Ceza Hukuku açısından suçların kime karşı işlendiğini doğrudan bir etken olmamakla birlikte, istisnai olarak suçun kime karşı işlendiği önem arz etmektedir. Bu bağlamda kanunların farklı kısımlarında özel düzenlenmelere yer verilmiş ve bazı kimselere karşı işlenen suçlar nitelikli hal olarak değerlendirilmiştir. Bunlardan biri de “kadına karşı işlenen suçlardır”. Kanun koyucu son yıllarda yapmış olduğu düzenlemelerle, kadına karşı işlenen suçları nitelikli hal olarak değerlendirmeye başlamış, yasal düzenlemeler ile kadını daha fazla korumak istemiştir. Bu hususta gerek farkındalık sağlamak gerekse bu düzenlemeleri değerlendirmek adına yazımız kaleme alınmıştır.

Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Kadına Karşı İşlenen Suçlar

Türk Ceza Kanunu, kadına yönelik şiddet ve buna bağlı suçları önlemek ve cezalandırmak amacıyla çeşitli düzenlemeler içermekte, bu düzenlemeler aşağıda yer alan başlıklar üzerinde toplanmaktadır. Kasten yaralama, kasten öldürme, cinsel saldırı, tehdit, ve ayrımcılık gibi suçların kadına karşı işlenmesi hali nitelikli hal olarak değerlendirilmiştir.

Kasten Öldürme Suçu

Kasten öldürme suçu, Türk Ceza Kanununun 81. Maddesinde müebbet hapis cezası ile müeyyide altına alınmakla birlikte, 82. Maddede nitelikli haller ele alınmıştır. Bu nitelikli haller içerisinde “kasten öldürme” suçunun kadına karşı işlenmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının verilmesi öngörülmüştür. İlgili düzenleme, 12/05/2022 tarihinde kabul edilen 7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilmiş ve 27/05/2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklik ile kasten öldürme suçunun, kadına karşı işlenmesi durumu ağırlaştırılmış hal olarak ele alınmış, son dönemlerde meydana gelen kadın cinayetlerine karşı caydırıcı olması istenmiştir. Bununla birlikte daha önce kanunda yer alan “kasten öldürmenin eşe karşı işlenmesi hali” 7331 sayılı kanun ile 08/07/2021 tarihinde değiştirilmiş ve eş ibaresinin yanına, “boşandığı eş” ibaresi de eklenmiştir. Buna göre kişinin, boşanmış olsun veya olmasın, eşini/eski eşini öldürmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması gerekecektir. Dikkat edilirse kanun eş kavramını kullanmaktadır. Yani evli veya boşanılmış olsun, kadın veya erkek tarafın diğer tarafı öldürmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alınacağı öngörülmüştür. Bu maddede eşlerin her ikisinin de birbirine karşı işlediği suçlar ağırlaştırılmış hal olarak düzenlenirken, aynı maddede kadına karşı işlenmesi hali ayrıca bir düzenleme ile ele alınmıştır. Buna göre; kadına karşı işlenen suçun eş veya eski eş tarafından işlenmemesi halinde de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması sağlanmıştır. Bu düzenlemenin ana gayesi de toplumda gün geçtikçe artan, kadınlara karşı şiddet olaylarında bir nebze caydırıcı olmasıdır.

Kasten/Taksirle Yaralama Suçu

TCK Madde 86'ya göre, bir kişinin vücut bütünlüğünü kasten bozan eylemlere yaralama olarak değerlendirilmektedir. Kanun yaralamanın niteliğine göre çeşitli cezalar öngörmüş, sistematiğini bu şekilde oluşturmuştur. Bunun yanında yine nitelikli haller düzenlenmiş, bu nitelikli hallerden biri de yaralama eyleminin kadına karşı işlenmesi halidir. Yine son yıllarda artan cinayetlerin yanı sıra, kadına yönelik öldürmeye varmayan şiddet eylemlerinin artması sebebiyle, kadını koruma ve caydırıcılığı sağlamak adına cezaların arttırılması yoluna gidilmiştir. Kanun, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanmaları 4 aydan 1 yıla kadar cezalandırılırken, bu suçun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırının 6 aydan az olmaması öngörülmüştür.

Yine aynı Kanunun 87. Maddesinde, yaralama fiilinin gebe kadına karşı işlenip çocuğun düşmesi yahut vaktinde önce doğmasına sebebiyet verilmesi durumunda, failin cezasında artırıma gidilmiş ve bu yolla daha fazla ceza alması istenmiştir.

