Türkiye’nin siyasetine damgasını vuran 9.Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in bu süreçte ülkemize neler kattığını sabaha kadar tartışabiliriz. Ama şu vardır ki, Sayın Süleyman Demirel’in bu süreçte bizlere armağan ettiği özlü sözler kesinlikle
Türkiye’nin siyasetine damgasını vuran 9.Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in bu süreçte ülkemize neler kattığını sabaha kadar tartışabiliriz. Ama şu vardır ki, Sayın Süleyman Demirel’in bu süreçte bizlere armağan ettiği özlü sözler kesinlikle tartışılmaz. Her birinin altında keskin bir mesaj vardır. Her bir sözü atasözü gibidir. Bir konu hakkında öyle bir söz söyler ki, artık sözün bittiği noktaya gelinmiştir.
Mesela şöyle der Sayın Demirel, siyasette 24 saat çok önemlidir. Gerçekten de baktığınızda Sayın Demirel haklıdır. Siyasette 24 saat büyük bir zamandır. Su gibi akar görünür ama, o son 24 saatte neler olur neler. Milletvekili adayı iseniz gece yastığa kafayı koyduğunuzda listede olabilir, sabah uyandığınızda adınızı listede göremeyebilirsiniz. Ya da Meclis üyeliği adaylığınız gece onaylanmışken, sabahına listeden uçup gitmişsinizdir. Çünkü aradan 24 saat geçmiştir. Sabah olmuş yeni bir gün başlamıştır. Siyaset arenası böyledir. Doğrudur, yanlıştır. Ama böyledir.
Peki ya spor arenası… Bu camianın da seçimli ortamları da hemen hemen yukarıda verdiğim örnek gibidir. Ama yeşil sahada böyle midir? 24 saat önce verilen bir karar, sabah değişir mi? Ben değişmez biliyordum. Ama Turgutlu’ya, Turgutlu 7 Eylül Stadyumuna ayak basar basmaz değiştiğini öğrendim.
Turgutlu’da Manisa Belediyespor ile Somaspor arasında oynanacak baraj maçı için bir gün önce güvenlik anlamında kararlar alınıyor. Bu kararlar içinde Manisa taraftarının kapalı tribünde, Soma taraftarının ise açık tribünde maçı izlemesine karar veriliyor. Amaç kimsenin burnu bile kanamadan, olaysız bir şekilde bu baraj maçını takip etmesi. Anlaşma sağlanıyor, taraflara kararlar bildiriliyor. Ve ertesi sabah oluyor.
Ama o da ne… Sanırım gece Mevlananın ‘Dün dünde kaldı cancazım, bugün yeni bir şeyler yapmak lazım’ sözü Sayın Turgutlu Kaymakamının aklına takılıyor. Sabah ilk iş olarak Soma taraftarı ile Manisa taraftarını Turgutlu’nun o ufacık tefecik stadyumunda yan yana getirmeye karar veriyor. Ortalarına da stadyumun konumu gereği protokol üyelerine ayırıyor. Sayın Kaymakamın talimatları harfiyle uygulanıyor. Bizler basın tribünü ile ortak kullanılan protokol tribününde hedef adam olarak yerimizi alıyoruz.
Bu arada maçtan önce Manisa Belediyesporlu yöneticilerin çırpınışları, haykırışları çabası. Herkes çaresiz emniyet güçlerinden hırslarını alıyor. Ama en masumu onlar. Çünkü emir neyse onu uyguluyorlar. Yapacakları bir şey yok. Emiri verenler ise ortada yok.
Bu maçta nasıl olay çıksının tablosu yaratılmış. Tribünlerde olay çıkması için her türlü önlemler alınmış. İsterseniz sayalım. O ufacık stadyumda iki takım taraftarları yan yana. Arada sadece protokol tribünü var. İki tarafın güvenliğini sağlayacak çevik kuvvet araya tampon bölge bile ayırmamış. (Kafa yaralanmalar, patlayıcı maddeler hava uçuşmaya başlayınca bir zahmet araya girdiler.) Maç başladığında ise açık tribün bomboş. Oraya dışarıda kalan seyircilerin bile alınması akıllara gelmemiş. (Uyarılardan sonra alınmaya başladı.) Taraftarlar içeriye sanki cephanelik sokmuş. Maçın 90. Dakikasında bile sahaya patlayıcı madde atacak cephaneleri bulunuyor. Havada uçuşan koltuklar her stadyumda görüldüğü için bunu olayların bir parçası olarak yazmak doğru olur mu? Bilemiyorum. Sahaya dalan taraftarın yetkililerce stadyum dışına değil de, tribüne gönderilmesini de doğru olarak mı karşılasak onu da bilemedim.
Turgutlu 9 Eylül Stadyumunda bu maç için alınan doğru bir tane güvenlik önlemine şahit olamadık.
Taraftarlar iç içe, patlayıcılar ceplerde, koltuklar havalarda… Ve en komik olanı. Daha doğrusu traji komik olanı. İki tarafın taraftarını aynı tribüne alıyorsun. Bari takımların soyunma odalarını doğru dürüst belirle. Soma taraftarının olduğu yerden Manisa Belediyespor takımı sahaya çıkıyor. Manisa Belediyesporlu taraftarların bulunduğu tribünün önünden Somasporlu oyuncular çıkıyor. Bu kadar beceriksizlik olur mu? Oldu işte.
Bu kadar yıldır yazıyorum, çiziyorum. O yüz karası Diyarbakır-Altay maçını da yerinde izlemiş olan bir spor yazarı olarak ben böylesine rezaleti son yıllarda hiçbir stadyumda görmedim. Sayın kaymakamım yaratılan manzarada çok şükür her hangi bir can kaybı yaşanmadı. Sadece kan döküldü. O kadar. Ama bu manzarayı sizin de görmenizi çok arzu ettim doğrusu. O kadınların yüzlerindeki korkuyu, o çocukların gözlerinden akan göz yaşlarına şahit olsaydınız keşke… Ne diyelim. Kısmet değilmiş… Turgutlu’da oynanacak başka bir final maçında yine aynı kararı alırsanız, bence ortaya çıkan heyecanlı manzarayı kaçırmamanızı tavsiye ederim. İnsan başlangıçta biraz korkuyor ama alıştıktan sonra kendine güveni bir kat daha artıyor.
Manisa Belediyespor’a gelince. Kendimi korumaktan, maçı fazla seyredemedim. Yani maçın pek içinde olamadım. Tek maçlık oyunlar her zaman stresli olur. Bu stres her zaman favori takımın üzerinde olur. Bu yüzden Manisa Belediyespor’u heyecanlı gördüm. Stresli gördüm. Tutuk gördüm. Ama şu var ki, Çine Madran karşısında Turgutlu’da oynanan oyunun üzerine çıkmak lazım. Hakan hocam, finalde bu oyun yetmez gibi geliyor. Yanılıyor muyum?