14 Mayıs seçimlerine kalan siyasi partiler aday listelerini tamamlayarak YSK’ya sundu. Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul’da aday tanıtım toplantısı düzenledi.

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen tanıtım toplantısına katılan milletvekili adaylar ayakta alkışlandı. Toplantının açılışında TİP’in seçim protokolü okundu. Ardından sözü Genel Başkan Erkan Baş aldı.

BARIŞ ATAY İLE GURUR DUYUYORUZ”

Erkan Baş, konuşmasına “Kardeşler, 35 gün kaldı, tam 35 gün! 35 gün sonra, 20 yıllık talanın, 20 yıllık soygunun hesabını soracağız. 35 gün sonra Tayyip Erdoğan fotoğraflarını devlet dairelerinden hep birlikte çıkarıp atacağız! Daha önemlisi kendisini hayatımızdan çıkaracağız!” sözleriyle başladı.

Baş, konuşmasında, Barış Atay milletvekili olduğu ve yeniden aday olmasının beklendiği Hatay’ı Gezi davasından tutuklu bulunan Can Atalay’a bıraktığını hatırlattı. Baş, Atay ile gurur duyduklarını söyleyerek “Bakın bir vekillik sırası için ne fırtınalar kopuyor. Türkiye İşçi Parti’sinin en güçlü olduğu yer Hatay’da sevgili Barış yoldaşım dedi ki; Can çıkacak Can. Herkes Türkiye İşçi Partisi’ni bu gözle değerlendirsin. Herkesin anasın ak sütü kadar helal göreceği milletvekilliğini cezaevindeki yoldaşı çıksın diye başka bir turizm işçisi yoldaşı milletvekili olsun diye bırakmış bir yoldaşımız var. Gurur duyuyoruz biz onunla” dedi.

“35 GÜN SONRA 20 GÜNLÜK TALANIN HESABINI SORACAĞIZ”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın konuşması şöyle:

“Kardeşler, dostlar, geleceğe umutla bakmak isteyen gençler; plazalarda, fabrikalarda, madenlerde çalışanlar, üretenler, ter dökenler hoş geldiniz!

Emekçilerin ekmek kavgasını sırtlayanlar, kadınların, LGBTi+’ların eşitlik mücadelesini sırtlayanlar hoş geldiniz!

Kürt halkının özgürlük mücadelesine omuz verenler, Enes Kara’lar için laiklik mücadelesini sürdürenler, Gezi’nin en güzel çocukları hoş geldiniz, hoş geldiniz, hoş geldiniz!

Kardeşler, 35 gün kaldı, tam 35 gün! 35 gün sonra, 20 yıllık talanın, 20 yıllık soygunun hesabını soracağız. 35 gün sonra Tayyip Erdoğan fotoğraflarını devlet dairelerinden hep birlikte çıkarıp atacağız! Daha önemlisi kendisini hayatımızdan çıkaracağız!

“ZAFERE EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI İLE ULAŞACAĞIZ”

Kardeşler, buraya uzun bir yoldan geldik. “Memleketin çıkarına olmayan, milyonların umudu Emek ve Özgürlük İttifakının; ittifakımızın çıkarına olmayan TİP’in çıkarına olamaz” dedik! Memleketimizi bir an evvel Saray karanlığından kurtarmak için tüm müttefiklerimizle hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Buradan başta HDP olmak üzere tümüne, Türkiye İşçi Partisi adına yoldaşça sevgilerimizi iletiyorum.

Nihayetinde Emek ve Özgürlük İttifakı olarak, yeni yüzyılın asli kurtarıcı ve kurucu gücü olarak, seçim stratejimizi ortaya koyduk. Bu ülkede barışı, kardeşliği, adaleti sağlama mücadelesinde hep omuz omuzda yürüdüğümüz mücadele arkadaşlarımızı sevgiyle selamlıyorum.

Bizi başka ittifaklarla karıştıranları birlikte hayal kırıklığına uğrattığımız için çok mutlumuz. Zafere hep birlikte yürüyeceğiz, zafere Emek ve Özgürlük ittifakıyla ulaşacağız!

Kardeşler, bugün itibariyle en önemli görevimiz ülkemizin dört bir yanında Emek ve Özgürlük İttifakı’nı güçlendirmektir. Son derece önemli bir adımı attık ve şimdi ittifakımız bir seçim ittifakı haline geldi, bu ittifak Türkiye halklarının yarınlar için sigortasıdır. Ve an itibariyle halkımıza emanettir.

