İZMİR (İHA) -
17 Ekim Dünya Jeotermal Günü nedeniyle, Türkiye’nin bu alandaki gelecek vizyonu hakkında görüşlerini açıklayan Jeotermal Enerji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı (JED) Ali Kındap, Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerinin (TDİOSB) ülke coğrafyasının tümüne yayılan jeotermal kaynaklar ile birlikte planlanması ve mutlaka bu kaynakların yakınına kurulması gerektiğine dikkat çekti.



Bin 925 metre rakım ve eksi 35 derecede domates üretimi
Türkiye’de bin 500’ün üzerinde doğal çıkış noktası olan jeotermal enerjinin, her ilde her türlü tarım ürününün yetişmesine imkan tanıyacak yeterlikte olduğunu sözlerine ekleyen Kındap, “Ayaklarımızın altında bulunan ve kullanılmayı bekleyen jeotermal kaynaklarımızla bugün Ağrı’da domates, Van’da muz, Erzurum’da çilek yetiştirmemiz; hatta ‘Anamur muzu’ olarak tüm dünyanın tanıdığı yeni markalar oluşturmamız mümkün. Bu üretimlere ilişkin çok özgün örneklerimiz de var. Ve bu örneklerdeki verimlilik ve rekolte seviyesi, bu alanda dünyada söz sahibi olan ülkeler ile rahatlıkla yarışabilecek seviyede. Sözgelimi Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde ve Ağrı’nın bin 925 metre rakımlı ilçesi Diyadin’de eksi 35 derecede üretilen domates, Antalya’da üretilen domatesten daha rekabetçi olabiliyor. Antalya’da üretilen domatesin 800 kilometre uzaktaki İstanbul’a taşınmasının gereği de anlamı da yok. Jeotermal seralar ile tarımsal üretimimizi artırarak gıda fiyatlarını düşürebilir ve bu alanda dünyanın önde gelen ihracatçı ülkelerinden biri olabiliriz” dedi.



“10 yıl içinde 100 bin dönüm jeotermal seraya ulaşabiliriz"
Jeotermal kaynak zenginliği açısından Avrupa’nın lider, dünyanın dördüncü ülkesi Türkiye ile kıyaslanmayacak ölçüde düşük jeotermal kaynağı olan ülkelerin, jeotermal seracılıkta Türkiye’den daha ileride olmasını kabullenmek istemediklerini kaydeden Kındap, tarımsal üretimlerin tüketimin olduğu yerde ya da yakınında konumlanması gerektiğini belirtti.
Türkiye’de bugün itibarıyla 5 bin 293 dönüm jeotermal seranın üretim yaptığını anımsatan Kındap, Türkiye’nin 10 yıl içinde 100 bin dönüm jeotermal sera büyüklüğüne rahatlıkla ulaşabileceğine inandıklarını vurguladı.

“Yatırımcı hazır, destek bekliyor"
JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tüm dünyayı esir alan pandemi, savaşlar ve jeopolitik krizlerin kök sebepleri arasında ülkelerin en az enerji kaynakları kadar önem verdikleri gıda güvenliğini sağlama endişesi yatıyor. Yakın gelecekte dünya gıda ve su savaşlarına tanık olacak. Bu nedenle ülkemiz geleneksel tarım üretimini mutlaka topraksız tarım ve jeotermal seracılık uygulamaları desteklemek zorundadır. 85 milyon insanımızı sağlıklı, ucuz ve erişilebilir gıda ile buluşturmak zorundayız. Bu alanda açık ara dünyanın üretim üssü olma potansiyeline sahip konumdayız. Jeotermal kaynaklarımızla, Anadolu coğrafyasının her yerinde istediğimiz sebze ve meyveyi üretebilecek imkâna sahibiz. Bu alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda yatırımcımız var. Tarım ve Orman Bakanlığımız başta üzere tüm merkezi ve yerel otoritelerinden beklentimiz, farklı sebeplerle üretim yapılmayan tarım arazilerinde bu yatırımları destekleyici mekanizmaları harekete geçirmesi ve uygun faiz oranları ile kredi desteği sağlamasıdır. Bu alana yatırılacak her kaynak, bize tarım ürünleri ithalatının azalması ve bu ithalat için harcadığımız dövizimizin cebimizde kalması demektir.”

Türkiye'de bugün 5 bin 293 dönüm jeotermal serada üretim yapılıyor
Dünyanın en yüksek 4’üncü jeotermal kaynak zenginliğine sahip ülkesi Türkiye’de halen 5 bin 293 dönüm alanda jeotermal seracılık yapılıyor. Afyonkarahisar 900 dönüm ile ilk sırada yer alırken, İzmir 819 dönüm ile ikinci, Manisa 756 dönüm ile üçüncü sırada yer alıyor.

İzmir-Dikili (3 bin dönüm), Denizli Sarayköy (700 dönüm) ve Ağrı-Diyadin’de (1,3 bin dönüm) kurulan TDİOSB’ler jeotermal kaynakla ısıtılacak. Balıkesir’in Gönen ilçesinde kuruluş çalışmaları süren jeotermal kaynakla ısıtılacak TDİOSB ise 8 bin dönüm büyüklüğü ile dünyanın en büyüğü olacak. 10 milyar TL’ye mal olacak bu projede 10 bin kişiye istihdam sağlayacak.

Merkez Bankası rezervlerinde düşüş Merkez Bankası rezervlerinde düşüş