Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversiteye giriş sınavının kaldırılmasına ilişkin bir çalışmanın şu an gündemde olmadığını belirterek, "Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere bir talimatı olursa biz bu konuda çalışabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda bir iradesi olursa, sınavlar konusunda alternatif çalışmalar yapabiliriz" dedi.
YÖK Başkanı Özvar, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle Hacettepe Beyaz Evde bir araya geldi.
Türkiye’de yükseköğretime ilişkin güncel verileri paylaşan Özvar, 2022-2023 eğitim-öğretim yılı itibarıyla yükseköğretimde kayıtlı toplam öğrenci sayısının 6 milyon 950 bin 142 olduğunu bildirdi.
YKS'YE 34 YAŞ ÜSTÜ 168 BİN KADIN ADAY BAŞVURDU
Bu yıl 34 yaşını tamamlamış kadınlara yükseköğretimde genel kontenjanı bozmadan ek kontenjan ayırdıklarına işaret eden Özvar, bu kapsamda 168 bin kadınının bu yıl Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) girdiğini kaydetti.
Depremzede adaylar için deprem bölgesindeki üniversitelerde ek kontenjan ayırdıklarını belirten Özvar, bu şekilde 21 bin kişilik kontenjan ayrıldığını söyledi.
1984 yılında 20 bin 333 olan öğretim elemanı sayısının bugün 184 bin 702’ye ulaştığını kaydeden Özvar, "Türkiye bir taraftan yükseköğretim kapasitesini artırırken diğer taraftan ülkenin en yetişmiş, nitelikli nüfusuna da üniversitelerde yer açmış oluyor. Son yıllarda kadın öğretim elemanlarının sayısında bir artış meydana geldi. Kadınların oranının en yüksek olduğu kategori, araştırma görevlisi. Araştırma görevlilerinin yüzde 52’si kadınlardan meydana geliyor. En düşük olduğu oran ise profesör. Bu konuda da zamana ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
Özvar, lisans, ön lisans ve açık öğretim olmak üzere üniversitelerin bu yılki kontenjan sayısının 1 milyon 73 bin 404 olduğunu bildirdi.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN İRADESİ OLURSA ALTERNATİF ÇALIŞMALAR YAPABİLİRİZ"
Özvar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, "Üniversite sınavlarını kaldıracağımız günler de çok uzak değildir" açıklamasının hatırlatılması üzerine, şunları söyledi: "Dünyada üniversiteye seçme ve yerleştirme usulleri farklı olabiliyor. Bazı ülkelerde herhangi bir genel sınav yapılmıyor. Çocuklar ilk, orta eğitimi boyunca ortaya koydukları akademik başarıyla üniversitelere müracaat ediyorlar, üniversiteler kendi içinde bu öğrencileri değerlendirerek seçim yapabiliyor. Bizim gibi ülkelerde de genel bir üniversite giriş sınavı yapılıyor. Bizde yapılmasının sebebi üniversiteye erişmek isteyen aday sayısının çokluğu. Burada tabii siyasilerin iradesi önemlidir. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere bir talimatı olursa, biz bu konuda çalışabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda bir iradesi olursa, sınavlar konusunda alternatif çalışmalar yapabiliriz."
Özvar, Türkiye’nin yükseköğretime giriş sınavlarında büyük bir tecrübesi olduğunu, bunun hizmet ihracatı bakımından pazarlanabilecek ürünlerden sayılabileceğini kaydetti.
Üniversite sınavının kaldırılmasına ilişkin bir gündemlerinin şu an olmadığını bildiren Özvar, "Bu sistemin bir bütün olarak inşa edilmesi lazım. Bütün ortaöğretim ve yükseköğretimi bir bütün olarak değerlendirerek ancak yapabileceğimiz bir iştir bu. Bizim şu anda herhangi bir hazırlığımız yok. Biz önce 2023 yerleştirme işlemlerini tamamlamak, ondan sonra neticeyi görmek istiyoruz" dedi.
