PAPİRÜS- X  “Büyük şairler için büyük dinleyiciler gerekir.”

Abone Ol

161- Güzel bir haber: “İspanyol yazar Javier Cercas’a kürsü ödülü. İspanya Kraliyet Akademisi (RAE) Genel Kurulu, yaptığı oturumda, yazar Javier Marias’ın 11 Eylül 2022’deki ölümünden bu yana boş olan R kürsüsüne yazar Javier Cercas’ı layık gördü. Cercas’ın adaylığı akademisyenler Pedro Alvarez de Miranda, Clara Sanchez ve Mario Vargas Llosa tarafından önerilmişti. (…) İspanyol yazar Eduardo Mendoza’nın, ölümünün ardından ‘en iyi İspanyol yazar’ olarak tanımladığı Javier Marias’ın koltuğuna seçilen Cercas, ülkesinin en önemli yazarlarından birinin mirasını devralırken İspanyolcanın standartlara uygun bir şekilde korunması ve geliştirilmesi için sürdürülen çalışmalara öncülük eden isimlerden biri olacak.” (edebiyathaber.net)
Javier Cercas, günümüz İspanyol edebiyatının en önemli yazarlarından ve benim de eserlerini keyifle, hayranlıkla okuduğum bir usta. Salamina Askerleri zaten bir başyapıt ancak ilk kitapları Saplantı ve Kiracı’yı da çok beğendim. Türkçede yayımlanan ilk kitabı Salamina Askerleri. Cercas’ı ilk kez okuyacaklara önerim ilk kitabı Saplantı’dan başlamaları. Cercas’ın 25 yaşındayken yazdığı bu novellada hayatını edebiyata adayan, gündelik hayatındaki hemen hemen her şeyi edebiyat yüzünden ikinci plana atan Alvaro’nun roman yazmaya karar vermesi, roman karakterleri için model olarak yaşadığı apartmandaki komşularını almasıyla başlayan, sonrasında kurmacanın gerçeğe, gerçeğin kurmacaya sızdığı bir hikâye anlatılıyor. 
162- Saplantı’dan: “Bir metin yazarın dünyayla diyaloğudur ve iki taraftan biri ortadan kaybolursa süreç kaçınılmaz olarak yara alır: Metin etkinliğini yitirir.”
163- Bu haber beni gülümsetti ve mutlu etti, çünkü Javier Cercas ve Javier Marias çok sevdiğim iki İspanyol yazar. İkisinin kitapları kütüphanemde aynı rafta yan yanalar. Yan yana durmalarının sebebi yalnızca İspanyol ve adaş olmaları değil, eserlerinde hem üslup hem içerik olarak benzerlikler kurmuş olmam ve daha önemlisi okurken aldığım edebi hazzın birbirine çok yakın olması.
164- Javier Marias, hem yazar hem çevirmen olarak çok üretken bir yazardı. Dilimize çevrilmiş pek çok kitabı var. İlk romanı Kurt Mıntıkası’nı yazmaya başladığında 17 yaşındaydı. İki kitabının adlarını bu notlarımda geçirmiştim: 31. maddede kitap önerisi olarak Karasevdalılar romanını yazmıştım, 53. maddede ise isminde Adam kelimesi geçen kitapları sıraladığım listede Duygusal Adam romanına yer vermiştim.
165- Javier Marias’ın bir düzineye yakın kitabını okudum. Hepsi birbirinden farklı konuları merkezine alan şahane kitaplar. Marias’ın edebi gücünü sanırım şöyle ifade edebilirim: Onu okurken bir Marias okuru olduğunuz için kendinizi ayrıcalıklı, özel hissediyorsunuz. Bunu çok az yazar başarabilmiştir.
166- Koyu bir Real Madrid taraftarı olan Javier Marias’ın 1990’lı yıllarda yazdığı futbol yazıları da ülkemizde yayımlandı. Futbol tutkunu okurlara öneririm: Vahşiler ve Duygusallar- Futbol Yazıları. Çeviren: Selay Sarı. YKY
167- Yukarıda alıntıladığım haberde, İspanyol yazar Eduardo Mendoza’nın Javier Marias için ‘en iyi İspanyol yazar’ dediği yazıyor ama sanırım bu tanımlamayı yaparken Mendoza günümüz İspanyol edebiyatını kastediyordur -ki bu konuda herkes hemfikir. Bu sözünün geçmişten günümüze tüm İspanyol edebiyatını kapsadığını sanmıyorum. Öyle bir durumda Marias’ı, Cervantes ve Unamuno gibi ustaların önüne koymuş olur ki bu en hafif tabiriyle büyük bir gaf olur.
