PAPİRÜS- IV “Bir merdiven, çabuk bir merdiven getirin.”

Abone Ol

47- Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sait Faik’in ölümünün ardından yazdığı şiirde, “üşür balıklar öykülerde” demişti. Sait Faik’i ve onun yazarlığını ne güzel özetlemiş değil mi?

48- Sait Faik 48 yaşını bitiremeden veda etti bu dünyaya. Ardında sadece balıkları değil, Berber Dimitro’yu, Papaz Efendi’yi, Panco’yu, Yanakimu’yu, Mercan Usta’yı, sokak satıcılarını, boyacıları, berberleri, balıkçıları, garsonları, marangozları, ketenhelvacıları ve sayısız okurunu bırakarak. Lüzumsuz Adam’ın yazarı, Türk edebiyatının okunması gerekli yazarlar listesinin en üst sıralarında yer almaktadır.

49- Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna için ilk düşündüğü isim Lüzumsuz Adam’dı. 5 yıl sonra bu isim Sait Faik’in önce bir öyküsünün sonra kitabının adı oldu.

50- George Orwell’ın 1984 adlı çok meşhur ve kült haline gelen romanı için ilk düşündüğü isim Avrupa’daki Son Adam idi. Neyse ki yayıncısı onu bu isimden vazgeçirmiş.

51- Kitaplara, karakterlere, yazılara ad vermek bir yazar için (en azından benim için) çok zor ve sancılı geçen bir süreç. Karakterler veya öykü isimleri için olmasa da kitap adları için bazen başka bir göz, başka bir bakış çok faydalı olabiliyor. Ben de Flanör romanımı yazıp bitirdiğimde adı konusunda hâlâ karar verememiştim. Dosyanın adı (bir adı olması gerektiği için) Yürüyen Adam’dı. Editörüm ve yayıncım Ezgi önermişti Flanör adını. İyi ki önermiş ve iyi ki onu dinlemişim diye düşünüyorum şimdi geriye bakınca.

52- Albert Camus öldüğünde çantasından çıkanlardan biri henüz tamamlamadığı romanıydı. Adı İlk Adam idi.

53- Adam kelimesinin başlık olarak çok fazla seçildiği dikkatimi çekti. Hem Türk hem dünya edebiyatında. Adında Adam geçen öykü ve romanlardan okuyup beğendiklerimin kısa listesi:

Aylak Adam- Yusuf Atılgan / Ruh Adam- Nihal Atsız / Niteliksiz Adam- Robert Musil / Bitik Adam- Thomas Bernhard / Utanmaz Adam- Hüseyin Rahmi Gürpınar / Sokaktaki Adam- Attilâ İlhan / Lüzumsuz Adam- Sait Faik / Yavaş Adam- Coetzee / Yaman Adam- Unamuno / Beyaz Mantolu Adam- Oğuz Atay / Uyuyan Adam- G. Perec / Boşlukta Sallanan Adam- Bellow / Duygusal Adam- Javier Marias / Adını Unutan Adam- Mehmet Eroğlu

54- Yazarların sevmediği sorular:

“Nasıl yazıyorsunuz?”

“Yazma ritüelleriniz nelerdir?”

(Yazmakta olduğu bir kitapla ilgili) “Konusu ne?”

“Yazdıklarıma bakıp değerlendirir misiniz?”

“Nerden ilham alıyorsunuz?”

55- Picasso mu söylemişti, yoksa bir yazarın sözleri miydi: “İlham vardır, ama geldiğinde sizi çalışıyor bulmalıdır.”

56- Sevdiğim roman başlangıçları: (4)

“Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum.”- Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk.

57- Masumiyet Müzesi’nin son cümlesi de dikkat çekicidir: “Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım.”

58- Çok iyi yazarlar vardır; şahane romanlar yazar, hakkını teslim edersiniz ama size hitap etmemiştir, sizi etkilememiştir. Ben böyle yazarlar için “benim yazarım değil”, ya da “ben onun okuru değilim” derim. Orhan Pamuk da “benim yazarım olmayan” romancılardan biri. Pamuk’un bütün romanlarını okudum. Romancılık konusundaki ustalığını takdir ve teslim etmekle birlikte sadece bir romanından etkilendim: Sessiz Ev. Hem biçim hem içerik, hem üslup olarak bence Nobelli yazarımızın en iyi romanı. Üstelik ilk romanlarından, yanılmıyorsam ikincisi. Sessiz Ev’de karakter kadar anlatıcı var. Her bölüm bir karakterin ağzından anlatılıyor. Bu teknik sonrasında ve günümüzde çok kullanılmasına rağmen o dönem için yeniydi.

59- Yusuf Atılgan’ın Eşek Sırtındaki Saksağan adlı romanını bitirmeden yakmasının sebebi, Orhan Pamuk’un sonraki yıllarda Sessiz Ev’de kullanacağı teknikti. Her bölümde bir karakter konuşuyordu. Aynı teknik Faulkner’ın Döşeğimde Ölürken romanında kullandığı bir teknikti ve Yusuf Atılgan bunu fark ettiğinde, Faulkner’ı taklit ettiği düşünülür diye cânım romanı ateşe attı. Üstelik iki roman arasında başka hiçbir benzerlik yoktu.

60- Gogol de Ölü Canlar’ın ikinci cildini bir sinir krizi sırasında ateşe atıp yaktı. Bu ilk ‘eylemi’ değildi. Daha önce de kendi parasıyla bastırdığı ilk kitabını yıllar sonra kitapçılardan toplayarak yakmıştı.

61- Bulgakov da ümitsizliğe düştüğü bir sırada Üstat ile Margarita’nın ilk taslağını ateşe atıp yakmıştı. Neyse ki daha sonra yeniden yazmaya başladı ve eşinin de yardımıyla ölümüne değin roman üzerinde çalıştı.

62- Yazarların son sözleri: (2)

“Bir merdiven, çabuk bir merdiven getirin.”- Gogol

“Yeter ki bilsinler, yeter ki…”- Mihail Bulgakov

“Eva, bu nedir?”- Thomas Hardy

63- Hulki Aktunç’un Büyük Argo Sözlüğü’nden: (YKY)

*Özal Altını: (Devlet adamı Turgut Özal’ın adından) 1985 sonrasında tedavüle giren sarı renkli bozuk para; 50 liralık; 100 liralık; 500 liralık metal para.

64- Bir şemsiye tamircisi Shakespeare’e bir mektup yazarak ona şiirlerini gönderir ve değerlendirmesini ister. Shakespeare şiirleri okur, okur.. ve şemsiye tamircisinin mektubuna yanıt verir: “Dostum; siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın!”

65- Neredeyse okurdan çok ‘yazar’ var günümüzde. Oysa iyi okur olmak yazar olmaktan zordur. Bir dostumun da dediği gibi, “Bazen yazmamak da edebiyata bir katkıdır.”

engin.topuz45@gmail.com