Türkiye’deki yargının bugün nerelerde olduğunu anlatmama gerek yok diye düşünüyorum. Adaletin ülkede yaşayan 80 milyonun her bireyine yönelik dağıtılmasında, ona karşı güvenin tam olmadığı bu süreçte sanki tüm sorunların kökünden çözümlenmiş gibi birde gündemimize ‘Çoklu Barolar’ sistemini almak için hem hükümet tarafından hem de TBB Genel Başkanı Metin Feyzioğlu’nca çaba harcandığını görmekteyiz.

 Bu gidişat hem yargılama da, hem de ‘Savunmada’ çok ciddi tehlikeleri beraberinde gündemimize taşır.

 Kısaca ateşle oynamak gibi bir şeydir ‘Çoklu Barolar’sistemi.

48 Yıllık gazetecilik yaşamımın 25 yılını Adliye muhabirliğini yaparak geçirdim. Ne yazık ki 1980 sonrasında hızla adaletin toplum üzerindeki güvenirliliğini kan kaybederek sürdürdü. Son 20 yılda ise freni boşalmış bir kamyon gibi  kontrolsüz şekilde sağa sola çarparak ciddi hasarlar yaratarak yoluna devam ediyor. Göreve gelen hükümetlerin Adalet Bakanları ise bu güne kadar yüzlerce ‘Adalet Reformu’ adı altında köklü değişiklikler yaptıklarında ise adına  ‘Tarihi milat’ gibi sözcüklerle öve öve anlatmaktan kaçınmadılar.

Oysaki Halkta Adalet sistemine karşı güvensizliğin üst düzeye çıktığı bu günlerde ısrarla hayata geçirilmeye çalışılan ‘Çoklu Barolar’ sistemiyle Savunmanın yani Avukatların hayatları bir önceki süreçten daha parlak olmayacağı kesin. Cumhurbaşkanlığına sunulan bu sistem ‘Hükümet yanlısı savunmayı’ ‘Muhalefet yanlısı savunmayı’,’Muhafazakar yanlısı savunmayı’ ‘Milliyetçi yanlısı savunmanın’ kapıları açacaktır.

Hakimler ve savcılar karşılarında gördükleri TBB ‘nin çatısı altında bulunan Tek savunma sistemine karşı mı karar verecekler, yoksa ısrarla oluşturulmak istenen ‘Çoklu Barolar’ sistemine  karşımı karar verecekler.

Akıl karışıklığına hiç gerek yok. Aklın yolu bir. Savunmanın iktidar yanlısı, milliyetçisi, muhafazakarlığı olmaz olamaz da.

Türkiye’de bulunan 81 ildeki Barolar Ekim ayı sürecinde başlayacak ve sonrasında TBB Genel Başkanı belirleyecek seçimler takvimini yaşayacak. Bu süreçten önce TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ve ekibinin, kirli oyunların senaryolaştırılarak kafa kırışıklığına yol açmasının yolunu bir şekilde Baro Başkanlarını tek tek dinleyerek kapatması gerekir.

Her dönemde olduğu gibi sandık demokratik biçimde ‘SAVUNMANIN’ önüne konulur o sandıktan kim güçlenerek çıkmayı başarırsa kazanan tabii ki ‘SAVUNMA’ olur. Sizler salt koltuk sevdası uğruna yıllar itibariyle zaten yara almış olan yargıyı birde bu yönüyle yaralamaya kalkışırsanız o ateş sonrasında herkesi içine alır. İşte tam o zaman Orman Bakanlığının Rusya başta olmak üzere dünyanın hangi ülkesinden getirirseniz getirin o uçaklar  yangını değil söndürmek kontrol altına bile alamaz.

Manisa Barosu seçimlerini yıllardır bu yönüyle takip ediyorum. Her düşünceden, her messepten bireyler sadece ülkedeki şeffaf yargılama sisteminin daha da güçlenerek sürmesi için oylarını kullandılar.

Üstelik Feyzioğlu başta olmak üzere geçmişte tüm Baro Başkanları ve Barolar birliği Başkanları da oldukça demokratik biçimde ‘Anahtar ve Çarşaf’ sistemiyle başkanlık koltuğuna oturdukları unutulmamalıdır.

Bu saatten sonra hayata geçirilmek istenen Çoklu Baro başkanlar dönemine geçilmesi bugün olduğu gibi gelecekteki konjektürün bunu kaldıracağını zannetmiyorum.

Bugün için seçim barajının yüzde 5’e çekilmesinin siyasi partiler neznin de tartışılıyor  olması ise Savunmanın bütünlüğünü bozacak     

Sistemi eşdeğer tutmamak gerekir.

Savunmanın ve yargılamanın barajı olmaz.  Adalet dünde olduğu gibi gelecekte de milyarderden asgari ücretliye her kesime eşit şekilde lazım.

Tüm dünyanın gündeminde olan KOVİD 19 gibi bir virüs belası varken kalkıp benzer bir virüsü TBB’nin içine enjekte etmeye kalkışmak...

Bu sosyolojik erozyonunun altında kalkılamayacağı bilincinin biran önce yerleşmesi gerekir. Eğer birileri TBB’ye yeniden başkan olmayı kafasına koymuş ise onun gerçek koşulları içerisinde mücadelesini sürdürmesi gerekir.

 Hayal ötesi maceraya yelken açmak reform yerine sürekli tökezlenerek yoluna devam eden yargılama ve Savunmanın önüne aşılamayacak çok çok büyük engeller çıkartır. Bunun de bedelleri de çok ağır ve sancılı olur…

Son söz olarak;

Sayın Feyzioğlu’nun yıllarca kendisini TBB Genel Başkanlığına layık gören ‘Anahtar ve Çarşaf’ liste sistemini buldozer gibi yok etmeye çaba harcamamasıdır. Uzlaşı ile çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Kaldı ki bugün için Ankara’ya yürümeye başlayan 60’ın üzerindeki Baro Başkanlarına yönelik ’30 Baro Başkanı yürüyecek’ gibi kendi baro başkanlarını küçümseyerek sözleri toparlayıcı ve birleştiricilikten uzak olduğunu vurgulamak isterim. Sağduyu, adaletin tesis olmasını kolaylaştıracaktır. Aman haa ateşten uzak duralım. Ortada yeterince ekonomik, sosyolojik, stratajik ve biyolojik ateş hatları var fazlalarını aramaya gerek yok. 

Saygılarımla...