Günümüz dünyasında “kişilerin özgürce hareket edebilmesi ve huzuru” en temel insan haklarından biri olarak görülmekte, bu haklara yönelik kısıtlayıcı tüm eylemler bir şekilde yasaklanmakta, ihlali halinde de yaptırım uygulanmaktadır. Özgürlük, kişilerin rahatça ve huzurlu bir şekilde hareket etme yetisinin sağlanabilmesine bağlıdır. İşte bu hareket kabiliyetini bir şekilde kısıtlayan eylemler, kanunlarımızın sınırlarına girdiği anda suç olarak sayılmış ve yaptırıma tabi tutulmuştur. Kişilerin özgürce hareket etmesini ve iç huzurunu engelleyen suçlardan biri de tehdittir. Tehdit, kişilerin hareket özgürlüğünü, iç huzuru ve güvenliğini etkisi altına alarak karar vermesini, özgürce hareket etmesini engelleyen, malına, canına veya cinsel dokunulmazlığına yönelik beyanların ve hareketlerin tümü şeklinde tanımlanabilir.
Türk Ceza Kanunu Madde 106/1: Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Madde metninden de görüleceği üzere tehdit suçu, TCK m. 106’da düzenleme yeri bulmuş ve kişilerin malına, kendisinin veya yakınının vücut veya cinsel dokunulmazlığına bir saldırı veya sair kötülük gerçekleştirileceğinden bahisle yapılan eylemleri tehdit suçu olarak düzenlemiştir. Biz de yazımızda hangi durumların tehdit olduğunu, uzlaştırma ve şikayet müesseselerinin tehdit suçu açısından uygulabilirliği gibi temel noktaları kısaca açıklamaya çalışacağız.
Hangi Eylemler Tehdit Suçunun Oluşturur?
Kanunda hangi fiilin doğrudan tehdit olduğu yazılmamış, kişinin malına, canına ve cinsel dokunulmazlığına yönelik tehditlerin suç olduğu düzenlenmiştir. Hangi eylemlerin, sözlerin tehdit olduğu uygulamaya ve bilhassa objektif bir değerlendirme ile hakimlerin takdirine bırakılmıştır.
Maddenin birinci fıkrası tehditin basit hali olarak genel çerçevede düzenlenmiştir. Buna göre bir kişinin bir başkasına yönelik kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına ya da malvarlığına yönelik eylemleri tehdit olarak nitelendirilir. Eylemin nasıl gerçekleştiği önemli değildir. Karşı tarafa nasıl ulaştığı da önem arz etmez. Sözlü, yazılı veya görsel iletişim kanallarının tümüyle tehdit suçu işlenebilir. Kişinin tehditten manevi olarak etkilenmemesi, korkmamış olması tehdit suçunun oluşmasını engellemez. Tehdit olarak nitelendirilecek kararlara konu olmuş bazı beyanlar şu şekildedir:
“senin bacaklarını kırarım”
“senin kafana sıkarım”
“seni dağa kaldırırım, karını dağa kaldırırım”
“bana oyun oynamayın hepinizi cayır cayır yakarım”
“sizi öldüreceğim, ananızı avradınızı sinkaf edeceğim, yakacağım burayı, 30 kişi ile geleceğim”
Bu ve buna benzer ifadeler objektif olarak bakıldığında tehdit suçuna vücut verecektir. Bununla birlikte örnek Yargıtay kararları da şöyledir:
Somut olayda; sanığın mağduru telefonla arayarak “seni yaşatmayacağım, seni öldüreceğim, benden sonra bir hayatın olmayacak, önce seni öldüreceğim, sonra kendimi öldüreceğim, seni işinden attıracağım,” şeklinde ve mesaj göndererek “seni o …. kolejine gömeceğim, ananı da s….ceğim, seni kesin döveceğim ” şeklinde söylediği iddia ve kabul edilen sözlerin TCK’nın 106/1-1. cümle kapsamında objektif olarak korkutucu nitelikte bulunması, öfkenin suç kastını ortadan kaldırmayacağı ve söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması nedeniyle suçun oluşacağı gözetilmeden, bu sözlerin ” bir kısmının küfür niteliği taşıması, bir kısmının da mağdurda korku ve endişe yaratacak nitelikte olmayan tartışma sırasında karşılıklı söylenmiş ve mesajlaşma niteliğinde olan sözler olduğu ve tehdit niteliği taşımadığı, mağdurun da şikayetçi olmadığı gibi sanıkla nişanlandığı, bunlara göre sanığın tehdit suçundan beraatına karar vermek gerektiği” şeklindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 4. CD E.2016/6419 K.2020/5677)
Yakınanların sanık hakkında şikayetçi olduktan sonra sanığın savunması alınmak üzere çağrıldığı sırada yakınanlara yönelik olarak ‘bana yanlış yaptınız, size kaynar su dökerek sizi yıkayacağım, sizi pis yapacağım, elimden geleni yapacağım' şeklinde bağırıp tehditte bulunduğu, aynı koğuşta kalan ve önceki kavga olayında sanıkla birlikte hareket eden tanığın soruşturma aşamasındaki ifadesinde sanığın mağdurlara karşı tehditte bulunduğunu söylediği dikkate alındığında; sanığın yakınana karşı işlediği tehdit suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi isabetsizdir. (Yargıtay 6. C.D. E. 2017/3049 K. 2020/1636)
Tehdit Suçunda Daha Fazla Cezayı Gerektiren Haller Nelerdir?