"İYİLEŞTİRİLMESİ İÇİN GİRİŞİMDE BULUNDUK"
Özvar, öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti: "Asgari ücretle alakalı güzel bir çalışma meydana geldi. Kamuda bütün çalışanlarla alakalı hükümetimizin üniversite öğretim elemanlarını da içine alacak şekilde bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu biliyorum. Biz de ilgili muhataplarımızla üniversitelerimizde çalışan gerek akademik gerek idari personelin özlük haklarıyla ilgili güncel durumu paylaşıyoruz. Bu konuda iyileştirmeler yapılması için Cumhurbaşkanlığı nezdinde gerekli girişimlerde bulunduğumuzu söylemek isterim. Bir profesör şu anda net 32-33 bin lira alıyor. Doçent 27-28 bin lira, araştırma görevlileri 18-20 bin lira civarında. Sağlık çalışanlarıyla alakalı üniversitelerde birkaç ay önce Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle yürüttüğümüz bir çalışma vardı. Üniversitelerin sağlık alanındaki akademisyenlerde ciddi bir iyileştirme meydana geldi. İnşallah o iyileştirmenin sağlık dışında kalan diğer akademik programlarda çalışan öğretim elemanlarını da yakın zamanda teşmil edeceğini umuyoruz. Bunu ilgili muhataplarımızla paylaştık. Onlar da konuyu gayet iyi biliyorlar. Biz üniversiteleri kamuda çalışan diğer istihdam edilenlerden ayrı gayrı görmüyoruz. İnşallah üniversite öğretim elemanlarıyla da alakalı gerekli çalışmanın neticesinin önümüzdeki bir iki ay içinde alınacağına, diğer kamu çalışanlarıyla birlikte onların özlük haklarında da önemli iyileştirmeler meydana geleceğine inanıyoruz."
"VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN ÖNCEKİ YILLARDAKİ ARTIŞLARI DİKKATE ALMASINI BEKLİYORUZ"
Özvar, vakıf üniversitelerinin yaptıkları yüksek ücret artışlarıyla ilgili soruya, "Şikayet geldikçe şikayet olan üniversiteye denetleme kurulundan denetçi göndermeye başladık. Bazı öğrencilerden şikayet geldi, oraya denetim yapan arkadaşlarımızı gönderiyoruz. Bu konuda vakıf üniversitelerimizden Türkiyenin içinde bulunduğu durumu dikkate almak suretiyle öğrencilerimizi üzmeden, ailelerini, velilerini dikkate alarak bir artış yapmalarını bekliyoruz. Üniversitelere yazı gönderiyoruz ve önceki yıllardaki artışları dikkate alan oranlarda öğrenim ücretlerinde artışa gitmelerini bekliyoruz ve istiyoruz. Orada istediğimiz şu, TÜFE-TEFE, buna dikkat edin. Bu önemli. İnanıyorum vakıf üniversitelerimiz bu konuda hassas olmayı sürdürecektir. Bu tür durumlar ortaya çıkarsa da bunları yakından takip ediyoruz" karşılığını verdi.
"YAPAY ZEKA ÜNİVERSİTESİ KURULABİLİR Mİ SORUSUNU TARTIŞIYORUZ"
Özvar, yükseköğretimde yapay zekanın kullanımına ilişkin bir soru üzerine, "Birkaç seneden beri bu saha üzerinde çalışıyoruz. Yapay zeka üzerine çalışan bir komisyonumuz var. Bu o kadar ciddi bir mesele ki sonuçları üzerine çalışan arkadaşlarımız var. Mesela yapay zeka kullanarak sınav, araştırma yapan, makale yazan, ödev hazırlayan öğrenci, akademisyen veya idari personelle alakalı, bu işin etiğini, hukukunu ve tekniğini Türkiye’de bizim kurmamız gerekiyor. Yapay zeka yükseköğretime nasıl tesir eder?, Türkiye’nin kendine mahsus bir yapay zeka modeli olabilir mi?, bunlar üzerinde tartışmalar Yükseköğretim Kurulunda devam ediyor. Bu, fevkalade önemli bir konu. Hatta bir yapay zeka üniversitesi kurulabilir mi, kendi aramızda böyle soruları tartışıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.