Türk milliyetçiliği için 3 Mayıs 1944 dönüm noktalarından biri olmuştur. 3 Mayıs ile ilgili yeni nesil, ne biliyor diye merak ettim ve kendimce anlatmak istedim. Kendimce diyorum çünkü 26 Nisan 1944’de başlayıp 3 Mart 1947’ye kadar devam eden Türkçülük davasının, ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
1. Dünya Savaşından sonra yıkılan Osmanlı yerine küllerinden yeni bir devlet Mustafa Kemal’in önderliğinde kurulmuştu. Bu zor şartlar altında kurulan devletin en büyük özelliklerinden biri de , Göktürklerden sonra isminde TÜRK adını taşımasıydı.
“Doğuşumdaki tek fevkaladelik Türk olarak dünyaya gelmemdir”, “Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Ne mutlu Türküm diyene!” gibi sözleriyle Türk olmanın üstünlüğünden ve duyduğu gururdan her fırsatta bahseden büyük Türk milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk, kimseye boyun eğmeyecek olan Türk’ün bağımsız devletini kuruluşundan , öldüğü güne kadar aynı kararlılıkla yönetmiştir. Yerine gelen İsmet İnönü ülke yönetiminde kendi ideolojisini oluşturmaya çalışmıştır. İsmet İnönü, 1939 yılında başlayan 2. Dünya Savaşı’yla birlikte ülkeyi savaş koşullarından uzak tutmak için Sovyetler Birliği ve Almanya arasında denge kurmaya çalıştı. Doğru zamanda doğru tarafa yönelebilme çabasıyla ülke yönetiminde baskıcı rol oynadı. Bu durumla ülke yönetimi dâhil her alanda ikilem yaşanmış hatta o dönemlerde ki basın organları bile bu iki taraf arasında bölünmüştür. Almanya’nın isteği doğrultusunda tarafsızlığını koruyor aynı zamanda da Sovyetler Birliği ile arasını iyi tutmak için komünizm karşıtlarını cezalandırma yoluna gidiyordu.
Neden 1944?
2. Dünya Savaşı’nın sürdüğü ve baskıcı bir ülke yönetimin olduğu yıllarda dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu TBMM’de bir konuşma yapmış; “Ben Türkçü bir başbakanım ve Türkçülük bizim için kültür meselesi olduğu kadar kan meselesidir” demişti. Saraçoğlu’nun bu sözlerinden sonra H. Nihal Atsız, 1 Mart ve 1 Nisan 1944’ de Orhun dergisinde iki açık mektup kaleme aldı. Bu mektuplarla dönemin Milli Eğitim Bakanı aynı zamanda İnönü’nün en yakın Çalışma arkadaşlarından biri olan Hasan Ali Yücel’e ithamlarda bulunmuştu. Hükümet, savaşta ibre Sovyetler Birliği yönüne döndüğü için Türkçü söylemlerin önü kesilmeli ve ilişkiler iyi tutulmalıydı düşüncesindeydi. Bu yüzden Irkçılık- Turancılık operasyonu başlatıldı. 26 Nisan 1944’ de ilk duruşmasına çıkan H. Nihal Atsız son derece ciddi, bir savunmadan çok suçlamaya yönelik konuşmasını yaptı. 3 Mayıs gününe ertelenen duruşma, binlerce üniversitelinin duruşmaya katılmak istemesi ve polislerin coplarla karşılık vermesiyle çıkan olaylar sonucu tekrar ertelendi. 19 Mayıs günü tüm gazetelerde gizli bir Turancı örgütün ortaya çıkarıldığı ve geniş tutuklamaların olduğu haberleri yer aldı. Tutuklanan öğrencilerin arasında askeri öğrenciler ve genç subaylarda vardı. Bunlardan biri de ilerleyen yıllarda siyaset sahnesinde göreceğimi üsteğmen Alpaslan Türkeş’ti. Aynı gün Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla İnönü yaptığı konuşmasında Türk-Sovyet dostluğunu ön plana çıkarttı. 3 yıl ve toplam 65 duruşma süren , bu dava ile görüldü ki Türk milliyetçileri haksızlıklara uğramış, çeşitli işkenceler, zindan cezalarına maruz bırakılmışlardı. İşkencenin en ağırı genç subaylara yapılmış ve tabutların içinde günlerce yatırılmışlardır . 29 Mart 1945’de on üç sanık beraat etti, 31 Mart 1947’de de kalan on sanığın da suçsuz olduğu hükmüne varıldı.
Türklüğün ve Türkçülüğün bir güne sığması gibi bir düşünce olamayacağı aşikardır. Fakat 3 Mayıs 1944 yılında Turan Davasında haksız yere içeride yatan, işkence gören, tabutluklarda yatırılan kişiler için, onlara sahip çıkan gençlerin katıldıkları ve tarihe ‘’ Ankara Nümayişi‘’ diye geçen olayları anmak amacı ile 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askeri Hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Toğan, Necdet Sancar ve Reha Oğuz Türkkan başta olmak üzere 10 tutuklu tarafından TÜRKÇÜLER GÜNÜ olarak kutlanmıştır. Daha sonraki yıllarda 3 Mayısta bu toplantılar devam etmiş ve o güne ‘’TÜRKÇÜLER GÜNÜ’’ adı verilmiştir.
3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
NOT: 3 MAYIS AKŞAMI SAAT 20.00'DA LALE SALONDA, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYEMİZİN ORGANİZE ETTİĞİ MANİSALI TRT SANATÇIMIZ BÜNYAMİN AKSUNGUR VE TÜRKSES EKİBİ, TÜRK DÜNYASININ DEĞİŞİK ÜLKELERİNDEN ESERLERİ SUNACAĞI KONSERİ VARDIR.