Manisa Kurtuluş Savaşı’nda büyük acılar yaşadı. Yunanlıların işgal ettiği şehirde 3 yıl boyunca akla hayale gelmeyen işkence, tecavüz ve zorbalığa maruz kalan halk, işgal süresi boyunca tarihin en büyük zalimliklerden birini yaşadı. Yunanlılar, şehirden çıkarken adeta her yeri yakıp yıktı.
Birçok acı dolu olay tarihin sayfalarından. Bir kara leke olarak yerini aldı. Anlatılanlara göre Kurtuluş Savaşı yıllarında, köy imamının zorla kaçırarak işbirlikçisi Yunan Subayına teslim ettiği Türk kızı Gül Nazik’in hikayesi de bunlardan biridir. Türk kızı Gül Nazik zorla Yunan Subayı tarafından Yunanistana götürülür ve üç çocuğu olur. Yedi sene sonra Gülnazik, bir yolunu bularak Yunanistan'dan kaçar ve yolda çocuklarını denize atar. Yaşanan bu acıklı olay üzerine de Gül Nazik türküsü yakılır. Türkünün, Manisa, Konya Ilgın, Kayseri Gesi Kayabağ (eski adı Dersiyak), Edirne Uzunköprü, Meriç, İpsala Enez, Balıkesir Dursunbey, Kütahya Tavşanlı, Çorum Alaca, Sivas Zara, Afyon Simav, Emirdağ, Bolvadin, İsçehisar, Denizli Çal varyantları bulunmaktadır.
Dinlediğimiz türkünün sözleri şu şekilde.
Manisanın üzümü
Hakka saldım özümü (Nazik Nazik genç ömrüne yazık)
Yavruları atarken
Yumuverdim gözümü
Nazik Nazik her yanlarım ezik
Manisanın harmanı
İpekdendir yorgani
Yavruları (çocukları) sorarsan
Balıkların kurbanı
Elma attım denize
Giriyor yüze yüze
Sür gemici gemiyi
Düşman yetişdi bize
Manisanın hamamı
Yandan çıkar dumanı
Kimselerde şüphem yok
Öldürseler imamı
Türkünün diğer varyantlarından birkaç örnek verecek olursak;
Fethiye Korkmaz'dan alınan Konya Ilgın varyantının sözleri şu şekilde.
Yumurtanın kulpu yok
Gözlerimde uyku yok
Sür gemici gemini
Krallardan korkum yok
Nazik Nazik
Genç ömrüme yazık
Yumurtanın sarısı
Yere düştü yarısı
On beşime girmeden
Oldum gavur karısı
Atina'nın hamamı
Yandan çıkar dumanı
Kimselerden korkum yok
Cellat edin Yunan'ı
İki çeşme bir oldu
Gümüş ibriğim doldu
Ben Atina'ya varalı
On beş seneler oldu
Atina'nin urganı
Serdim telli yorganı
Yavruları sorarsan
Balıkların kurbanı
Atina'da bir kuş var
Kanadında gümüş var
Gitti yarim gelmedi
Elbet bunda bir iş var
Çiy fasulye pişer mi
Pişip yere düşer mi
Sen gavursun ben İslam
Bize nikah düşer mi
Yüksek kapının üstü
Kurdelem yere düştü
Kurdelemi ararken
Yunanlar aldı kaçtı
Atina'nın üzümü
Tutturamadım sözümü
Yavruları atarken
Yumdum iki gözümü
Elma attım denize
Gidiyor yüze yüze
Atma annem denize
Götür Türk dedemize
1936 yılında Bela Bartok tarafından derlenen Çorum Alaca türküsünün sözleri şu şekilde.
Sivrisarı’nın altı
Gelinler esir aldı
Atine’den gelmezdim
Ahmet Bey sebeb oldu (Nazık)
Nazık gül memeler ezik
Nazıg üç yavrıya yazık
Gidin bulutlar gidin
Papaza nazar edin
Çocuhları sorarsa
Denizi tarif edin (Nazık)
Nazıg üç yavrıya yazık
Balıkesir Dursunbey varyantı da şu şekilde.
Atina da köşeli
İçi mermer döşeli
Tam yedi yıl oldu
Ben Yunan'a düşeli
Turnam turnam
Ben Atina'da durmam
Atina'nın urganı
Telli olur yorganı
Üç çocuğu sorarsan
Balıkların kurbanı