24 Temmuz 1908 tarihi basın sektörü için önemli bir sürecin başlangıcıdır. Sansürün kaldırıldığı tarihtir. Gazeteler ilk kez sansürsüz olarak yayınlanmaya başlamış, özgür basın için ilk önemli süreç böylece başlamıştır.
Günümüzde ise artık basın, demokratik hayatın en önemli parçası haline gelmiştir. Haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracı hiç şüphesiz basındır ve gazeteciler bu dişlinin en önemli parçalarıdır.
24 Temmuz Türk basınında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümünü… Manisa Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Ali Filizkan, son yıllarda kaybolan haklar nedeniyle 24 Temmuz’un bayram değil dayanışma günü olarak kutladığına dikkat çekti.
Basının içerisinde bulunduğu sorunların geçen yıldan farklı olmadığını belirten Filizkan, salgın döneminin ardından basın sektöründe de maliyetlerin getirdiği yük nedeniyle Türkiye genelinde gazetecilerin işsiz kaldığını söyledi, çalışanların da geçim sıkıntısı çektiklerini ifade etti.
Filizkan sözlerini şöyle sürdürdü: “Basınımızın özgür, objektif ve tarafsız çalışma olanağı bulması için ilk koşul, gazetecilik mesleğini kimlerin yapabileceğini düzenleyen Gazetecilik Meslek Yasası’nın çıkartılmasıdır. 100. yılını kutladığımız Cumhuriyetimize yaraşır bir meslek yasasının çıkarılması artık elzemdir. TBMM’deki milletvekillerinden adım atılmasını bekliyoruz. Gazeteciyi tanımlayan Gazetecilik Meslek Yasası’nın olmaması bizleri üzmektedir. Bu yasanın çıkarılması basın sektöründe yeni bir dönemi açacaktır.”
“SANSÜR HİÇBİR ZAMAN BİTMEDİ”
“Türk basınında sansür, 115 yıl önce gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak ardından yapılan yasal düzenleme ve baskılarla hemen hemen her dönem yeniden sansür gündeme gelmiştir.” diyerek sözlerini sürdüren Başkan Filizkan, “Sansür, meslektaşlarımızı kıskacına alan çok önemli bir sorundur. Yaşanan uygulamalara bakıldığında, sansürün kalkmadığını, etkisini arttırarak devam ettirdiğini görmekteyiz. Sansür günümüzde bazen ‘haber yasaklama’, bazen de gerçeği çarpıtma, gizleme veya çeşitli tehdit ve yaptırımlarla devam etmektedir.
Düşüncelerini yazdıkları, röportaj ve haber yaptıkları gerekçesiyle meslektaşlarımızın yargılanması, gözaltına alınması, cezayı gerektirmeyecek basit suçlamalarla uzun süreli tutuklamalarla özgürlükleri elinden alınması ve hapse atılmaları artık gündemden çıkmalı. Türk Ceza Kanunu’nda ve Terörle Mücadele Yasası’nda yer alan ve darbe dönemlerinden bu yana değişmeyen basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler acil ele alınmalı ve yeniden düzenlenmelidir.
Geçtiğimiz yıl TBMM gündemine gelerek kabul edilen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun da Cumhuriyetimizin 100. yılında yeniden ele alınmalı ve Avrupa Birliği yasalarına uygun düzenlenmelidir.
Unutulmamalıdır ki; İfade ve basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır ve Türkiye’de demokratik yaşamın temel sorunu ne yazık ki basın ve ifade özgürlüğünün gerçek anlamda olmamasıdır. Halkın haber alma hürriyetinin işlerliği için, basın ve ifade özgürlüğü temel gerekliliktir. Özellikle yerel basının her geçen yıl yurt genelinde yazılı gazetelerin azalması demokrasi ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır.
Halkın gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkının aracı olan basın özgürlüğünün önündeki engeller kalkmadıkça, 24 Temmuzlar gazeteciler için bayram olmayacaktır. Son birkaç yıllarda kutladığımız gibi bu yıl da 24 Temmuz’u Basın Bayramı değil, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonuna bağıl Cemiyetler in tümü ile birlikte Manisa basını olarak bizde dayanışma günü olarak kutluyoruz.” diye konuştu.
SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR
Basın kuruluşlarının ekonomik sorunlarla boğuştuğunu, yetişmiş eleman sıkıntısından, teknik altyapı eksikliğine, istihdam ve etik sorunlardan Basın İlan Kurumu uygulamalarına kadar birçok sorunla iç içe görev yapmakta olduklarını belirten Ali Filizkan, “Basın İlan Kurumu fiyat tarifesi hiç zaman geçirilmeden güncellenmesi gerekirken, Basın İlan Kurumu tarafından hazırlanan “Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği”, uygulanabilir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Özellikle yerel basın için önem arz eden icra ilanları ile ilgili yayınlanma rakam olan 500 binden 50 bine düşürülerek icra ilanlarının ulusal gazetelerin yanı sıra yerel gazetelerde de yayınlanması acil olarak Adalet Bakanlığı ve BİK Genel Kurulunda ele alınarak yeniden sağlanmalıdır.
Ayrıca, 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazede ele alınarak güncellenmelidir.” ifadelerine yer verdi.
GAZETECLİK AĞIR VE TEHLİKELİ BİR İŞ OLARAK KABUL EDİLMELİ
Basın çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili çözüm bekleyen sorunlarına dikkat çeken Filizkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meslektaşlarımızın emeklilikte fiili hizmet süresi zammından yararlanabilmesi, tüm karşı çıkışlarımıza rağmen “basın kartı” şartına bağlanmıştır. Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi olma koşuluna bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmeli, basın kartı sahibi ve çeşitli nedenlerle basın kartı alamayan gazetecilerin Anayasal sosyal güvenlik hakkının sonucu olan fiili hizmet süresi zammı geri verilmelidir.
İnternet gazeteciliği sorunu kolaylaştırılmalı. Çıkarılan yasa ile İnternet sitelerinde merdiven altı internet haberciliği olmamalı. Yazılı basın ile ilgili tutumlar yumuşatılmalıdır. İcra ilanları ile ilgili limit yeniden Basın İlan Kurumu genel kurulunda ele alınmalı. Yerel basında çıkması gereken icra ilanları Ulusal basına gitmesi önlenmeli. Özetlemeye çalıştığımız tüm bu sorunlara karşın görevini fedakârca ve layıkıyla yapan meslektaşlarımın gelecek yıl da aynı sorunları yaşamamalarını diliyoruz. Milletvekillerimize ve BİK e çağrımızı yeniliyoruz; “Basında sorunlar çok, derman yok. Sesimizi ise hiç duyan yok! 24 Temmuz Basın Dayanışma Günü’nü kutluyoruz…”