Her türden kaygımız var çok şükür.
Geçim kaygısı…
Gelecek kaygısı…
Sınav kaygısı…
Barınma kaygısı…
Hepimiz, her yaştan, her meslekten, her statüden herkes kaygılarla dolu bir yaşam sürüyor.
Kiminde kâr kaygısı, kiminde kira…
Kimi faturaların nasıl ödeneceğini düşünürken kimi sosyal medyada etkileşim kaygısında…
Kimi önümüzdeki seçimlere bakalım derken kimi kayyum kaygısında…
Kaygılar denizinde yüzüyoruz hep birlikte.
Trafikte bir sürücü, sokakta yalnız bir kadın, okula giden öğrenci bir deliye-sapığa-manyağa rastlar mıyım kaygısında.
Suratlar asık, bakışlar tedirgin, zihinler yorgun…
En çok talep gören meslekler: psikoterapistler ve fizyoterapistler…
Kaygıdan bedenleri ve ruhları sertleşmiş insanlar terapistlere koşuyor. Zamanları ve paraları varsa elbette.
Artık hepimiz eşitiz.
Kaygı gemisinde salınıp gidiyoruz.
Veri Enstitüsü’nün “Türkiye’nin Değişen Yüzü 2024” araştırmasına göre:
“Hangi etnik veya inanç kümesinden, hangi yaş grubundan kuşağından, hangi eğitim seviyesi veya meslek grubundan, hangi ekonomik sınıftan ya da hangi kimlik ve tercih kümesinden olursak olalım kaygı seviyesi ortak seviyede ve dozda.” (Bekir Ağırdır, Oksijen Gazetesi, sayı 201)
Kıvançta, sevinçte değil ama kaygıda birleştik sonunda.
Kaygı artınca neşe azalıyor. Paylaşım azalıyor.
Nezaket, hoşgörü kaybolup bencillik çoğalıyor.
Sınavlardan geçilemiyor, okullardan mezun olunamıyor.
Geçinilemiyor, hayal kurulamıyor.
Evlenilemiyor, evlenilse de “iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, kaygı bizi ayırana kadar” birlikte olunuyor. Sonra herkes yoluna, yeni kaygılar çocukların boynuna…
Kaygısız diye nitelenebilecek pek insan kalmadı çevremizde.
Gamsız kelimesi sözlükten çıkmak üzere..
En üzücü olanı da çocukların erken yaşlarda kaygıyla tanışmaları. Oyun çağlarında onlara öyle kaygılar aşılıyoruz ki, ödev-sınav-etüd-deneme sınavı döngüsünde ne hakkıyla çocukluklarını yaşayabiliyorlar, ne hayal kurabiliyorlar…
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Şehzadeler Kent Konseyi Çocuk Meclisi öncülüğünde yürüyüş düzenlendi. Çocuklara Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ve Kent Konseyi Başkanı Yasemin Gümüş de eşlik etti. Çocukların ellerinde çocuk haklarıyla ilgili sözlerin yer aldığı kartonlar vardı. İki tanesi çok manidardı: “Hayalimdeki Dünya Haklarımla Mümkün” ve “Çocuklar İş Değil Düş Üretsin”.
Düş üretmeleri, hayal kurmaları gereken çağda onları kendi kaygılarımıza ortak ediyoruz. Yürüyüşün haberinde şu cümle var: “Çocuklar, haklarına dikkat çekerek yetişkinlere çağrıda bulundu.”
Umarım bu çağrıyı duyması ve gereğini yapması gerekenler, kendi kaygılarını bir kenara bırakıp çocukların isteklerine, hayallerine gerçekten önem ve değer verirler.
Ne yazık ki kötümserim bu konuda, ama umut etmekten de vazgeçmemek lazım. Ne kadar kaygı duysak da…