168- Unamuno, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da en sevdiği yazarlar arasındaydı.
169- Javier Marias, 2022 yılında Covid nedeniyle hayatını kaybetti. 71 yaşını bitirmesine 9 gün vardı.
170- Hemingway kendisini tüfekle vurarak öldürdüğünde 61 yaşını bitirmesine 19 gün vardı. 
171- Fitzgerald kalp krizinden hayatını kaybetti. Namık Kemal zatürreden, Cahit Sıtkı zatülcenpten öldü. Ahmet Haşim böbrek yetmezliğine yenik düştü.
172- “Büyük şairler için büyük dinleyiciler gerekir.”- Adorno 
173- “Yazıyorum çünkü ne yazacağımı merak ediyorum.”- Harry Mulisch
174- Kitap önerileri:
Boyalı Kuş, Jerzy Kosinski. E Yayınları
Toza Sor, John Fante. Parantez Yayınları
Sis, Miguel De Unamuno. Can Yayınları
Aziz Bey Hadisesi, Ayfer Tunç. Can Yayınları 
175- Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby, Virginia Woolf’un Mrs Dalloway ve Kafka’nın Dava romanları aynı yıl yayımlandı: 1925.
176- Eric Maria Remarque’nın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanı ile Ernest Hemingway’in Silahlara Veda’sı aynı yıl yayımlandı: 1929. İki roman da 1. Dünya Savaşı’nı konu almıştır.
177- “Yeryüzünün gözyaşları hep sabit kalır. Biri ağlamaya başlamışsa, başka bir yerde bir başkasının gözyaşları dinmiştir. Aynı şey gülmek için de geçerlidir.” Godot’yu Beklerken, Samuel Beckett.
178- Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’inden:
“Atatürk’ün hemen herkesin gördüğü, mektep kitaplarına kadar geçmiş bir fotoğrafı vardır. Anafartalar ve Dumlupınar’ın kahramanı son muharebenin sabahında tek başına, ağzında sigarası, bir tepeye doğru ağır ağır ve düşünceli çıkar. İşte Ankara kalesi muhayyilemde daima ömrünün en güneşli saatine böyle yavaş yavaş çıkan büyük adamla birleşmiştir. Bu şaşırtıcı terkip nasıl oldu? Eğer böyle bir şey lâzımsa vatanın her tepesinde aynı şekilde tahayyül ve tasavvur etmem icabeden bir insanla bu kale bende nasıl birleştiler? Bunu hiçbir zaman izah edemem. Bu cins yaklaştırmalar insan muhayyilesinin en sırlı tarafıdır. Bildiğim bir şey varsa bir gün, bu fotoğrafa bakarken Ankara kalesi kendiliğinden gözlerimin önüne geldi ve ben bir daha bu iki hayali birbirinden ayıramadım.” (Beş Şehir, MEB Devlet Kitapları, 1969) 
179- Beş Şehir kitabını Tanpınar, fakülteden hocası Yahya Kemal’e ithaf etmiş, bunu daha sonra Edebiyat Üzerine Makaleler’de şöyle belirtmişti: “Millet ve tarih hakkındaki fikirlerimde bu büyük adamın mutlak denecek tesiri vardır. Beş Şehir adlı kitabım onun açtığı düşünce yolundadır, hatta ona ithaf edilmişti. İki defasında da bu kitap bulunduğum yerde basılmadı ve ben bu ithafı yapamadım.”
180- Ahmet Hamdi Tanpınar çok titiz bir yazardı. Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının ilk baskısı 1961 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılmıştı. Kitabın adı kapakta, “Saatleri” ve “Ayarlama” kelimeleri üstte yan yana, “Enstitüsü” kelimesi ise bu kelimelerin altında ortada yer alıyordu. Tanpınar, yayıncıdan bunun değişmesini istedi; “Saatleri” kelimesinin üstte ortada tek başına, diğer iki kelimenin altta olmasını rica etti. Gönderdiği notta şöyle diyordu: “Bu kapak yazısını Allah rızası için değiştirin çok mühim. Hem çok.” Ne yazık ki, günümüzdeki baskılarda bu isteğine uyulmadığını görüyoruz. 
181- Tabii akla hemen Kafka ve onun Dönüşüm kitabı için yayıncıdan isteği geliyor: “Böceğin kendisi çizilemez. Hatta uzaktan bile resmi yapılamaz.” Oysa Kafka şimdi yaşasa ve hemen her dilde basılan kitabının kapaklarına baksa, böceğin çizilmediği kapak bulmakta çok zorlanır. 

engin.topuz45@gmail.com