İstanbul Ümraniye'de polis Şeyda Yılmaz'ı öldüren Yunus Emre Geçti'nin hakimlik sorgusundaki ifadesi ortaya çıktı.
Cumhuriyet'ten Fahrettin Öztürk'ün aktardığı habere göre, karakolun bahçesinde beklediği sırada annesinin çığlığını duyduğunu söyleyen şüpheli, "Karakolun duvarından atladım. Atlayınca babamı gördüm. Babam beni görünce kaçtı. Ben oradan anneme yardım etmek için çıktım. İfademiz alındığı için ben kaçtım zannetmedim" dedi.
"POLİS OLDUĞUNU GÖRMEDİM"
Eve gittiği sırada hasımlarıyla karşılaştığını öne süren şüpheli Geçti, hasımlarının kendisine saldırdıklarını söyleyerek, "Cebimden telefonumu ve paramı aldılar. Çıktığım kızın ağabeyleriydi. O esnada sivil araba gelmiş. Ben bu şahıslardan dayak yerken yerde silah gördüm. Sol kolumdan mermi yedim. Annemin 'vuruldum' diye çığlığını duydum. Orada bir varil vardı. Oradan bir silahın ucunu gördüm. Onların polis olduğunu görmedim. Üzerinde üniforma olduğunu sonra kameralardan izleyince fark ettim. O varile doğru 2 el ateş ettim. Silahı orada bıraktım ve evime doğru yürüdüm" ifadelerini kullandı.
"KASTEN SUÇ İŞLEMEDİM"
Bekçilere teslim olduğunu söyleyen Yunus Emre Geçti, ifadesinde şöyle devam etti:
"Ben karşımda kadın olduğunun da farkına varmadım. Diğer yaralıları da ben yaralamadım. Ben kimseden silah almadım. Yerde gördüm. Suçlamayı kabul etmiyorum. Kasten suç işlemedim."
AVUKATTAN 'MEŞRU MÜDAFAA' SAVUNMASI
Şüphelinin avukatı, hakimlikte yaptığı savunmada müvekkilinin Şeyda Yılmaz'ı öldürme kastı olmadığını, olayın aniden geliştiğini, şüphelinin kendisinin ve annesinin de yaralandığını söyleyerek, "Yerde görmüş olduğu silahı meşru müdafaa kapsamında ateş etmiştir. Öldürme kastı yoktur" dedi.
NE OLMUŞTU?
19 yaşında 26 suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti, 27 yaşındaki Şeyda Yılmaz'ı öldürmüştü.
Daha sonra yakalanan ve çöp poşeti giydirilmiş halde Hayvan Durum İzleme (HAYDİ) aracıyla Anadolu Adliyesi'ne sevk edilen Geçti, hakimlik sorgusunda, olaydan 5 gün önce uyuşturucu madde kullandığını, polisler tarafından Dudullu Karakolu'na götürüldüğünü, hırsızlık olayıyla ilgili kendisine teşhis yaptırıldığını, yanında D.A.Ö. isimli bir arkadaşının da olduğunu, ifadeleri alındıktan sonra kendilerine beklemelerinin söylendiğini ve karakola annesi, babası ve anneannesinin de geldiğini anlatmıştı.