu açıdan uzmana danışılmadan kulaktan dolma bilgilerle gelişigüzel diyetler yapılmamalıdır. Vücudumuza ihtiyacı olduğu kadar protein, karbonhidrat, yağ almazsak yediklerimizi dengelemezsek sağlıklı olmaktan bahsedebilir miyiz?

İşin sırrı da bu dengeyi kurabilmek ve motivasyonu kaybetmeyip diyetin sürdürülebilirliğini sağlamakta gizlidir.

Enerjinizi düşüren, sizi halsiz yorgun bitkin hissettiren diyetlerle başarı sağlamak pek mümkün olmadığı için bu tür diyetleri uygulamaktan kaçınılmalıdır. Ancak bir uzman eşliğinde kişiye özel beslenme planıyla sağlıklı beden ölçülerine ulaşılabilir.

En nihayetinde tartıdaki rakamların mutluluğunuzun önüne geçmesine izin vermeyin.