"YOL VE SILA" ismini verdiğim beşinci ve son kitabımın yazımını tamamlayarak, basımını ve yayınını gerçekleştirecek olan güzel Manisa'mın Şehzadeler Belediyesinin , Kültür dostu ve Balkanlar sevdalısı Belediye Başkanı Sayın Ömer Faruk ÇELİK Beyefendiyi makamında ziyaret ederek kitabımın orijinal kopyasını teslim ettim. Teslim töreninde, belediyenin Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Sayın Enes KARATAŞ Bey de hazır bulundu. Umuyor ve diliyorum ki bu kitabım Balkanlar da ve ülkemde yaşayan siz kıymetli okurlarım ile yakında buluşacaktır.
Eski Yugoslavya'nın ve günümüzün Makedonyası’nda benim ve atalarımızın 60'lı yıllarda Anavatanımız Türkiye'ye gerçekleştirdiğimiz "Serbest Göç"ün öncesini sebeplerini ve göçü. Anaların evlatlarından , kardeşlerin birbirlerinden ve Vatan bildikleri topraklarından ayrılmalarını , Türkiye'de yerleştiğimiz Manisa Şehrinde 1960 yılından 1990 yılına kadar geçen süre zarfında biz göçmenlerin yaşamımızı ve çekilen sıkıntıları acıları ,hüzünleri , sevinçleri , imece kültürümüzü , geleneklerimizi , kültürel ve folklorik değerlerimizi , küllerinden doğan biz Göçmenlerin "Yurdu yurt belleme"mizi benim gözümden Manisa'mı anlattığım Göç Öyküleri ve Yol Hikayelerimi , "YOL VE SILA" isimli kitabımda anlatmaya gayret ettim. İnsanları doğup büyüdükleri ve vatan bildikleri topraklardan ayıran "YOL" ve ayrılanların dinmeyen özlemleri olan "SILA"yı bu son kitabımda nasıl anlattığımı 6 - 7 - 8 ve 9. sahifelerinden bir kaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum...Umarım beğenirsiniz.
"KAÇ HASRET... KAÇ AYRILIK?"
"İçiniz yana yana,
Ayaklarınızı sürüye sürüye,
Sevdiğiniz ve alıştığınız ne varsa,
Her şeyinizi ardınızda bırakarak,
Başka memleketlere gittiniz mi hiç?
Bir Tren vagonuna;
Kaç hasret, kaç ayrılık,
Kaç memleket sığdı... Biliyor musunuz?
Yollar vardır; sana her durakta yeni dostluklar kazandıran, hani hiç bitmesini istemediğiniz yollar...
Anadolu insanı ne de güzel söylemiş; "Kalpten kalbe giden bir yol vardır" diye.
Bu söz türkülerimize ilham kaynağı olmuştur. Kalpten kalbe akıp giden bu yol , sırlı bir yoldur. Bu yolun sırrına ermek hiç kolay değildir. Herkes bu sırlı yolda yürümeye cesaret edemez. Hicret etmek öyle kolay değildir! Zira; yol üzerinde ki yolculukların da bir kalbi vardır.
Şairin; "Düş yola fark eyleme pa vü ser'i" mısrasının sırrına erenler düşerler bu gönül yollarına... Hani, "Önce yol, sonra yoldaş diyenler."
Yollar vardır, özleneni özleyene kavuşturur. Yolar vardır, gidilesi yollar... Hasret kokan yollar... Her bir kilometresinde yolcunun anıları anıları tazelenir hafızasında. Sevdiklerinize kavuşabilmek özlemiyle gittiğiniz, bir an önce bitmesini istediğin yollar...
Bizler, 22 Ekim 1960 günü saat 17.00 de Üsküp Tren İstasyonundan Kara Trene binerek 29 Ekim 1960 günü saat 05.00 te İstanbul - Sirkeci Tren İstasyonuna ulaşabildik. Bir hafta süren Tren yolculuğu. Buharlı Kara Tren ile Üsküp, Veles ( Köprülü) Tikveş , Negotino , Gevgeliya , üzerinden Yunanistan'da Selanik , Kavala , Serez , Drama üzerinden Bulgaristan'da Rodoplar , Filibe ( Plovdiv ), Haskovo , Svilengrad üzerinden Türkiye'de Edirne , Lüleburgaz , Çorlu ve İstanbul...
Bu ve buna benzer "YOL VE SILA" Hikayeleri, insanların yaşamlarında çok önemli anılar içerir. Bu anıları ömrünüzün sonuna kadar zihninizden silip atamazsınız. Bu anılar ölene kadar beyninizde ve yüreğinizde hep taze kalırlar.
"İSTESENİZ DE UNUTAMAZSINIZ"
Siz isteseniz de unutamazsınız.! Türkiye'ye göç etmemizin üzerinden tam 58 yıl geçmiş olmasına rağmen ben unutamadım. Unutulmuyor… Yaşadığınız travma, yaşamınızın her anında size Anavatanınız da "GÖÇMEN" olduğunuzu hatırlatır. Göç yolu ve yolculuğunuz öylesine acı, hüzün ve hasret yüklüdür ki, doğup büyüdüğünüz vatan bildiğiniz toprakları bir daha geriye dönmemek üzere terk ederek , daha önce hiç görmediğiniz farklı coğrafyalarda , değişik ülkeleri dolaşarak , Türkiye'ye kadar kompartıman içinde yarı aç, yarı tok aşılan yollar... Keşke bu yolların dili olsaydı da yüzyıllar boyunca kimlerin yolculuk yaptıklarını , nice acılar yaşandığını anlatabilseydi... Biz göçmenlerin "Göç ve Sonrası" ile ilgili öykülerimiz , aradan geçen uzun yıllara rağmen hafızalarımızda canlılığını korumaktadır. Yollar vardır ki; Seni , Makedonya'nın en ücra köşesinden alıp , Türkiye'nin Manisa şehrine getirir. Yollar vardır ki; Üzerinden bir kez yolculuk edersiniz ancak "SILA"ya, o ayrıldığınız diyarlara bir daha dönemezsiniz, gidemezsiniz. Hani... biz muhacirlerin , "TÜRK" olduğumuz için terk etmek zorunda kaldığımız toprakları , bir daha görememek üzere yapılan yolculuklar...Allah hiç kimseyi yerinden yurdundan koparıp ta Göç yollarına düşürmesin ..! Allah, on bir ayın sultanı mübarek Ramazan'da tuttuğunuz oruçları ve ibadetlerinizi kabul etsin. Bayram günlerine erişmemizi nasip etsin. Ramazan Bayramınız Kutlu olsun saygıdeğer hemşerilerim.