Türkler tarih sayfalarında yer almaya başladıkları zamanlarda ‘‘Akçam Ağaçları’’nı istedikleri gibi süsleyip yanına da ateşler yakıp, dans ederlerdi. Aslında yeni yılın gelmesini ve güzellikler getirmesini Tanrıdan dilerlerdi. Bu özel güne ‘‘NADURGAN BAYRAMI’’ ismini verdiler. Farklı Türk topluluklarında da değişik isimler ile anılmıştır. Bunlar şöyledir: Nardugan, Mardugan, Raştua, Nartovan, Nartukan, Nardava, Nardvan gibi...
Türklerin eski dini Şamanizm’de “HAYAT AĞACI” ifadesi kullanılırdı. ‘‘Akçam Ağaçları’’ bu ağaçlar yaz kış yaprağını dökmez ve bu da sembolize edilirdi. Türk tarihinde çok eski dönemlerden beri kutlanan bir “ÇAM BAYRAMI” da bulunmaktaydı. Kutlama günleri insanlar en güzel ve en yeni kıyafetlerini giyerler, tüm eş dost akrabalar bir araya gelirdi. Birçok yemekler ve ziyafetler verilirdi.
Ayrıca kadim Türk Astrolojisinde her yıl 21-22 Aralık arasında gündüz gece ile savaşır ve sonunda güneş galip gelirdi. Bu zaferden sonra oluşacak ilk dolunayda yeni yıl kutlanırdı. Bu bayram Türkler içim “Yeniden Doğuş Bayramı” idi.
Türkler çok eski çağlardan beri Akçam Ağacının süslemesi, tören sırasında ağaç altına hediyeler konması ve ağaca renkli bez parçaları bağlanarak yeni yıl için dileklerde bulunulması, Avrupalıların ‘‘Noel Ağacı’’ geleneğinde bir Türk etkisi olduğunu kanıtlar niteliktedir. Günümüzde de Egenin, Doğu Anadolu’nun, Güneydoğu Anadolu’nun, Marmara’nın, Akdeniz’in, Karadeniz’in bazı köylerine baktığımızda ‘‘DİLEK AĞACI’’ adeti devam etmektedir. Yeni yıl kutlamaları ve ağaç süsleme Türklerden Sümerlere oradan da Anadolu üzerinden Avrupa toplumlarına geçtiği düşünülmektedir. Bu yüzdendir ki Çam Ağacı süsleme geleneği tamamıyla Türk adetidir. Eski Türklerde birçok ağaç resmedilmiştir. Avrupalılar ya da Hristiyanlar Noel dese de bu konunun Noel ile pek ilgisi bulunmaz.
Türkler Türkistan’da yetiştirdikleri Akçamları evlerine getirip, evlerinin ortasına koyarlar ve Tanrının Akçamın altına güzel şeyler bırakacağına inanıyorlardı. Dallarına da ertesi sene için Tanrıdan diledikleri şeyler ve adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdele koyuyorlardı. O günlerde üstte de bahsettiğim gibi büyük bayram ve şenlikler oluyordu. Normal Ramazan ve Kurban bayramları gibi büyükler ziyaret ediliyordu. Bu geleneğin sonrasında Hristiyanlara geçtiği söyleniyor bana göre de bu doğrudur. Hristiyanlar İznik Konsili’nde bu geleneği Hz.İsa’nın doğuşu olarak kabul edip buna da inanmaktadırlar. Ama ağaç süsleme onlarda o dönemde gelenek olarak yoktu. 16.yy’da Almanya’da başlıyor daha sonra da Fransa’ya geçiyor ve Hristiyanlık ile dünyaya yayılıyor.
Son olarak şunları söylemekte fayda var: Ağaçları kutsal sayan ve süslerle bezeyen sadece Türk toplumları değildir. Ağaçların ruhani törenlerde önemli bir sembol olarak yer alması çok eskilere dayanır. Eski Mısırlılar, kışın yeşil hurma dallarını evlerine getirerek yaptıkları merasimde, bunları hayatın ölüme karşı kazandığı zafer olarak nitelendirmişlerdir. Romalılar Tarım Tanrısı olarak kabul ettikleri SATÜRN adına her yeri yeşille renklendirmişlerdir. Eski İskandinavyalıların ataları ise Göknar Ağacına özel bir önem vermişlerdir.