Cumhuriyet Meydanında bulunan Atatürk ve Milli Egemenlik Anıtı önünde düzenlenen çelenk sunma törenine CHP Manisa İl Başkanı İsmail Çalışkan, DEVA Partisi Manisa İl Başkanı Cansın Tunçdirek, CHP Manisa İl Kadın Kolları Başkanı Şadiye Uysal, Manisa Eczacı Odası Başkanı Devrim Balı, Manisa Diş Hekimleri Odası Köksal Gürsoy, İyi Parti Manisa Kadın Politikaları Başkanı Tuba Özcan, İyi Parti Manisa Toplumsal Politikalar Başkanı Ayça Özbakır, CHP Yunusemre İlçe Başkanı Yalçın Arcak, DEVA Partisi Yunusemre İlçe Başkanı Emrah Ünlü, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluyu temsilcileri katıldı. 


Manisa Tabip Odası Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Dr. Sevil Sapmaz Karabağ, “Yaşadığımız büyük deprem felaketinin acı ve öfkesinin gölgesinde 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde resmi rakamlara göre 50 bine yakın vatandaşımız ve 102 hekim olmak üzere 558 sağlık çalışanımızı kaybettik. Depremlerde kaybettiklerimiz için Manisa Tabip Odası olarak kayıplarımızın yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.  Depremde pek çok Aile sağlığı merkezi ve hastane yıkılmış ya da ağır hasar almıştır. Bölgede sağlık hizmeti sunumu yapılabilecek sağlam ve güvenli bina kalmamıştır. Depremden sonra alt yapının zarar görmesi nedeni temiz suya ulaşım mümkün olmamıştır. Kalabalık barınma koşulları temiz suya erişilememesi nedeni ile bulaşıcı hastalık riski ile karşı karşıya kalınmıştır, Gebe izlemi, çocuk sağlığı ve aşılama gibi 1. basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu hekimliğin önemi pandemi döneminde olduğu gibi bir kez daha ortaya çıkmıştır. TTB Halk sağlığı kolu ve olağanüstü durumlarda sağlık hizmetleri kolu ilk günden itibaren bölgede çalışmalarını sürdürmektedir. Koruyucu sağlık hizmetleri köylerde ve çadır kentlerde pek çok gönüllü hekim tarafından yerine getirilmektedir. Tıp Öğrencileri Kolunun üyeleri tarafından da köylerde sağlık hizmeti sürdürülmektedir. Çadır kentlerde barınma, temiz suya erişim, sağlık hizmetleri gibi pek çok konuda periyodik olarak raporlar hazırlanmakta ve kamu ile paylaşılmaktadır. Bölgede yaşayan sağlık çalışanları ve doktorlar ya yakınlarını ya evlerini kaybetmişlerdir ve psikososyal travma yaşamaktadırlar. Buna rağmen depremin 1. haftasından itibaren Sağlık Bakanlığı tarafından çalışmaya zorlanmaktadırlar. TTB, Sağlık Bakanlığına depremzede olan doktorların yasal mevzuata göre idari izinli sayılmalarını ve TTB tarafından oluşturulan gönüllü hekim listelerindeki hekimlerin geçici görevlendirme ile bölgede çalışabileceğini resmi olarak bildirmiştir. Ancak bu öneri bakanlık tarafından karşılık bulmamış ve meslek örgütümüzün işbirliği talebi bakanlıkça muhatap alınmamıştır.  Üstelik devlet hizmet yükümlülüğü ve iller arası yer değiştirme atamasında tüm kadrolar deprem bölgesi illerine yapılmıştır. Ataması yapılan doktorların barınma sorunu, çalışacakları hastanelerin durumu,  güvenliği gibi pek çok konu belirsizdir. Ataması yapılan doktor arkadaşlarımıza atandıkları sağlık müdürlükleri tarafından “konaklama sizin yükümlülüğünüz”, “ulaşım sizin yükümlülüğünüz”, “kalacak yer bulmak sizin yükümlülüğünüz” denilmiştir. Bu tutum ben yaptım oldu bölgeye doktor gönderdim anlayışının en bariz şeklidir” dedi. 

