Kaynanasını hamile bırakan damat vakasını hepimize günlerdir ekranlardan izletiyorlar. Midemiz bulan bulana izlettiler. Televizyon izlemeyenler de sosyal medyadan reels videolarla tüm detayları öğrenmiş bulundu.

Programı sunan sunucunun sözde damada sorduğu şu soru:
Utanmıyor musun?

Meselenin en can alıcı anı o andı. Adam ne yaptım ki, neden utanayım minvalinde bir şey söyledi. Herkes şaşkın bir şekilde, hayret ede ede bu cevabı duyarken sunucu; bir namus bekçisi edasında, benzer hakaretlerle sözde damada yüklenmeye devam etti.

Kaynana da olan biteni gayet rahat bir şekilde anlattı.

Hele o kaynana ile damadın kaçıp evlenmesi gayet normal bir şeymiş tavırları yok mu, çok sinir edici, utançla, isyan karışımı bir duygu sarmalına itti beni.

Hadi bu iğrençliği yapmış bunlar. Zaten yaptıklarına göre ar damarı yok, namus, şeref yok… İyi de bu iğrençliği reyting için insanlara günlerce izletenlerin günahının hesabını kim soracak?

Bu arsızlığın aile yapımıza, toplumun ahlaki değerlerine verdiği tahribatı hiç hesap eden var mı?

Bu yayınlarla ne amaçlanıyor?

Ve soralım: Asıl siz bu ayıbı ekrana çıkarmaya utanmıyor musunuz?

Mantık yürütelim mesela…

80 milyon insanın yaşadığı ülkede aramaya kalkarsanız mutlaka sorunlu aileler, sorunlu insanlar, iğrençlikler bulursunuz. Herkesin dürüst, hatasız olmadığını herkes biliyor zaten.

Aradan bulup iki namus yoksunu tiplemeyi alıp ekrana çıkarmak yayıncılık mıdır? Topluma verilen mesaj nedir?

Toplumu bu boş işlerle, el alemin sorunlarıyla meşgul edip, insanların beynine bu iğrençlikleri tekrar tekrar izletip yerleştirmek, suçu normalleştirmek değil midir?

Bunları izleterek daha sağlıklı, ahlaklı bir toplum mu oluşacak?

Tam aksine…

Ayrıca bir detaya daha kafamı kurcalıyor.

Damatla kaynana o programa daha da rezil olmak için çıkmış olamazlar. Yani bedava olmaz o iş. Bunca namussuzluğu rahatça yapan adam herhalde programa çıkmak için para istemeyecek kadar dürüst değildir, sanmıyorum. Eğer para karşılığında o programa çıkarılmışsa eyvah ki ne eyvah!

Neticede önerim, isteğim, çağrım şu; Ne olur bu programları yasaklayın.

Ve ne olur izlemeyin.

İnanın ben izlemiyorum. Bu yazıyı yazarken sosyal medyada önüme düşen videolarla konuya vakıf oldum, bu iğrençliğe şahit oldum.

Ve bazen bizi yaradan Allah’ın çok merhametli olduğunu düşünüyorum. Normal şartlarda taş yağdırması lazım ama yağmur yağıyor, güneş doğudan doğuyor ve hayat devam ediyor.

Kıyametin kopması için daha ne olsun?

Ama sanırım her şeye rağmen güzel şeyler de var. Ekranlara çok yansımasa da belki sebebi budur.

Bakın ben size güzel bir insandan bahsedeyim.

Adı Kenan Aslan.

Bana ortalama 10 günde bir mesaj atar. “Abi ne olursun, Allah rızası için” der ve adeta yalvarır. Ben her seferinde mahcup bir şekilde “Kardeşim ne demek, tabi ki” diyerek haberi yayımlarım.

Kenan bir fabrikada çalışıyor. Gönlü güzel bu kardeşimiz hayatını, SMA hastası bebeklere ve tedavi için yardıma muhtaç çocuklara adamış. Hatta çocukların hayatının kurtulması için bir de “Umut Yürekli Çocuklar” isimli bir Facebook sayfası açmış. Valiliğin izni dahilinde başlatılan yardım kampanyalarını daha fazla insana, daha büyük kitlelere ulaştırmak için paylaşımlar yapıyor.

Geçenlerde 9 Nisan gecesi saat 23.49’da bir mesaj atmış.

Çoğumuz o saatte uyurken, TV’nin karşısında TV izlerken ya da internette sörf yaparken bakın Kenan kardeşimiz neyle dertlenmiş? Aynen aktarıyorum mesajı:

“Selamunaleyküm abi, hayırlı akşamlar. Kusura bakma bu saatte yazıyorum. Anca müsait olabildim. Gececiyim, sekiz-sekiz çalışıyorum da abi. SMA hastası Ahmetcahit bebeğin kampanyasında son yüzde 15 kaldı. Lütfen bir haber yapabilir misin? Aile bana rica etti ben de dedim rica edeyim müsait vakitte yapabilir misin? Yüzde 85 kampanya parası toplandı. Rahatsız ettiysem özür dilerim tekrar…”

Benden bir de özür diliyor. Şu naifliğe bakar mısınız…

Bir yanda namustan, şereften, haysiyetten yoksun mahlukatlar, diğer tarafta hiç tanımadığı bir çocuğun hayatta kalabilmesi için çırpınan yufka yürekli Kenan Aslan ve onun gibi güzel insanlar.

Dünya halen dönüyorsa, halen taş üstüne taş varsa ve kıyamet kopmuyorsa belki de bu güzel insanların hatırınadır.

Kenan Aslan'ın buraya fotoğrafını bırakıyorum. Ve kucağındaki çocuk, hayatına dokunmak için çırpındığı canlardan sadece biri...