Kahramankazan Belediyesi, Türk Kültürünün en eski geleneklerinden biri olan Aşıklık kültürünü genç kuşaklara aktarmak ve bu mirası yaşatmak için Türkiye’nin değişik illerinden gelen aşıklara ev sahipliği yaptı. Aile Yaşam Merkezi Konser Salonunda yapılan müzik dinletisine genç, yaşlı, kadın, erkek yüzlerce kişi katıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 86. yılında miras bıraktığı eserleriyle anıldı. Atatürk ve Cumhuriyet temalı türküler seslendirildi. Aşıkların seslendirdiği türkülerle dinleyiciler zaman zaman duygulu anlar yaşarken zaman zaman da alkışlarla hareketli müziklere tempo tuttu. Dinleyiciler arasında gençlerin çoğunlukta olması da dikkatlerden kaçmadı.
“Halkın ilgisini çekmesi de etkinliğin başarısını gösteriyor”
Kahramankazan Belediye Başkanı Selim Çırpanoğlu etkinliğe ilişkin, “Kahraman Kazan’da böyle bir etkinlik düzenlemek, hem aşıklarımızı halkla buluşturmak hem de kültürel değerlerimizi yaşatmak adına harika bir girişim olmuş. Atatürk’ün sevdiği şarkıları yeniden canlandırmak, geçmişten bugüne kültürel bir köprü kurarken, halkın ilgisini çekmesi de etkinliğin başarısını gösteriyor. Bu buluşmanın geleneksel hale gelmesi, aşıklık geleneğinin daha geniş kitlelere ulaşmasını ve Kahramankazan’da kültürel bir zenginlik olarak kök salmasını sağlayacaktır” dedi.
“Müzikal açıdan değer katıyor”
Aşıklar Anadolu Eğitim Kültür Araştırma Dernek Başkanı Aşık Mustafa Aydın ise, “İsmi belli, popüler ve gelenek. Şimdi, beş bin yıllık tarihte gelen bir milli kültür temsilcisi. Bunu çağa uyarlarken hata da yapabilirsin. Yani, yenilemeye ihtiyacı kişiye göre var, geliş şeklini de bozmamak şartıyla. Yani, ben çağa uyarlayacağım, popa rape uyarlayacağım derken, bu sıra koşmanın veya koçaklamanın, güzellemenin o bize ait mefhumları, değerleri, yani milli sanat türlerini bozmak kimsenin hakkı yoktur. Orijinalini bozmadan, yani eserin sözlerini bozmadan icra ediyorlarsa, müzikal açıdan değer katıyor. Daha da gençliğe, günümüze hitap edecekse onu alkışlarız. Ama sen alıp, yani bir Pir Sultan'ın eserini alıp, sözünü bozarsan, biz buna karşıyız. Yani bu, dört yüz yıl önce yaşanmışsa, hatta bir aşık mesela, ‘geleyor’ diyor, geliyor demiyor. Biz onu orijinal şekliyle telaffuz etmeye çalışıyoruz ki, madem bu tarihin sürecinden gelen bir eser, o günün Türkçesiyle söylenmiş böyle, anlatırız belki, onu tahlil etme açısında anlatılır, ancak bozmaya bizim de hakkımız yok” diye konuştu.
"Aşıklık geleneği, ozanlık geleneği o bakımdan önemlidir"
Öğretmen olduğu için gençlerle diyalogu daha rahat kurmanın yollarını arayan ozanlardan olduğunu kaydeden, Aşık Selahattin Dündar ise “ Gençlerin bulunması aramızda, seyirciler arasında, bayağı bir sayının da kabarık olması beni çok mutlu etti. Zaten benim bir eğitimci olarak ozanlık yöneliğinde, aşıklık yöneliğinde asıl amacım gençlerin bu geleneği devam ettirmesidir. Neden bu geleneği devam ettirmesine gelince, bu geleneğin içerisinde edep var, adep var. Yani bizim Türk geleneğinin örf ve adetlerinin her şeyi var. Öğüt var, nasihat var, gelenekler var, görenekler var. Bunların tamamını Türk yöneliğinde bulmak mümkündür. Aynı zamanda birlik ve beraberliğin de harcıdır. Aşıklık geleneği, ozanlık geleneği o bakımdan önemlidir. Gençlerin ilgi göstermesi beni elbette ki mutlu etti. Bu cümleden olmak üzere ben gençlere öyle ki olsun diye elimde ki koşa saz, yani çiftli sazdır, yeni bir buluş olarak onlara emanet ettim ve çok sahiplendiler. Yıllardır beni takip ederler. Gençlerin varlığı elbette ki çok mutluluk verici” ifadelerini kullandı.