Tıp Bayramının tarihçesinden bahseden Sevil Sapmaz Karabağ, “ 14 Mart 1827 Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir.  İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart'ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran'ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır. Olayın yıldönümü olan 14 Mart, tıp camiasının emperyalist güçlerin karşısına resmen çıkışının yıldönümü ve bugünkü Tıp Bayramı'nın başlangıcını oluşturdu. Ancak içinde bulunduğumuz sağlık sistemi 14 Mart’ı bayram olmaktan çıkarmış ve hekimler ve sağlık çalışanlarının hak mücadelesi gününe dönüşmesine neden olmuştur.  1961 yılında çıkarılan 224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun halen yürürlükte olmasına rağmen 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm politikası başlatılmıştır maalesef koşar adım nihai hedefine gitmektedir. Bu hedef sağlık hizmetlerinin sunumu ve finansmanından kamuyu çıkarmak, sağlık hizmetlerinin serbest piyasa koşullarında ticari bir mal gibi alınıp satılmasını, buradan para kazanılmasını sağlamaktadır. Bunun sonucu olarak ülkemizde sağlık harcamaları hızla artmakta sağlığa ayrılan bütçenin tamamına yakını kamu özel işbirliği ile yapılan şehir hastanelerine ve tedavi edici sağlık hizmetlerine harcanmaktadır, sağlık kurumlarına başvuran hasta yükü gün geçtikçe artmaktadır bir hekim günde 100-150 hastaya hizmet vermektedir. Bu durumda da bir hastaya ortalama 2-3 dakika zaman ayırılabilmektedir. Halkın kaliteli sağlık hizmetine ulaşımı engellenmektedir. İstediği hizmeti alamayan hasta aynı yakınmalarla birden fazla hekime farklı uzmanlık alanlarına giderek hem kendisi için sonu gelmez tetkikler randevularla mücadele etmekte hem de bu durum şiddeti doğurmaktadır. Şiddetin en kötüsünü geçtiğimiz yıl yaşadık arkadaşımız Dr. Ekrem Karakaya hasta yakını tarafından öldürüldü. Arkadaşlarımız 2021 yılında 100 binden fazla beyaz kod çağrısı verdi. Her hasta ve yapılan işlem ek ödeme için performans puanı olarak görüldüğü sistemde, puan baskısı hekimlerin ruhsal sağlığını ve iş barışını bozmakta, hekimler kendini güvensiz hissetmekte ve her geçen gün daha fazla şiddete maruz kalmaktadır. Bunlar şu an yaşanan gerçeklerdir ve Sağlıkta Dönüşüm Sürecinin sonuçlarıdır. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye’deki hekimlerin örgütlü sesidir. Anayasal güvence altında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde kuruştur. Kurulduğu günden bu yana 70 yıldır kamu sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşılabilir kaliteli ve ücretsiz sağlık hizmeti alması için çalışır hekimlerin özlük haklarını, çıkarını korur Tıp eğitiminin her alanında söz söyler.  Sağlıkta dönüşüm politikası ile yaşanılan olumsuzluklara karşı çıktığı için iktidar tarafından hedef gösterilmiş, TTB başkanına ve merkez konsey üyelerine karşı dava açılmış toplum nezdinde itibarı zedelenmeye çalışılmaktadır. Tüm bunlara rağmen meslek örgütümüze sahip çıkmak biz hekimlerin sorumluluğudur ve Manisa Tabip Odası olarak meslek örgütümüze sahip çıktığımızı bu anlamlı günde bir kez daha ifade ediyoruz

Manisa mavi dille mücadele ediyor Manisa mavi dille mücadele ediyor

Tıp bayramı kutlamaları 2020 ve 2021 yılında covid 19 pandemisi gölgesinde gerçekleştirdik geçen yıl özlük haklarımızı elde etmek için düzenlediğimiz  “emek bizim söz bizim” eylemlerimiz için 14 Mart haftası g(ö)rev etkinliklerimizle gerçekleştirdik. Bu yıl maalesef deprem nedeni ile yaşadığımız büyük acı ve öfkenin gölgesinde 14 Mart tıp bayramını yaşıyoruz.  “Giderlerse gitsinler” denilen hekimler pandemide olduğu gibi depremde de vazifeye atılmak için içinde bulundukları vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeden ilk günden itibaren oradaki yaralara ilaç olabilmek için TTB gönüllü listelerine isimlerini yazdırmış bir kez daha insan hayatına verdikleri önemi ve ettikleri yemine bağlılıklarını göstermişlerdir.  Başlangıcının Tıp öğrencilerinin emperyalizme karşı direnişin sembolü olan bu günü Tıp Bayramı olarak kutlamaktan onur ve gurur duyuyoruz. Bu misyonun temsilcileri olmak, zorluklara karşı durmada bize güç ve umut veriyor. Bu nedenle başta hekimler olmak üzere bütün sağlık çalışanlarının Tıp Bayramını kutluyorum” diye konuştu.