Kaç zamandır bu yazıyı yazmayı planlıyordum. Haberi görünce sevinç ve gururla karışık bir tonda hemen klavyenin tuşlarına basmaya başladım. Kahramanımız Cüneyt Çakır. Manisa ile ilgisi yok ama aslında var. Hepimiz bir şekilde ilgilendiriyor son durum.
Kaleci Bülent Ataman’ın, Manisaspor’da oynadığı 2006-2007 sezonunda yanağına vurup boğazını sıktığı, ardından kokartını yırttığı kişi Cüneyt Çakır’dan başkası değildi...
2012’deki Galatasaray-Fenerbahçe maçında Engin Baytar boğazına sarılmış, uzun süre bırakmamış, zavallı Cüneyt Çakır neredeyse canını zor kurtarmıştı.
Sadece bunlar mı? Hemen hemen her maçta küfürler, hakaretler, koro halinde tribünlerin söylediği “i... hakem” tezahüratları!..
Onca olumsuz muameleye rağmen Cüneyt Çakır görevini yapmaya devam etti. Cüneyt Çakır’ın diğer yetenekli Türk hakemlerinden farkı yeteneği değil sabrıydı. Düdüğünü asmadı. Cüneyt Çakır'ı biz beğenmiyoruz, hatta Türkiye ligi maçlarında adamı madara etmek için maç esnasında futbolcular ve taraftarlar, maçtan sonra ise sözde spor kamuoyu olarak elimizden ne geliyorsa yapıyoruz! Dünya ise ona saygı duyuyor! Son olarak Şampiyonlar Lig'i finalinde 4.hakem görevi bu yüzden verildi sanırım ona. Şu gerçek bir kez daha tokat gibi yüzümüze çarptı! Bizim kendi değerlerimize saygımız yok! Bizim "spor" algımız özürlü. Yenilince hemen günah keçisi arıyoruz. Kahvehanede maçı izleyen Ahmet amcadan, kulüp başkanlarımıza, teknik direktörlerimize kadar...
Manisalı Yunus Yıldırım?
En az Cüneyt Çakır kadar iyi bir hakem. Öz be öz Manisalı! 1970 Alaşehir doğumlu. Çok yetenekli, çok hoşgörülü... Ama Bu ülkede hakemlik yapmaya çalışırken ne i...’liği kaldı ne de bilmem nesi... Yakındır o da bırakır bu işi. Yazık...
Diyeceğim şu; Biz spor yamayı da izlemeyi de maalesef bilmiyoruz. Manisa Belediyespor-Somaspor maçında şehir olarak Türkiye’deki diğer sabıkalı illerden eksiğimiz olmadığını dost düşman herkese gösterdik!
Bu tuhaf muameleye sadece hakemler değil futbolcular da maruz kalıyor. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid ile Atletico Madrid arasında 24 Mayıs Cumartesi günü Portekiz'in başkenti Lizbon'daki Luz Stadı'nda oynanacak final karşılaşmasında sahada iki Türk olacak. Biri 4.hakem Cüneyt Çakır, diğeri ise Atletico Madrid’te gururla izlediğimiz Arda Turan. Hatırlarsanız Galatasaray’da oynarken zaman zaman etkisiz kaldığında yuhalanmıştı. Bunda ne var diyebilirsiniz. Ama aynı Arda İspanya’da da kötü maçlar oynuyor hatta oyundan alınıyor. Seyirci yuhalamıyor, alkışlıyor. Bir kültür farkı var. Bu yüzden İspanya ligi maçlarını izlerken zevk alıyor insan. Türkiye ligini maçlarında geriliyoruz. Onlar futbol oynuyor biz harp yapıyoruz adeta.
Mesele futbolcu kalitesi değil, kafa yapısı. Melo burada yaptıklarını İspanya Ligi’nde yapsa herhalde taklit ettiği hayvan kadar değer görürdü. Emre Türkiye’de hakemlere ve rakip oyunculara ettiği küfürleri İspanya’da denese futbol hayatı biterdi?
Durum bu!
“Vur kır parçala, bu maçı kazan” diyen tribünler önünde futbolcu ne kadar futbol oynayacak, hakem ne de kadar hakemlik yapacak?
İşin içinden çıkamayacağımıza göre mecburen önümüzdeki maçlara bakacağız.