Kasten yaralama suçunda kadına karşı işlenmenin nitelikli hal olarak sayılmasının yanında, taksirle yaralama suçunda da “gebe kadına” karşı işlenmesi halinde nitelikli hal olarak sayılmış ve ceza miktarı arttırılmıştır.

İşkence ve Eziyet Suçu

Ceza yargılaması kapsamında kadınlara ilişkin diğer düzenleme işkence suçunda yer almaktadır. Bununla ilgili yukarıda da bahsettiğimiz şekilde 7406 Sayılı Kanun ile düzenleme getirilmiş, alt sınırı 3 yıl olan işkence suçunun kadına karşı işlenmesi halinde, alt sınırının 5 yıldan aşağı olmayacağı düzenleme altına alınmıştır.7406 Sayılı Kanun ile eziyet suçunda da benzer bir düzenlemeye yer verilmiş, suçun kadına karşı işlenmesi halinde alt sınırın 2 yıl 6 aydan aşağı olmayacağı düzenlenmiştir.

Tehdit Suçu

Kadına karşı işlenmesi halinde ceza miktarının arttığı bir nitelikli hal olarak değerlendirilen diğer suç tehdit suçudur. Kadınlara yönelik suçlarda en kapsamlı düzenlemelerin yer aldığı 7406 Sayılı Kanun ile bu suçta da düzenleme yoluna gidilmiştir. Kasten yaralama, kasten öldürme gibi kadına karşı işlenen tüm suçların öncesinde mutlaka tehdit suçu işlenmektedir. Tehdit suçunda düzenleme yapılmasındaki en önemli amaçlardan biri bu olmuştur. Gerçekleşebilecek daha ağır sair suçlardan önce, caydırıcılık sağlaması adına, tehdit suçunda düzenlemeye gidilmiştir. Yine diğer düzenlemelerin paralelinde, alt sınırı 6 ay olan tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi halinde alt sınır 9 ay olarak belirlenmiştir.

Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali

Türk Ceza Kanununun 233. Maddesinde düzenlenmiş bulunan ve uygulamada çok fazla karşılaşmadığımız bu suçta, kadına yönelik özel düzenlemeler yer almıştır. Maddenin ikinci fıkrasında ise, evli olsun veya olmasın gebe olan eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış kadını, çaresiz durumda terk eden yani ona her türlü yardımı yapmaksızın ortada bırakan kişi, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Yine aynı kanunda yer alan “terk” suçundan bağımsız olarak, gebe bir kadına yönelik terk olgusu bu maddede bağımsız olarak düzenlenmiş ve gebe kadına karşı işlenen suç ayrıca cezalandırılmıştır.

Yukarıda yer alan özel düzenlemeler, herkese karşı işlenen suçlar içerisinde kadınlara yönelik nitelikli hallerin düzenlendiği durumlardır. Bunun yanında, Türk Ceza Kanununun 99. Maddesinde, çocuk düşürtme suçunda, işlenebilecek suçun doğası da dikkate alınarak, sadece kadınlara özel düzenlemeler yapılmış ve ayrı cezalar belirlenmiştir.

Ceza Muhakemesi Açısından Yapılan Düzenlemeler

Ceza yargılamasında kadına karşı işlenen suçlarla ilgili özel düzenlemelerin yapılarak artırım yoluna gidilmiş ve caydırıcılık sağlanması istenmiştir. Caydırıcılık mantalitesinin ardında faile yönelik düzenlemeler yer almaktadır. Bununla birlikte Ceza Usul Kanunlarında da düzenleme yapılarak, kadını koruma yönünde adımlar atılmıştır. Tutuklama nedenleri içerisinde yer alan ve ceza hukukunda “katalog suçlar” olarak değerlendirilen suçlar içerine “kadına karşı kasten yaralama” suçu da eklenmiştir. Buna göre kuvvetli suç şüphesinin bulunması halinde, kadına karşı bir yaralama suçu işlenirse failin tutuklanmasının yolu açılmıştır. Yine Ceza Muhakemesi Kanununda kadına karşı kasten yaralama, işkence ve eziyet suçlarında yargılamanın tüm aşamalarında kadınların talebi halinde kendilerine avukat tayini yapılmaktadır.

