İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Emrah Apartmanında 30 kişi hayatını kaybetti, 8 kişi de yaralandı. 3 sanık hakkında “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan dava açılırken, sanıklardan biri yargılama sırasında vefat etti. Kamu görevlileri hakkındaki dosya ise 4483 sayılı kanun çerçevesinde Memur Suçları Soruşturma Bürosuna gönderildi.

Emrah Apartmanı’nın yıkılmasına ilişkin 2 belediye görevlisi hakkında, “projedeki kusurlara rağmen onay vermiş olmaları sebebiyle ölüm olayında sorumlu oldukları” suçlamasıyla iddianame hazırlandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve olaya ilişkin ana davanın görüldüğü İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Dokuz Eylül Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinin raporuna yer verildi.
Emrah Apartmanı’nın projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları ile yapım denetimindeki yetersizlik nedeniyle yıkıldığı görüşüne yer verilen bilirkişi raporunda, binanın statik, deprem yükü, etriye ve yer değiştirme hesaplarının ilgili yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı, statik proje müellifi ile statik betonarme projesine onay verenlerin sorumlu olduğu ifade edildi.
Soruşturmalar sonucunda Emrah Apartmanına ilişkin yapı ruhsatının düzenlendiği tarihte Bornova Belediyesinde görevli İmar İşleri Müdürü M.A.U. ile betonarme tetkik masasında görevli İnşaat Mühendisi Ş.S.H.’nin sorumlulukları bulunduğu görüşüne iddianamede yer verildi.

Sanıklardan M.A.U.’nun, iddianamedeki savunmasında, yapı kullanma izni verilmesi aşamasında yapının tümünün tamamlanmış, sıva, badana ve boya işlemleri bitmiş olduğundan tespit yapmanın mümkün olmadığını öne sürdüğü belirtildi. Ş.S.H.’nin ise “Olay tarihinde önüne gelen projeyi 1975 yılında yürürlükte bulunan deprem yönetmeliği mevzuatına göre ve o tarihteki teknik şartlara ve imkanlara göre incelediğini, projeyi bu şekilde onayladığını, projenin uygulama aşamasında kullanılan malzemeleri denetleme ve inceleme imkanının bulunmadığını” savunduğu aktarıldı.
Mahkemenin iddianameyi değerlendirme sürecinde, yeniden istediği bilirkişi raporunda da “Ruhsat eki betonarme hesaplarda yönetmeliğe uygun olmayan hususlar bulunmakla, meydana gelen depremin büyüklüğü de dikkate alındığında yıkımın imalat ve denetim hatasından meydana geldiği tespit edilmiştir” ifadeleri yer aldı.

İzmir’deki büyük yangından sonra umut veren görüntüler: Doğa yeniden diriliyor İzmir’deki büyük yangından sonra umut veren görüntüler: Doğa yeniden diriliyor

Cumhuriyet savcısı, sanıkların, “projedeki kusurlara rağmen onay vermiş olması sebebiyle ölüm olayında sorumlu olduklarını” ve “üzerlerine isnat edilen suçlardan haklarında kamu davası açmaya yeterli şüpheye ulaşıldığını” belirterek bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmalarını talep etti.
Sanıkların dosyası, tutuksuz sanıklar fenni mesul T.A. ve müteahhit H.U.’nun yargılandığı dava ile birleştirildi.