İnsanın en sık başına gelen durumdur: Bir şeyin kıymetini onu kaybedince anlamak.
İnsan sahip olduğu şeylerin değerini ona sahipken yeterince bilemez, idrak edemez. Çok sevdiğimiz insanları, zamanı, sağlığımızı hoyratça harcamamızın sebebi budur.
Uluşça sahip olduğumuz değerler için de geçerlidir bu: kıymet bilmeyi bırakın, tüketmek için birbirimizle yarışırız, kanırta kanırta içini oymaya yelteniriz.
Hele günümüzde hepimiz ‘her şeyi bilme hastalığına’ tutulduğumuz için, bir asır önce olan bütün olayları oturduğumuz koltukta çözümleyip ahkam kesmekten kendimizi alamayız. Ne okuruz, ne düşünme eylemi üzerine düşünürüz (evet düşünmek bir eylemdir, zor ve benzersiz bir eylem), ne sorular sorarız, ne yanıtlar ararız. Sadece ezberletilen cümleleri art arda sıralar, kendimizle manasızca övünürüz.
Atatürk’ün okuduğu kitap sayısı kadar beyninde hücre olmayan kimi insanlar da, tuttukları gazete köşelerinden, tv veya internet ekranlarından dayanaksız atıp tutarak koltuklarında düşünmeden oturan o insanları bir balık misali avlamaya, cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili her şeyi değersizleştirmeye çalışmaktadır.
Okuyup yazan, soru soran, sorgulayan, her türlü dogmadan uzak düşünüp kararlar alabilen bireylere düşen en önemli görev, hâlâ sahibi olmaktan kıvanç duyduğumuz cumhuriyetin kıymetini bilmek, salt duygusal olarak değil rasyonel olarak da cumhuriyete ve Atatürk’e, tüm kazanımlarıyla beraber sahip çıkmaktır.
Sadece asker olarak değil devlet adamı olarak da tarihin gördüğü en büyük dehalardan biri olan Atatürk, siyasi bir terim olan, bir yönetim biçimi olan cumhuriyeti tek bir kelimeyle özetleyerek insanın olumlu vasıflarıyla eşitlemiştir: “Cumhuriyet fazilettir.” demiştir. Fazilet yani erdem..
Erdem: (TDK Sözlüğü) Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, iyilik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı; fazilet.
Görüldüğü gibi cumhuriyetçi olmak, ahlaklı olmakla, alçak gönüllü olmakla, iyilikten doğruluktan yana olmakla eş değerdir.
Herkesin bildiği bu söz üzerine kim ne kadar düşünmüştür acaba hayatı boyunca?
Bu sözdeki derinliği kaçımız kavrayabilmiştir?
Cumhuriyetin kıymetini bilmenin yolu da erdemli insanlar olabilmek, erdemli bireyler yetiştirebilmekten geçmektedir. Bu yolda yürürken de Atatürk’ün şu sözleri aklımızın bir ucunda olmalıdır:
“Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizlerden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız da beni takip edeceksiniz! Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye bizim yüksek idealimize durmadan yorulmadan yürüyecektir.” (27 Mart 1937. Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun! Yorulmadan yürüyeceğimiz nice yüz yıllara…