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Kapsamındaki Düzenlemeler

Türkiye, 20 Mart 2021 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesinden çekilmiş ve bu süreçten sonra tartışmalar günümüze kadar gelmiştir. Bu çekilmeyle birlikte kadına yönelik şiddet eylemlerinin artacağı, bu eylemlerin cezasız kalacağı korkusu doğmuştur. Bununla birlikte 6284 Sayılı kanunda önleyici hususlar daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır.

Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Kanuna göre kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış olarak tanımlanmıştır.

Bu fiillerden herhangi birine maruz kalınması halinde şiddetin varlığı kabul edilir. Görüleceği üzere kadına yönelik şiddet sadece fiziksel şiddet olarak algılanmamakta, kadını rahatsız edici ve haklarını ihlal edici her türlü davranış şiddet olarak değerlendirilmektedir. Yine sadece şiddete doğrudan uğramak, kanun kapsamında korunmak için zorunlu değildir. Şiddete uğrama ihtimali olan kimselerde bu kanun kapsamında korunmaktadır.

6284 sayılı kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama ihtimali olan kadın ve çocuklara yönelik alınacak tedbirleri, koruyucu tedbirler ve önleyici tedbirler olarak iki ana başlık halinde incelemiştir. Koruyucu ve önleyici tedbirler kadının veya çocuğun şiddet görmesinden evvel, veya şiddetin devam etme ihtimaline binaen alınacak tedbirlerdir. Bu tedbirlerin bazılarını mülki amir, bazılarını ise hakimin vermesi uygun görülmüştür. Buna göre Mülki Amir tarafından barınma, geçici maddi yardım sağlama, psikolojik ve mesleki destek sağlanması, hayati tehlikenin olması halinde geçici koruma sağlanması ve geçici süreli kreş sağlanması kararlarını verebilir.

Bununla birlikte tedbirler hakim tarafında da verilebilir. Hakim tarafından aşağıdaki koruyucu tedbirler verilebilir:

İşyerinin değiştirilmesi.

 Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.

 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.

 Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.

Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları da mevcuttur. Bunlar ise şöyledir:

 Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.

 Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

 Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

 ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.

 Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.

 Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

 Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

 Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

 ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.

 Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.

 ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.

Şiddete maruz kalan veya maruz kalma ihtimali olan kadın, çocuk veya aile bireyleri kolluk kuvvetlerine(polis-jandarma), savcılığa veya aile mahkemesinden birine başvurarak bu tedbirlerin alınmasını sağlayabilir. Bu konuda sözlü başvuruda yeterli olmakla birlikte, savcılık ve aile mahkemelerine başvuru yapılırken dilekçe verilmesi aranmaktadır. İlgili hakkında koruyucu ve önleyici tedbir kararı alınmışsa bu durum derhal karşı tarafa bildirilir. Şiddet uygulayan kişiye bu karar bildirilmiş olsun veya olmasın, tedbir kararı geçerlidir ve uygulanır. Uygulamada kolluk görevlileri şahsa ulaşmakta ve tedbire ilişkin karar kendisine tebliğ edilmektedir.

Uygulamaya bakıldığında, doğrudan aile mahkemesine başvuru yapıldığında genellikle ertesi gün karar çıkmaktadır. Karakol ve savcılık kanalıyla yapılan başvurularda kararın onaylanması birkaç günü alabilmektedir. Şiddete maruz kalan kimse, kendisine yakın olan bir kuruma başvuru yapabilir. İkâmetgahının olduğu yerde gitmek zorunda değildir.

Şiddet Eylemine Karşılık Verilen Tedbir Kararının Süresi

Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine karar verilebilir. Bu konuda kararı veren aile mahkemesine tekrar başvuru yapılması gerekir.

Kadına Şiddet Uygulayan Kişinin Verilen Tedbirlere Uymaması

Şiddet uygulayan kimse, alınan tedbirlere uymazsa bu husus derhal kolluk görevlilerine bildirilmelidir. Tedbire yönelik ihlal tespit edilirse, tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla 3 günden 10 güne kadar zorlama-tazyik hapsine tabi tutulur. İhlal devam ederse bu süre 15 günden 30 güne kadar tazyik hapsi verilir. Her ihlalde tekrar hapis kararı verilebilir.

Bu yazımızda ceza yargılaması açısında kadına yönelik özel düzenlemelere yer vermeye çalıştık. Bu tarz özel düzenlemelerin ve düzenlemelere konu olan olayların olmadığı günlere uyanmak dileğiyle…