Tehdit suçuna baktığımızda TCK m.106/2’de bazı hallerin nitelikli haller olarak düzenlendiği ve daha fazla ceza öngörüldüğünü görmekteyiz. Buna göre:
Tehdit suçunun “silahla” işlenmesi halinde kanun daha fazla ceza öngörmüştür. Silahlı tehdit için illa ateşli silah olması gerekmez. Silah olarak kullanılan bir sopa, bir taş, bozuk bir silah, kuru sıkı tabanca da silahlı tehdit suçunu oluşturabilir. Mağdurun silahın oyuncak veya bozuk olduğunu bildiği hallerde bu nitelikli halin uygulanmayacağı varsayılmaktadır.
Silahın doğrultulması veya doğrudan kullanılması zorunlu değildir. Sanığın, elindekini veya üzerindekini silah olarak kullanacağı şeklinde hareketleri varsa ve bu hareketler objektif olarak mağdurun iç huzurunu bozuyorsa artık silahlı tehdit boyutuna ulaşmış olduğu varsayılacaktır.
Tehdit suçunun “kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle” işlenmesi halinde de daha fazla cezaya hükmedilir. Kişi tehdit suçunu işlerken kendisini gizlemiş olursa, bir şekilde kılık değiştirmiş veya tanınmamak için maske, bere şeklinde kıyafet veya aksesuar kullanmışsa, bunun yanında tehdit suçunu işlerken bunu imzasız bir mektupla yapmışsa veya özel işaretler ( kapısının boyanması, mermi gönderilmesi, kan sürülmesi gibi) kullanmışsa, daha fazla cezaya hükmolunur.
Tehdit suçunun işlenmesi sırasında “birden fazla kişi birlikte” hareket etmişse, daha fazla cezaya hükmolunur. İki veya daha fazla kişinin, birlikte hareket ederek tehdit suçunu işlemesi halinde, tehdit suçunun nitelikli hali gerçekleşmiş olur.
Tehdit suçunun “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” işlenmesi halinde de daha fazla cezaya hükmolunur. Buna göre, fazla ceza verilebilmesi için doğrudan bilinen (PKK, DHKP-C, FETÖ vs) suç örgütlerinin olması zorunlu değildir. Tehdit, bilinmeyen bir suç örgütünün adı kullanılarak gerçekleştirilse dahi nitelikli hal sayılır ve fazla cezaya hükmedilir.
Tehdit Suçunun Cezası Nedir?
Tehdit suçunun basit hali olarak görülen TCK m.106/1 fıkrasının ilk cümlesindeki fiillerin işlenmesi halinde verilecek ceza, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası olacaktır. Bununla birlikte aynı fıkrada yer aldığı üzere tehdit suçu, kişiyi malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağı veya sair bir kötülük edeceği yönündeyse, bu durumda verilecek ceza altı aya kadar hapis veya adli para cezası olacaktır.
Tehditin basit halleri dışında ayrıca ikinci fıkrasında yer alan, silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanmak suretiyle, nitelikli hallerinin işlenmesi halinde cezanın alt ve üst sınırları yükseltilerek, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Tehdit Suçunda Şikayet Zorunlu Mudur?
