Manisa son günlerde büyük bir tedirginlik yaşadı. Geçtiğimiz hafta Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı’nda binin üzerinde asker gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere kaldırıldı.
Önceki gün meydana gelen 5.1 şiddetindeki depremin ardından orada çıkan vahim tablo ve Kırkağaç 6. Jandarma Komando Eğitim Alayı’nda 60 askerin gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi altına alınması…
Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.
"Hani derler ya dertler geldi mi üst üste gelir diye"… Bence Manisa da son günlerde bunu yaşıyor.
Ama benim dikkat çekmek istediğim bir nokta var;
Kriz yönetimi!
Askerlerin gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırılması ve depremin kerpiç evlere verdiği zarar bir kriz olarak karşımıza çıktı. Başta Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer olmak üzere bir çok yetkili, bu krizlere yönelik ciddi açıklamalar yaptılar.
Bürokratlar bazı açıklamalarda deyim yerindeyse "çuvalladı", bazı açıklamalarıyla da "süreci tereyağından kıl çeker gibi" güzel götürdü. Bini aşkın askerin tedavi altına alınması, kamuoyunda ciddi bir panik havası estirdi. Hatta bir askerimiz maalesef hayatını kaybetti. Hala yoğun bakımda olan Mehmetçiklerimiz var. Terör saldırısından sabotaja kadar sayısız komplo teorisi ortaya atıldı.
Özellikle “mide üşütmesi” açıklaması kamuoyunda pek inandırıcı bulunmadı. Buna rağmen sürecin iyi yürütüldüğünü düşünüyorum. Özellikle Vali Mustafa Hakan Güvençer, gazeteciler her aradığında telefonunu açtı, anlık gelişen olaylarda bilgilendirme mesajları gönderdi, kapısını çalan hiçbir basın mensubunu geri çevirmedi.
Peki depremde böyle miydi?
İşte bu konuda çelişkideyim.
Köylere gittiğimizde deprem mağduru ailelerin büyük bir kısmı çadır eksikliğinden yakındı.
Lojistik olarak bakıldığında ulaştırılması gereken noktalara AFAD ekibi hızlı bir şekilde müdahale etti ancak bu tür olayların toplum üzerindeki tramvalar hesaba katılmadı.
Hafif hasarlı olan evlere deprem çadırları verilmediği köylüler tarafından çokça dile getirildi. Özellikle küçük mahallerde yaşanan bu durum kamuoyunda da ciddi tepki topladı.
Özete gelecek olursak…
Bana kalırsa; maddi anlamda Manisadaki krizler iyi bir şekilde yönetildi ancak, manevi anlamda eksik kalınan yanlar bu organizasyona gölge düşürdü.
İşte tam da bu noktada, şehirleri geçtim, çok az ülkenin doğru olarak yapabildiği o hareket tüm Manisalıların zihinlerine altın harflerle kazındı.