Dünya Engelliler Günü, kulağa nasıl geliyor? Şimdi klişe denilebilir belki ama neden sadece bir gün. He bir de Engelliler Haftası var neden bir hafta... Elbette olacak bugünler nasıl anneler günü, babalar günü hatta sevgililer günü bile var, o da ol

Dünya Engelliler Günü, kulağa nasıl geliyor?

Şimdi klişe denilebilir belki ama neden sadece bir gün. He bir de Engelliler Haftası var neden bir hafta...

Elbette olacak bugünler nasıl anneler günü, babalar günü hatta sevgililer günü bile var, o da olacak...

Aslında biz engellileri sadece 3 Aralık'ta hatırlayabildik.

Belki de hayatı onlar için daha engelli hale getiren bizleriz. Ama söylemek istediğim şu sadece bir gün değil her gün duyarlı olalım ben bundan bahsediyorum.

Sosyal medyada olsun paylaşımlar vs hepsi bugün ayrı bir özenti içerisinde. Ama sıkıntı şu bu sorumlulukları hayatımızın her köşesinde sahiplenmeliyiz.

Türkiye'de her on kişiden biri bir şekilde engelli yani yaklaşık sekiz milyon kişi. Sekiz milyon kişinin topluma kazandırılmamasının yarattığı toplumsal israfı düşünebiliyor musunuz?

Bir engelli düşünün bedensel veya zihinsel engelli peki ne kadar sosyal aktivite içerisinde olduğunu görüyorsunuz?

Örneğin sinemaya gitmekten, hani şu hafta sonları bize iyi gelen sinema salonlarından bahsediyorum. Peki kaç engelli gördünüz? sinemaya gidebilen veya devasa bir alışveriş merkezi ya da bir mağaza kapısı...

Neden hep engellerle dolu. Hangimiz arabamızı gerçekten engelli vatandaşlarımızı düşünerek park ediyoruz? Onların duygularını anlayabilmek elbette çok zordur!

Kızıyorum yüksek kaldırımlara önlerine park edilen araçlara ve duyarsızlaşan dünyamıza...

Modern çağımızın bilgelerinden biri şöyle der; "Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ve kaldırımların yüksekliği arasında ters orantı vardır"

Ne kadar doğru bir tanımlama!

Hayat onlara zor. İnanın çok zor hem de... Bizler de daha fazla zorlaştırmayalım. Onları bir gün değil her gün anımsayalım.

Bir engelli anneyi düşünün onunda bir evladı olduğunu ve sırf çocuğu için ayakta yani hayatta kalabildiğini daha doğrusu yaşama isteğinin olduğunu düşünün. Onların penceresinden bakabilmeyi deneyin demiyorum sadece anlamaya çalışın. Dikkatle bakın onlara oysa ne de çok anlaşılmayı bekliyorlar. Yaşama umuduna bir bakın en azından hayatın kıymetini biliyorlar..

Yürüyebilmek, görmek, işitmek, düşünmek... Bizi hayata bağlayan bu uzuv ve duyguların bir günlüğüne eksildiğini düşünün hiç değilse bugün düşünelim ve senede bir gün değil her gün duyarlı olmaya davet edelim kendimizi.

Bu yazıyı yazmakta ki amacım kesinlikle sosyal bir mesajın ötesinde yazmakla bitiremediğim bir sürü duygularla yüklüyüm ve unutmayalım hiçbir engel, engel değildir aşıldığında. Saygılarımla...