65 -70'li yıllar ve ellili yaşlarda olan Manisalıların hatırlayacağı lunapark izleri... Özellikle Ramazan bayramında, bayram harçlıklarını harcadığımız, o zamanlar bana göre efsunlu bir dünyaydı Sultan Cami'nin yanındaki lunapark.. O neşeli kalabalık , çadırlar, dönme dolaplar, atlıkarıncalar, tren ve kayık tabir edilen salıncaklar...
Hepsi insan gücüyle çalışan, ahşap küçük sevimli , bizi hayal alemine götüren oyuncaklardı. Küçük tren vagonlarının üzerinde şehir isimleri yazıyordu. Hangi şehir ismi yazan vagondaysak, oraya gidiyormuş gibi hayal eder, diğer vagondaki arkadaşımıza "Ankara'ya gidiyoruz, İstanbul'a gidiyoruz" diye hava atardık. Dikdörtgen şeklindeki küçük tahta dönme dolaplarda en tepeye çıkınca sevinçten uçardık... Karıncaya benzemeyen atlıkarıncalar yarış atımız olur, "ben kazandım, seni geçtim "diye birbirimizle yarışırdık...
Hele o çadırlar... Çadır önündeki çığırtkanlar... Çadır bezindeki denizkızı, aslan, kaplan resimleri... En çok o çadırların içini merak ederdim...Çok merak ettiğim çadırın içine girince, hiçde umduğum gibi olmadığını görüp, uğradığım düş kırıklığı... Zincirle ayrılmış bölümde huzursuzca dolaşan bir ayı ve belden aşağı balık kostümü giydirilmiş bir kız... Saçma sapan hikayeler anlatan, bul karayı , al parayı benzeri bir oyunun reklamını yapan biri...Ve bir de hiç unutamadığım o vantrolog...Sandalyenin üstünde elinde kukla olan bir adam, önce kendi konuşuyor, sonra elindeki kuklayı ustalıkla hem hareket ettiriyor, hem de konuşturuyor, bu ilginç diyaloğu dakikalarca hayranlıkla izliyor, o kuklanın nasıl konuştuğunu anlamaya çalışıyordum. Aklıma radyo reklamlarındaki Orhan Boran'la Yuki geliyor, Yuki'yi seslendirenin Orhan Boran olduğunu o zamanlar zaten bilmiyordum. Kendimi bu sihirli dünyanın havasına kaptırıyor, sık sık geride kalıyor, sonra koşarak ailemin yanına gidiyordum.
Oyuncakların hepsinden hevesimizi aldıktan sonra, mevsimine göre közlenmiş veya kaynamış mısır, kağıt helva, gevrek, küçük külahta dondurma... Limonata, sumuhallebisi, şambali... Külahta çiğdem... Bunlardan bir kaçını mutlaka alırdık... Sağda solda oyuncak ve balon satanlar...
Bir curcuna, bir eğlence ki...Herkes mutlu, neşeli... Bayramın enaz iki günü bu lunaparkta mutlu bir şekilde geçiyordu. O yıllarda lunapark ve bayramlar çok güzeldi...
Serpil Kaya Ceran
Site Yazarı
- KENTSEL DÖNÜŞÜM 23.11.2024
- BİZİM GÖÇ HİKAYEMİZ 11.11.2024
- NARİN, ŞİRİN, KÜVEZ DERKEN... 08.11.2024
- "PAKETİNİZ DE KURYE DE YOLDA YATIYOR" 12.10.2024
- ARTIK YETER 11.10.2024
- Postacı mektup ve kartpostal 30.09.2024
- Mesir mahallesinde aşure birlikteliği 25.07.2024
- ÖZLEM MELEK OLDU 10.07.2024
- ARiFE ÇİÇEKLERİ 17.06.2024
- LALELİ BETONA KURBAN EDİLMESİN 07.06.2024