Tehdit suçunda şikayete bağlı olan tek hal, malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğin bahisle tehdit halidir. Şikayetin süresi mağdurun fiili ve faili öğrendiği andan itibaren 6 aydır. Bunun dışındaki vücut veya cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditler, cana yönelik tehditler ve yine yukarıda saymış olduğumuz silahlı tehdit, birden fazla kişiyle birlikte işlenen tehdit gibi nitelikli hallerde şikayet gerekmez.
Tehdit Suçunda Uzlaştırma Mümkün Müdür?
Tehdit suçunda uzlaştırma mümkündür. Tehdit suçunun basit halleri olan TCK m.106/1’de yer alan; kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit ile malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit suçlarında uzlaştırma yapılması mümkündür. Uzlaşmanın sağlanması durumunda tehdit eden kişi hakkında takipsizlik kararı verilir. Tehdidin nitelikli hallerinde uzlaştırma yapılamaz.
Telefonda veya Diğer İletişimi Kanalları Vasıtasıyla Tehdit Edilen Kişi Bunu Nasıl İspatlayabilir?
Telefondan sözlü olarak veya yazılı vasıtasıyla tehdit durumunda suç yine oluşacaktır. Bu hallerde tehdidin ispat edilmesi gerekir. Kişi, mesaj atılarak tehdit edildiyse buna ilişkin ekran görüntüleri kullanılabilecektir. Sosyal medya uygulamaları üzerinden yapılan tehditlerde de yine ekran görüntüleri veya ilgili sosyal medya kuruluşundan talep edilecek verilerle ispat mümkün olabilir. Bu hususta ilgili kuruluşlardan savcılığın veya mahkemenin talebi ile delil elde edilebilir. Yine internet üzerinden yapılan bu tehditler, Emniyetin Siber Suçlarla ilgilenen birimlerinin tespitiyle de ortaya çıkabilir. Bunların da delil olarak kullanılabilmesi mümkündür.
Telefondan veya farklı bir iletişim kanalından sesli olarak tehdit edilen kişilerin hukuka uygun mahiyette alacakları ses kayıtlarıyla veya konuşmaya tanık olan kişilerle bunları ispat etmesi mümkün olabilecektir. Alınacak ses kayıtlarının hukuka uygun ses kaydı olması için, ses kaydının bir plan dahilinde olmadan ve başka türlü ispat olanağı olmayan bir halde alınmış olması gerekir. Bu şartları taşımayan ses kayıtları hukuka uygun olarak değerlendirilmeyecektir.
Şu yanlışı da düzeltmekte fayda var: Kişilerin geçmişe yönelik görüşmelerinin çıkarılmasına olanak yoktur. Telefonda konuşma gerçekleştikten sonra, bu görüşmeye bir daha ulaşılamaz. Bu görüşmeler herhangi bir yerde kayıt altına alınmak suretiyle depo edilmemektedir. Bu sebeple görüşme kayıtlarınıza -siz kaydetmediğiniz sürece- mahkeme veya savcılık tarafından ulaşılamayacaktır.
Bir Başkası Aracılığıyla Tehdit Mümkün müdür?
Tehdit suçu serbest hareketle işlenebilen suçlar kapsamındadır. Yani suç yasal şartları taşıması durumunda herhangi bir hareketle işlenebilir. Tehdit sayılabilecek sözlerin bir başkası vasıtasıyla iletilmesi halinde de tehdit suçu işlenebilir. Mesela “ arkadaşına söyle birdaha bu mahallede gezemeyecek çünkü ayaklarına sıkacağım” şeklindeki bir beyan doğrudan mağdura söylenmemiş olsa dahi tehdit suçunu oluşturur. Örnek bir Yargıtay kararı da şöyledir:
Somut olayda, sanığın, mağdur …‘ın gıyabında ve ona iletmek kastıyla yengesi …‘a, “ya Kübra’yı bana getirirsin ya da öldürürüm o Kübra’yı ya da kaçırır giderim” dediğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, TCK’nın 106/1-1. cümle kapsamında kalan bu sözlerin “tehdit suçunun ögelerinin oluşturmadığı” şeklindeki kanuni temelden yoksun gerekçe ile sanık hakkında beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Y4CD-K.2019/12236).
Sonuç olarak tehdit suçuna baktığımızda, çok farklı suretlerde karşı karşıya kalınabilecek bir suç tipi olduğunu, karşılaşılması halinde soruşturma makamlarının mutlaka haberdar edilmesi gerektiği belirtmekte fayda vardır.
Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın.