Maçın adı derbi olunca, heyecanı da başka oluyor. Manisa’da hafta başından beri hafta sonu konuşuluyor. Birde buna ilk yarıda kaybedilen maçta eklenince, işin adına rövanşı almak konuyor. İki haftadır sıfır bile çeksen, tribün bu maçta ona bakmıyo
Maçın adı derbi olunca, heyecanı da başka oluyor. Manisa’da hafta başından beri hafta sonu konuşuluyor. Birde buna ilk yarıda kaybedilen maçta eklenince, işin adına rövanşı almak konuyor.
İki haftadır sıfır bile çeksen, tribün bu maçta ona bakmıyor. Çünkü derbilerin havasının başka olduğunu düşünüyor. Ve kazanmanı bekliyor. Bir de Manisaspor’un Karşıkaya’dan iyi bir takım olduğunu düşünüyor. Ne yalan söyleyeyim ben de öyle düşünüyorum. Hatta sadece biz değil, Karşıyaka Teknik Direktörü Yusuf Şimşek’te aynısını düşünüyor. Nerden mi biliyorum. Maça çıkardığı kadrodan. Resmen Manisaspor’dan çekiniyorum diyor. Elinde, Ofoedu gibi senin sistemini alt üst edecek bir oyuncuyu yanında tutuyor. Soruyorum İzmirli yazar ağabeylerime. Nedir bunun sebebi diye. Ofoedu’nun savunması yok diyorlar. Gülüp geçiyorum. İçimden, yahu Manisa’da da zaten Ofoedu’yu savunacak adam yok ki diyorum. Olsa olsa bir tane var, o da bizim kulübe de oturuyor diyorum.
Maç başlıyor… İki takımda aman hata yapmayalım, dengeleri bozmayalım havasında. Top ortada olsun, kalelere fazla gelmesin pozisyonunda. Derken Manisaspor golcüsü Peroviç ile öne geçiyor. Oyunda üstünlüğü yakalamasa bile skorda üstünlüğü ele geçiriyor. Ve maç bu gole rağmen sakin sakin gidiyor. Tempo tamda Manisaspor’un istediği şekilde şekilleniyor. Karşıyaka pozisyona bile giremiyor..
Taaa ki Barbaros’un maçın altına odunları atmaya başlayıncaya kadar. O odunları attıkça tribünler hareketleniyor. Sakin sakin giden maç elektrikleniyor. Elektriklendikçe rakip hırslanıyor. Derken devre oluyor. Barbaros hala akıllanmıyor. Soyunma odasına giderken tribünlere bir hareket daha yaparak finali tamamlıyor.
Artık Karşıyaka tribünleri kızgın bir boğa gibi. İkinci yarının hemen başlamasını istiyorlar. Çünkü gerekli gazı kendi oyuncularından değil, rakip takımın oyuncusundan alıyorlar. Ve de kıvama geliyorlar.
İkinci yarı için oyuncular sahaya çıkarken kafamdaki iki sorunun cevabını merak ediyorum. Birincisi Kemal hoca Barbaros ile devam eder mi? Diğeri ise Yusuf hoca ilk yarıda kayıpları oynayan takımına müdahale eder mi?
Kemal hoca geçen hafta yapmadığını bu kez yapıyor. Barbaros’u kenara alıyor. Ama Yusuf hoca… Aynı kadro ile devam. Tıpkı geçen hafta Kemal hocanın yaptığı gibi. İlk yarıda sahada gezinen takımından memnun. Bu yüzden bir kadınları, bir de teknik adamları anlamakta zorlanıyorum ya… Oyunun gidişatı belli, yapacağın hamle belli. Neyin inadını sürdürüyorsun ki.
Mesela, Manisaspor geçen hafta kendi sahasında maçı kaybetmiş, ama son bir 27 dakika oynamış, harika. O sistemle sahada fark yaratmışsın. Maçı çevirecek duruma gelmişsin. Olmamış. Sisteme devam etsen, bence bu maçı da rahat çevirirsin ama yapmıyorsun. Eski tasa devam edince, sonuçta eski tasa uygun oluyor.
Yine Yusuf hocaya dönecek olursam. Ars sahada geziniyor, Can yanında, Ofoedu yanında… Caner Ağca o da yanında. Bir ağabeyimle maç öncesinde konuştum. Karşıyaka’nın kadrosunu saydım. Yedeklerini saydım. Adamın cevabı ‘yahu KSK’de topu bilen üç kişi var, onlarda yedeklerde’ dedi, yüreğime su serpti…
Ama 54. Dakikada Yusuf hocanın Ofoedu ve Can hamlesi geldi. Sahadaki dengeler biranda değişti. Manisaspor’un sol kanadı oldu yol geçen hanı. Bir de skoru koruma telaşı başlayınca, hatalarda gelmeye başladı. Tam İsmail Köse oyuna girmek için hazırlanırken… Cafercan köşe atışından topu direk kaleye yapıştırdı. Hesapları şaşırttı. İsmail girecekken, sahaya Abdülkadir dahil oldu. İyi de oldu. Ahmet Arı’nın muhteşem golüne iki dakika sonra tecrübeli oyuncu cevap verdi. Şunu da gördük ki, golcülük tecrübe ister. Ama o tecrübe de puan almaya yetmedi. Üçüncü gol Caner ile geldi. İkinci golün kopyasıydı. Manisaspor’da aynı kişiler aynı hataları bir kez daha yaptı. Caner’de bu hatayı affetmedi.
İkinci yarıda başladığından beri Manisaspor’da işler iyi gitmiyor. Zirve ile puan farkı açıldığı gibi, play-off yarışında da geriye düşülüyor. Kısacası işin tadı kaçıyor.