Dün ZİÇEV Vakfını ziyaret için toplanmıştık.
Vakıfta gönüllü olarak annelik yapan kanatsız melekler gelen ziyaretçiler için öyle güzel hazırlık yapmışlardı ki...
Elbirliğiyle yaptıkları birbirinden güzel ikramlar, misafirleri güler yüzle karşılamaları, sıcak ilgileri...
Her şeyin ötesinde egolarından arınmış, sırf o özel çocukların rahatı için fedakarca koşuşturmaları her takdirin üzerindedir.
Vakıf Başkanı Sayın Hüseyin Okumuş Bey eşi Ayfer Hanım, gönüllü melekler Özden Kavukçu Şengüldüren TC Semra Akman, Serpil Güzgülü Arslan, Nagihan Kiraz, Emine Bagci ve birbirinden değerli hanımların gayretleri ile özel çocuklar için çok güzel bir sevgi ve yardım birliği kurulmuş.
1982 yılında, Makbule Ölçen Hanım tarafından, Ankara'da temeli atılan ZİÇEV bugüne kadar 14 şubesiyle özel çocuklara hizmet veriyor.
Manisa'daki ZİÇEV şubesi de tayin nedeniyle Manisa'ya gelen rahmetli Müyesser Gürel Hanımın gayretleriyle... Özel çocukların anneleri ve hayırsever Manisalıların yardımıyla hizmete girmiştir.
Vakıf yararına düzenlenen gezi, kermes gibi etkinlikler işin eğlence yüzü... Oysa o vakıftaki hayat öyle farklı ki...
Dram içinde umut, hüzün içinde sevinç, bitip tükenmek bilmeyen bir sevgi, merhamet ve fedakarlık deryası var... Özel çocuklar diyoruz ya o canlar ömür boyu hep çocuk kalanlar... Ömür boyu bakıma, yardıma, sevgiye, merhamete muhtaç canlar.
Yatılı kalanların çoğunun anası babası, yakınları vefat etmiş. 30'lu yaşlardan, 50'li yaşlara kadar zihinsel yetersiz ya da spastik yatılı kalan 50 civarında yaşı büyüse de aklı hep çocuk kalan özel canlar...
ZİÇEV vakfındaki yatılı bölümde "hep çocuk kalanlar" a gelince; Vakıf Başkanı, müdür ve öğretmenler, bakıcılar, yardımcılar, artı vakıf için gezi kermes gibi etkinlikleri düzenleyen, vakıfta kalan çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için çalışan gönüllü annelerin fedakârca gayretleri, öyle güzel bir iyilik ağı oluşturmuş ki... Herkes elinden geldiğince o özel canların rahatı için çalışıyor.
Zihinsel yetersiz çocuklara, eğitim, spor ve el becerileri veriliyor... Atık malzemelerden öyle güzel objeler yapıyorlar ki... Hayran olmamak mümkün değil... Ama spastik engelli olanların, yeme, içme, kişisel bakım, temizlik, altlarının alınması, temiz bir ortamda yaşamlarının sağlanması tüm bunlar orada çalışan vicdan, merhamet sahibi bakıcıların görevi...
Onlar da işlerinin hiç kolay olmadığının farkındalar...
Ancak o özel canların ihtiyaçlarını giderip onlara sevgiyle yaklaşan herkes kendi hayatlarının kolaylaştığını işlerinin yoluna girdiğini fark etmişler... Yani sevgi, merhamet, iyi niyet ve yardım, herkese katlanarak geri dönüyor.
En çok duygulandığım konu ise yatılı bölümde kalanlardan biri olan rahmetli Müyesser Hanımın oğlunu görmeye giderken iki hanımın gözyaşlarıydı.. Müyesser hanımı anarken oğluna araba getirmedik diye üzülmeleriydi. Vakıf başkanının eşi hemen çözüm buldu.
Gönüllü annelerden biri torununun küçük arabalarından bir torba getirmiş. Görevliye, her gün Kenan'a bir tane oyuncak araba vermesini söylemişler. O arabadan birini o hanıma verdiler. Ben de Müyesser Hanımın oğlu Kenan'ı merak ediyordum. Odada Kenan'la birlikte iki kişi daha vardı. Sanırım otuz yaşını geçmiş, spastik engelli, arabalarla oynamayı seven arabayı görünce heyecanlanıp "uçak " diye bağıran o özel canı rahatsız etmemek için odadan çıktık.
Ziyaret boyunca hem Müyesser Hanımın o iki arkadaşı hem ziyaretçiler hüzünlenip gözyaşı dökmeyen kalmadı. Aslında toplumsal bir sorun olan özel çocukların bakım, eğitim, korunma ihtiyaçları, emsallerine örnek olacak şekilde ZİÇEV tarafından karşılanıyor...
Bu tür bakım yurtlarının yaygınlaşması, yardım ve desteğin artması kadar güzel bir dayanışma olabilir mi?
Duyduğum güzel şeylerden biri de; " Sabahleyin zil çalıyor, kapıya gidiyoruz, kimse yok iki kasa meyve bırakılmış. Ya da iki kasa ekmek. Bırakan kim olduğunun bilinmesini istemiyor. "Sağ elin verdiğini sol el duymasın misali. Kapıya bir araba yanaşıyor, adam bagajdan torbayla nohut fasulye bırakıp gidiyor. Toptancı geliyor, çocukların ihtiyacı olan şeyleri bırakıp gidiyor. Bizim evlatlarımız çok nasipli. Şükürler olsun çocuklarımıza bakım konusunda hiç mağdur olmadık."
Hasta olup tedavisi devam eden gönüllü annelerden bazıları; "Çocukların bana ihtiyacı olduğu aklıma gelince inanın hemen bedenime bir güç şifa geliyor. Allah bana öyle bir pozitif enerji veriyor ki... Bütün ağrılarım bitiyor. Bu özel canların sevgisi bana şifa olarak dönüyor, şükürler olsun." Bu sözleri birçok gönüllü anneden duyuyorum.
Niyet iyi olunca akıbette iyi oluyor.
Allah; iyilikler, güzellikler, kolaylıklar, şifalar, cömertlikler ve bereketlerle dolu bir hayat yaşamayı hepimize nasip etsin.
Hep çocuk kalanları unutmayalım.