Benzerini çok az görebileceğiniz, belki de hiç göremeyeceğiniz bir sergiden bahsedeceğim size.

Orhan Haşim Elmalı ile yıllara dayanan dostluğumuz var. İlk kitabım Edebiyatın Haziran Mezarlığı’nın hazırlık aşamasında hem fikir hem teşvik anlamında çok desteği olmuştur. Benim kitabımdan kısa süre sonra da onun ilk şiir kitabı İççekişler Coğrafyası yayımlandı.

O günlerden bugüne geçen yıllar boyunca birlikte sayısız imza etkinliğine katıldık. Farklı mekanlarda, farklı şehirlerde edebiyat söyleşileri gerçekleştirdik. Radyo programı yaptık. Bir Tat Edebiyat adını verdiğimiz sahne gösterisini defalarca sergiledik. Televizyon ve radyo programlarına konuk olduk. Pandemi döneminde eve kapandığımız zamanlarda sosyal medyada canlı yayınlar açarak edebiyat konuşmaya devam ettik.

Hâlâ ne zaman bir araya gelsek çoğunlukla edebiyat konuşuruz. Yeni okuduğumuz kitaplardan, yazarlardan bahsederiz. Bazı ünlü yazarları çekiştirdiğimiz, edebiyat dedikodusu yaptığımız da olur. Müdavimi olduğumuz kafelerde bize rastlayanlarınız vardır, hemen sohbetimize davet ederiz gördüğümüz dostları.  Bizim de iki kişiden oluşan bir edebiyat mahfilimiz var anlayacağınız. Dünyaya farklı pencerelerden bakan, farklı siyasi görüşleri olan iki kişinin kendiliğinden oluşturduğu bir mahfil, bir edebiyat sığınağı.

Haşim Abi ile yıllardır birlikte imza etkinliğine katılır, yan yana kitaplarımızı imzalarız. Her seferinde de ona gıpta ederim. Benim yazım onunkinin yanında öksüz bir çocuk gibi boynu bükük kalır. El yazım zaten pek iyi değildir ama Haşim Abi, yanında sürekli taşıdığı değişik renkte, uçları farklı kalınlıkta kalemleriyle öyle güzel yazarak imzalar ki kitapları, okurlarla bir de bu kaligraflığı üzerine sohbet ederiz.

Orhan Haşim Elmalı’da yazmak bir tutkudur. Burada şairliğini kastetmiyorum. Yazma eylemini, yazıyı bir sanat olarak içselleştirmesini vurgulamaya çalışıyorum. Harfler onun yaşamının bir parçası. Salt bir düşünce olarak değil, somut olarak da öyle. Şiir yazmadığı zaman (yani yeni şiir üretmediğinde) sevdiği şairlerin sevdiği şiirlerini yazar. Kendi şiirlerini özenle kâğıda geçirir. Hatta son kitabı Öylece’deki tüm şiirleri el yazısıyla kâğıda geçirdi, kitap olarak onun el yazısıyla basmayı planlıyorlardı ama bazı teknik nedenlerle gerçekleşmedi. Ama benim kitaplığımda o kitabı onun el yazısıyla, elle ciltlenmiş bir şekilde duruyor.

Sosyal medyada da sevdiği şiirleri kaligrafik birer metin olarak paylaşır, şiiri de seslendirir. Bazen Orhan Veli’nin, bazen Turgut Uyar’ın, bazen Yahya Kemal’in bir şiirini onun el yazısıyla görebilirsiniz. El yazısıyla yazdığı bazı şiirleri şairlerine de imzalattı. Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen, Ali Lidar ilk aklıma gelenler.

Bir gün kafede otururken, “Abi,” dedim, “Senin bu el yazısı şiirleri neden bir sergide sergilemiyoruz ki? Bence çok özgün bir iş olur. Farklı ebatta, farklı kâğıtlara yazılmış hepsi birbirinden güzel şiirler. Türk ve dünya edebiyatının en önemli şiirlerinin arasında bir gezinti yapmak çok hoş olur bence.”

Aklına yattı Haşim Abi’nin ve zamanla bu fikir olgunlaştı, hazırlıklar tamamlandı, Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle sergi zamanı geldi çattı.

Tam 75 şairin 75 şiiri sergilenecek. Hem yabancı şairler var, hem Türk. Hem çağdaş şairler var, hem klasik şairler. Şiirler arasında yolculuk yaparken Yunus Emre’nin dizeleriyle de karşılaşacaksınız, Shakespeare’inkilerle de. Yahya Kemal’in şiiri de var, Edgar Allan Poe’nun da… Turgut Uyar, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Oscar Wilde, Charles Bukowski, Birhan Keskin, Gonca Özmen, Attilâ İlhan, Mehmet Âkif, Can Yücel, Gülten Akın, Furuğ Ferruhzad…

Sokakta sorsak insanlara, desek ki, “Bildiğiniz şairlerin isimlerini sayar mısınız?” diye, bakın okuduğunuz demiyorum, adını bildiklerinizi sayın desek, 75 şair ismi söyleyebilen kaç kişi çıkar acaba? Çok az, belki de hiç… Bu açıdan bakarsak, Haşim Abi’nin yaptığı işin ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlarız diye düşünüyorum.

Serginin adı da çok iyi düşünülmüş: Kalem, kâğıt, mürekkep ile ŞİİR YOLCULUĞU.

Kaligrafik şiir sergisinin açılışı 12 Aralık Perşembe günü saat 14.00’de Manisa Kültür Merkezi Lale Fuaye’de (Kültür Sitesi) yapılacak ve 13 Aralık Cuma akşamına kadar açık kalacak.

Dışarıdaki hayatın hay huyundan kısa süreliğine sıyrılmak ve edebiyat molası vermek için uğrayın bence. Şiirler sayesinde zamanda ve sanatta bir yolculuk yapın. Ben de orada olacağım. Belki karşılaşır, edebiyat konuşur, dünya ağrımızı hafifletiriz. Edebiyat iyileştirir.

[email protected]