Manisa Dere Mahallesinde 14. yüzyılda Gülgün Hatun tarafından yaptırılan, günümüzde hala özelliğini koruyan güzel bir türbe.
Türbe önündeki üç mezardan ortadakinin Gülgün Hatuna ait olduğu söylenmektedir. Başka bir söylentiye göre, türbe içindeki yedi sanduka Gülgün hatun ve altı kızına aittir.
Ancak halkımız, böyle türbelere efsane yakıştırmayı sever.
Efsaneye göre hayatlarını çeyizleri olmayan fakir kızlara, çeyiz hazırlamaya adamış yedi kız kardeş bu türbede yatmaktadır.
Birbirinden güzel yedi kız kardeş, birbirinden habersiz Manisa Beyinin yakışıklı oğluna aşık olur.
Bu durum Manisa Beyinin oğlunun kulağına gider.
Manisa Beyi kızların babasına yedi kızının birer mendil işleyip göndermesini, oğlunun seçeceği mendil sahibiyle evleneceğini söyler.
Kız kardeşler telaşla birbirinden güzel mendiller işleyip gönderirler.
Beyin oğlu mendilleri açar, mendiller uçlarından birbirine eklidir.
En uçta da kısa bir not; "Biz birbirimizden ayrılamayız. Sen nasibini başka yerde ara."
Yedi kız kardeş hiç evlenmezler, ömürlerini genç kızlara çeyiz hazırlamaya adarlar.
Öldüklerinde de bu türbeye gömülürler.
Çaybaşı'nda varlığını sürdüren şirin, güzel, küçük, efsanevi türbe...
Hala genç kızların ziyaret edip, dilek dilediği...
Bir tarafta Ağlayan Kaya , bir tarafta Revak Sultan, diğer yanda efsaneler ve yüzyıllardır bunlara şahitlik eden Çaybaşı Deresi.
Manisa gerçekten çok güzel ve sırlarla dolu efsanevi bir şehir .
Tarih, sırlar ve efsanelerle içiçe geçmiş kültürel zenginlik deryası Manisa...
Bir de bu eşsiz güzellikleri hissedip, görüp, okusak, gerektiği gibi koruyabilsek...