16 yeni transferle grubun en pahalı ilk 4 takımı arasına giriliyormuş. Hakan Şapçı 150 bin liralık tazminatıyla gönderiliyormuş. Levent Eriş’e yıllık 650 bin lira veriliyormuş. Aylık bilmem kaç bin lira maaşı veriliyormuş. Takım kaptanı Suat A
16 yeni transferle grubun en pahalı ilk 4 takımı arasına giriliyormuş.
Hakan Şapçı 150 bin liralık tazminatıyla gönderiliyormuş.
Levent Eriş’e yıllık 650 bin lira veriliyormuş.
Aylık bilmem kaç bin lira maaşı veriliyormuş.
Takım kaptanı Suat Avcı gönderiliyormuş.
Ardından Şerif Ali, Serhat Çiçek “forma şansı bulamayız” deyip kaçıyormuş.
Eriş takımı değiştirmek için devreyi iple çekiyormuş.
Devre arası 10-15 transfer daha yapılacakmış.
Nasılsa imkan var, para var…
Yüksek hedeflerin belirlenmesiyle proje takımı olunmasına evet.
Hele ki böylesi sömürülen bir Manisaspor’un olduğu dönemde Manisa’nın alternatif profesyonel takımının olmasına evet.
Altyapıda yüzlerce çocuğun futbolla tanıştırılması, sürekli profesyonelleşen ve kurumsallaşan bir kulüp haline gelinmesine de evet.
Ancak belediyelerin asli görevi sadece kendi kulübüne destek sağlamak değildir.
Kendi kulübüne 100 verip şehrin amatör takımlarına 1 vermek doğru değildir.
Buna kesinlikle karşıyım.
Büyükşehir Belediyespor’un kurduğu takımlarla ve yaptığı transferlerle Manisa amatörünün sorunu kökten çözülür.
Büyükşehir Belediyespor’un Levent Eriş’e verdiği maaşla amatörlere çok güzel kalıcı gelir getirici bir tesis yapılabilir.
Büyükşehir Belediyespor’un Hakan Şapçı ve ekibine verdiği tazminatla amatör branşlarda (basketbol, wushu, judo, taekwondo, muay thai vs) mücadele eden kulüplerin malzeme sorunu ortadan kalkar.
Bakın voleybol takımına karşı değilim, futbol takımına karşı değilim; yüksek hedefler belirlenmesine karşı değilim.
Elbette Manisa ismine yakışır kaliteli bir Büyükşehir Belediyespor’u izlemek keyif verir.
Ancaak Manisa’da birçok amatör futbol takımının tesis sıkıntısı ortadayken,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün ücretsiz imkan sağladığı 8 Eylül Stadı olmazsa Manisa’daki amatör futbol biter!
Manisa’ya Ertuğrul Dilek Stadı diye bir tesis kazandırılıyor, amatör takımlar akşam saatlerinde oraya para vermeden giremiyor.
Manisa’ya Fikri Bayrıl Sahası-Halil Onultmak Sahası kazandırılıyor ama Belediyespor’a yetmiyor.
Manisa’ya sanayi içinde bir saha kazandırılıyor ancak bir elin parmağını geçmeyecek düzeyde takımlar idman yapabiliyor. O da boş saatler olursa! 24 saat boyunca amatörlerin kullanımına açık olan bir tesis değil. Amatör takımların böyle bir tesisin olduğundan dahi haberi yokken nasıl faydalanılsın?
Şimdi gelelim Sanayispor’a tahsis sözü verilip verilmediği tartışılan o tesise;
En baştan yaşanan gelişmeler ve belediyenin resmi internet sitesindeki haberler gösteriyor ki Sanayispor’a öyle ya da böyle bir söz verilmiş.
Tesisin yapımı esnasında Başkan Ergün ve ekibinin çalışmalarında Sanayispor yönetimi hep yer almış.
Tesis yapılırken ‘Sanayispor mutlu’ haberleri yapılmış.
Sanayisporlular, projenin kendi projelerinin olduğunu dahi söylüyorlar.
Seçimden önce herkes el ele kol kola hareket ediyor.
Cuma sonrası bir takım sözler veriliyor.
Seçimden sonra tesis tamamen yapıldıktan sonra neden irtibat kablosu kesiliyor?
İşte olayın bu noktaya gelmesinin en büyük sebebi bu!
Seçimden sonra irtibat kablosunun kesilmesi!..
Seçimden önce irtibat kablosu on numara çalışıyor.
Seçimden sonra ne hikmetse çalışmıyor!
Sanayispor randevu talep ediyor, talebe hiçbir şekilde dönülmüyor, tesis bir anda BESOT’a devrediliyor.
Başkan Ergün randevu talebini neden kabul etmiyor?
Sanayispor plan bütçesini ve hayallerini bu tesise göre yapmışken neden açık açık “Bu tesis size verilmeyecek! Boşa gelip gitmeyin, randevu istemeyin. Burayı kendi malınız gibi kullanamazsınız. Ya biz işletiriz, herkes programına göre gelir idman yapar ya da hiç umutlanmayın” denmiyor?
Tek cümlede sorunlar böyle çözülecekken bu noktaya getirilmesine anlam veremiyorum.
Ayrıca tahsis sözü verildiyse her ne söz verildiyse Sanayispor tarafından bunu yazılı belgeye dökememek de enteresan.
Demek ki Sanayispor bu süreçte tesisin tahsis edileceğine son derece inandırılmış.
Haberi yapmak için elimi kolumu sallaya sallaya tesise girdim.
Geri dönüşüm diye iddia ettikleri içki şişelerinin fotoğraflarımı çektim, soyunma odalarında cirit attım.
Duşların içler acısı halini gördüm.
Orada bir gazeteci değil de art niyetli biri olsa o tesise zarar verip çıkabilir.
Ne bir güvenlik var ne de görevli olan biri.
Gündüz vakti o tesis öylece duruyor.
Geceleri ne alemdedir?
Siz düşünün!
Bu kadar yatırıma yazık günah değil mi?
Orası işletilip halka açıldığı sürece amatör kulüpler oradan istenilen düzeyde faydalanamaz.
Güzgülü’nün de bahsettiği 24 saat faydalanma durumu söz konusu olamaz.
O tesis amatörler için mi yapıldı?
Yoksa Büyükşehir’e ticari kazanç olsun diye mi?
Sadece Sanayispor değil, Horozköyspor için de Meriçspor için de Akgünspor için de Ulucamispor için de yazıyorum.
İdman saati bildirilse dahi 20:00-22:00 arası abonelerimiz var mı denilecek?
Büyükşehir Belediyesi’nin spordaki sorumlulukları daha da büyüdü. En uzak ilçenin mahalle takımına bile destek sağlanması gerekirken merkez takımlarının vaziyeti son derece kötü.
Amatör kulüplere nakdi yardım yapılmalı.
Amatör kulüplere kalıcı gelir getirici tesisler kazandırılmalı.
Ancak görüyorum ki cebinden fedakarlık yapanlar, kulüplerini kimseye muhtaç etmemek için güç odaklarıyla görüşüp kalıcı gelir getirici yönetimsel hamleler yapanlar; düzenbaz, yalancı, iftiracı ve siyasetçi konumuna düşürülüyor.