“ - Abla bir cumhuriyet yazısı yazsana.
- Çook uzun zamandır yazmadım Murat.”
diyaloğu ile başlayan süreç, birkaç saat sonrasında tanık olduğum başka bir diyalogla öyle bir tetiklendi ki; “Evet, yazmalıyım, hatta yazmasam olmaz” noktasına getirdi beni.
Yakın bir arkadaşımın 80 küsur yaşındaki Alzheimerlı annesi kızına dedi ki;
“Balkonumuza bayrağımızı astın mı? Yarın Cumhuriyet Bayramı, unutmayasın kızım”
………
Sizi de düşündürsün diye nokta noktalarla bi es verdim yazıma.
Eh be güzel teyzem, zaman zaman kendi adını bile unutan sen, nasıl oldu da Cumhuriyet Bayramı’nı hatırladın? Ne denli önemsemiş, özümsemiş ve içselleştirmiş olmalısın ki, kendi bireysel hayatına dair tüm yaşanmışlıkların birer birer uçup giderken hafızandan, cumhuriyet, günüyle, ayıyla eksiksiz dosdoğru kalmış olduğu yerde, hiç bi yere uçup gitmemiş, karışmamış anıların sis bulutuna.
“Vay be” dedim kendi kendime.
İşte tam bir Cumhuriyet Çocuğu.
Ve bu cümleyle kaçınılmaz olarak aklıma ilk gelen Sevgili Nihal Yeğinobalı.
Manisa ve Manisalılar olarak kıymetini bilmediğimiz değerlerden biri. Tümüyle Manisa’da geçen, işgal, kurtuluş savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarını anlatan o muhteşem romanın adı. Cumhuriyet Çocuğu. Okumadıysanız öneririm. İlkokulumdan tutun, her gün gördüğüm, gezdiğim yerlerin, girip çıktığım, oturup kalktığım mekanların, yürüdüğüm yolların, sokakların 100 yıl önce nelere tanıklık ettiğini, o yıllarda oralarda neler yaşandığını öğrenmek şahsen beni çok etkilemişti. Çocukluğunuz bu kentte geçtiyse, ya da birçok yerini bilecek kadar uzun süre yaşanmışlığınız varsa bu şehirde, sizde de aynı etkiyi yaratacaktır.
Cumhuriyet Çocuğu
O ki, cumhuriyet sevgisi koşulsuzdur. Sorgulayamazsınız, tartışmaya kapalıdır.
Öyle üst bir değerdir ki O’nun için Cumhuriyet, “eni sonu bir yönetim şekli, bir rejim türü” diyemezsiniz karşısına geçip.
Birebir hayatına dokunmuştur çünkü Cumhuriyet. Yeniden şekillendirmiştir hayatını.
Yakılmış, yıkılmış, enkaza dönmüş haldeyken, “her şey bitmedi” demiştir O’na.
Öncesinde “Yapılacak çok işimiz var” diye fısıldayıp umudun ışığını yakmış, sonrasında “hadi kalk ayağa” diye çığlık atmıştır.
Özüne döndürmüş, öz gücüyle buluşturmuştur Cumhuriyet, çocuğunu.
Daha güzel, daha yaşanılır, daha aydınlık yarınlar vaadetmiştir, cehennemin ortasında O’na.
Ve kısa sürede de vaatleri gerçekleştirmişlerdir birlikte.
Gerçekleştirmişlerdir çünkü;
Liderleri, yüzyıl sonrasını bile ön görebilen bir dahidir.
Dahi bir asker, dahi bir devlet adamıdır.
Büyüktür Gazi Paşa.
Ötesi yok Cumhuriyet Çocuğu için.
Açık alınla çıktılar, 10 yılda her savaştan, 10 yılda 15 milyon genç yarattılar her yaştan.
İzmir’in dağlarında çiçekler sayelerinde açtı.
Minnetim büyük, sevgim sonsuz.
Cumhuriyet’e
O’nun çocuklarına
Ve tabii ki
Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa.