Fethiye’de Atatürk’ü deniz dibinde andılar Fethiye’de Atatürk’ü deniz dibinde andılar

Yılmaz Sarıpınar
MANİSA (İHA) –
AK Parti Manisa Milletvekili, Milli Savunma Komisyonu Üyesi ve AK Parti Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Özkan, depremle ilgili hükümeti hedef alan eleştirilere yanıt vererek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Özkan, “Bir büyük afet yaşadık. İlk gün, depremin büyüklüğünden dolayı görülen kimi olumsuzluklar yaşanmış olabilir. Ancak ikinci günden itibaren devletimizin ilgili bütün kurumları, yetkilileri, görevlileri deprem bölgesinde canla başla yer aldı. Bakanlarımız, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz her yere yetişmeye çalıştılar. Sivil toplum kuruluşlarımız, gönüllülerimiz kısacası aziz milletimiz deprem bölgesindeydi. Afet bölgesinin tamamına ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, greyder, vidanjör gibi toplam 13 bine yakın iş makinesi sevk ettik. Arama kurtarmadan destek, yardım, güvenliğe kadar tüm hizmetler için 271 bin görevlimizle vatandaşlarımızın imdadına koştuk. Devletimiz; yardımların ulaştırılması, yaralıların sevki, vatandaşlarımızın tahliyesi ve asayiş hizmetlerinin temini için elindeki tüm imkânları kullandı. Bu süreçte 38 gemi, 77, uçak, 120 helikopter, 45 insansız hava aracından istifade edildi. İlk günden itibaren, devlet, polisiyle, askeriyle, jandarmasıyla, tüm güvenlik güçleriyle 11 ilimizde yerini aldı. Hep beraber, elbirliğiyle yaralarımızı sarmak için devlet millet el ele seferber oldu, bu seferberlik halen de devam ediyor. İnşallah en kısa sürede çadırlardan konteynerlere, konteynerlerden de kalıcı konutlara geçişi sağlanacak. Bizim gündemimizde bir tek bunlar var. Birileri olmamış seçimin, işbaşına gelinmemiş idarenin şimdiden koltuklarını paylaşa dursunlar, bizim ajandamızda yazılı olanlar bunlar. Depremin üzerinden neredeyse 1,5 ay geçti. Ancak bakıyoruz; ilk günden itibaren bazı siyasiler, kimi basın yayın organı mensupları, sosyal medyadaki bol takipçili hesap sahipleri ibretlik haldeler. Yazıp, çizip, iddia edip, bile bile ortaya saçtıkları yalanlara bakıyorum da cidden bütün samimiyetimle soruyorum, bunca kötü düşünceyi nasıl, nerede, ne zaman biriktirdiniz? Böylesine büyük bir afet sonrası bir millet, bir devlet canla başla can parelerini kurtarmaya çalışırken, koca bir ülke seferber olmuşken, yazıp, çizip, iddia edip, bile bile ortaya saçtıkları yalanlar nasıl bir ruh halidir? Sıcak, güvenli odalarda, klavye başında ‘Şu niye böyle, bu niye şöyle?’ diye yazmak, sanal dünyanın konforlu ortamında etrafa laf ile nizamat vermek kimilerine nasıl da cazip geliyor. O ilk saatlerde bile, deprem bölgesinde canını hiçe sayıp ‘Acaba bir can daha kurtarabilir miyiz?’ diye o soğukta, beton yıkıntılarının altına giren isimsiz kahramanlardan da mı utanmıyorsunuz ? Şimdi bütün inşa ve ihya çabaları sürerken de aynı kötücül çabalarınızdan, rahat koltuğunuzda kahvenizi içerken yaptığınız yorumlardan, parmak sallamalardan hiç utanmıyor musunuz? İlk günden itibaren ortalığa saçtığınız onca yalan ne olacak? Değişik ülkelerden yüzlerce kurtarma ekibi insanlık adına desteğe geldiler. Onların çalışmalarıyla kaç canımız enkazdan kurtarıldı. Tanımadıkları, bilmedikleri bir ülkede, bu ülkenin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş insanlarından daha fazla bu ülke için, bu millet için çabaladılar. Hepsine şükran borçluyuz. İçimizdeki yabancılara ise yazıklar olsun diyorum” dedi.

“Bunların gözleri kör, kulakları sağır, insafları kurumuş”
Devlet olarak afet sonrası hangi alanda ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini aktaran Özkan, “Ana muhalefetin başındaki ile yanında yöresindekiler, ‘devlet yok, iktidar yok’ derken yalan söylüyorlar. Bunların gözleri kör, kulakları sağır, insafları kurumuş. Elbette yaşadığımız bu büyük afetten hepimizin çıkarması gereken dersler var. Geçmişteki tecrübelerin ışığında eksiklerimizi gidermemiz, güçlü yanlarımızı tahkim etmemiz büyük önem arz ediyor. Bunlardan en önemlisi elbette kentsel dönüşüm konusu. En başta İstanbul olmak üzere pek çok şehrimizde, ilçemizde kentsel dönüşüm gerçekleştirilmeli. Cumhurbaşkanımız yıllardır, defalarca söyledi, bunun önemini vurguladı. Kendi ifadeleriyle, ‘Ben diyorum ki vatandaşlarıma, ne olur bize yeni yeni bedeller ödetmeyin. Bu kentsel dönüşümü muhakkak yapmamız lazım. Bunu gerçekleştirmemiz lazım ki yataklarımızda huzurlu bir şekilde uyuyabilelim. Bütün ailelerimiz, çocuklarımız huzurlu bir şekilde uyuyabilsin. Cumhurbaşkanımız böyle dedi, böyle demeye de devam ediyor. Evet, artık milletçe bu konuda kendi payımıza düşenleri de yerine getirmemiz lazım. Kentsel dönüşüm projeleriyle, TOKİ vasıtasıyla yürütülen toplu konut hamleleriyle bu konuda aklın yolunu hayata geçirmemiz lazım. Bir de Marmara Depremi’yle kıyaslamalar var. Bu doğru bir kıyaslama değil. Şundan dolayı değil: bir defa 11 ildeki depremin hem zemine yakınlığı, hem etki alanı, hem de bu alandaki nüfus bakımından bu olup bitenleri 17 Ağustos’taki kısmi depremle kıyaslamak mümkün değil. En az bunun kadar, hatta bundan daha fazla kıyas kabul etmeyecek asıl ölçü ise; o günün Türkiye’si ile bugünün Türkiye’si arasındaki devasa farktır. O eski Türkiye günlerinde devlet adeta ortada yoktu. Devlet yetkilileri, açacak telefon bulamadıkları için görevlilere talimatları televizyondan veriyorlardı. Devlet mekanizması, hükümet işleyiş pratiği çökmüş vaziyetteydi. Bugünse Allah’a hamdolsun, devletimiz ilk günden itibaren felaketin getirdiği komplikasyonlara hızla müdahale etmekte. Millet, devletine güvenmekte. Millet devlet el ele, yaralarını hızla sarmakta. Bütün bunlardan dolayı bugünün güçlü Türkiye’si ile eski Türkiye’nin kıyaslanması doğru değil. Bu Türkiye yeni Türkiye. ‘Türkiye Yüzyılı’nın eşiğindeki Türkiye. Kentlerimizde, ilçelerimizde, beldelerimizde, köylerimizde inşa ve ihya çalışmalarını gerçekleştireceğiz. Kayıplarımızı geri getiremesek de devletimiz Allah’ın izniyle yıkılanın yerine daha iyisini, daha güzelini, daha dayanıklısını yapacaktır. Devletle millet arasına fitne sokmaya çalışanlara kulak asmayın. Depremi bahane ederek açıkça Türkiye düşmanlığı yapanları düşmanlıklarıyla baş başa bırakın. Yasımıza, acımıza, toprak altında yatan canlarımıza hürmeti olmayanların yüzüne bakmayın. Nasıl daha önceki depremlerde, sellerde, yangınlarda hiçbir insanımızı aç, açıkta bırakmadıysak, bu defa da aynısı olacak inşallah. Devletimiz, depremzedelerimizin de yanındadır. Felaketin ilk anından bugüne kadar, arama-kurtarma çalışmalarından başlayarak her konuda canla başla çalışan kamu görevlilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, katkı sağlayan herkese, ilk andan itibaren depremzedelerimizin yanında olan ve halen de maddi-manevi desteklerini sürdüren aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun, ülkemizi ve milletimizi muhafaza buyursun. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Depremde ailelerini, yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza başsağlığı ve sabır diliyorum” diye konuştu