Türkiye İşçi Partisi’nin ittifakımızın başarısı için pek çok yerde seçimlere girmeyeceğini dün açıklamıştık, sözlerime başlarken TİP üyelerine, gönül verenlere seslenmek istiyorum. Seçimlere girmediğimiz yerlerde Yeşil Sol Parti listelerinden seçimlere giren dostlarımızı en güçlü hale getireceğinize güveniyoruz. Emek ve Özgürlük ittifakının tek partiyle seçimlere girdiği her yerde hepimizin sorumluluğu ittifakımızı güçlendirmek için Yeşil Sol Parti’ye oy vermektir. Ve Türkiye İşçi Partisi, 53 seçim bölgesinde, oy pusulasında bir seçenek olarak halkımıza emanettir!

“44 YILDIR OY PUSULASINDA TİP OLMAMIŞTI”

Kardeşlerim ben 44 yaşındayım, 44 yıldır oy pusulasında Türkiye İşçi Partisi olmamıştı, bugün bunu başarmış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz, bu mücadeleye dünden bugüne emek veren tüm yoldaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Bu kararı verdiğimizde ateşten gömlek giydiğimizi biliyorduk, bu güne kadar layık olmaya çalıştık ve ne mutlu ki o onurlu tarihe herhangi bir leke düşürmedik. Bu bizim için büyük bir onurdur, izninizle bunu da not düşmek istiyorum…

“BİZ BAŞKASINA BENZEMEYİZ”

Bu vesileyle bu seçimlerde Parti’mizi destekleme kararı alan UİD-DER, Yeşiller Partisi ve İşçi Demokrasi Partisi’nden mücadele arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bizi zaman zaman düzenin diğer partileriyle karşılaştırıp şaşırıyorlar. Neden onlar gibi konuşmuyoruz, onlar gibi davranmıyoruz, onlar gibi boyun eğmiyoruz diye şaşırıyorlar.

Cevap basit: Biz bir çıkarın, bir hesabın, bir ikbal beklentisinin peşine düşmüş değiliz. Biz kendi kaderini halkın kaderiyle birleştirmiş, kendi varlığını halkın varlığıyla bütünleştirmiş, kendi çıkarını halkın çıkarıyla özdeşleştirmiş bir partiyiz.

Biz başkasına benzemeyiz!

Söz konusu halkın hakları ve çıkarları olduğunda, kural da tanımayız yasak da; zor da bilmeyiz korku da; emir de almayız hiza da. Bizim seçim hazırlığımız da başkalarına benzemez. Biz holdinglerin akıttığı kaynaklarla değil, halkın kıt kanaat bir araya getirdiği yardımlarla çalışırız. Biz halkın vergilerini hazine yardımı adı altında kasalarına indiren partiler gibi değil, üye ve gönüllülerin karşılığı asla ödenemeyecek emekleriyle ayakta dururuz.

Şimdi sahaya çıkınca etrafa bakıp bilboardlarda bizim resimlerimizi göremeyecek yurttaşlara seslenmek istiyorum, bilboardlarda olacak paramız yok ama yüzbin kişilik gönüllü ordumuz var, bizi belki renkli panolarda göremeyeceksiniz ama biz milyonların gönlündeyiz.

“BİZ KEYİF SÜRECEK VEKİLLER DEĞİL YOLDAŞLAR GÖNDERMEK İÇİN YARIŞIRIZ”

Biz parlamentoya keyif sürmeye gönderecek vekiller değil, mücadelemizi büyütüp güçlendirecek yoldaşlar göndermek için yarışırız. Burası TİP, burada sen ben kavgası olmaz. Burada herkes bir önündeki arkadaşını seçtirmek, partisini milyonlara ulaştırmak için çalışır! Biz sadece bir parti değil, halkın ta kendisiyiz. Halk için, halk yararına, halk tarafından harekete geçirilen inatçı bir iradeyiz biz. Bizi asla susturamayacak, durduramayacak, korkutamayacak olmalarının sebebi de budur.

Geçtiğimiz 5 yıl boyunca, bu seçime hazırlandığımızı söylerken sürekli tekrar ettiğimiz bir söz vardı: Önümüzdeki seçimde meclise daha fazla TİP’liyi göndermek değil niyetimiz. Bizim niyetimiz, Meclisi ait olduğu yere, halkın ellerine emanet etmektir. Bu yüzden, TİP’lileri değil halkın temsilcilerini, sözcülerini, direnişçilerini buluşturacağız dedik.

Direnen işçileri, direnen kadınları, direnen gençleri, direnen aydınları, direnen çevrecileri, direnen LGBTİ+ları, direnen, mücadele eden toplum kesimlerinin sözcülerini meclise taşıyacağız dedik.

Elbette bunu arzu ettiğimiz seviyede yapabildiğimizi söylemeyeceğiz, ama Türkiye İşçi Partisi’nin listelerini tüm direnen yurttaşlarımıza açmış olmaktan, onlara yer verebilmiş olmaktan onur ve mutluluk duyduğumuzu da söylemeden geçemeyeceğim.

Bunu mümkün kılan, partisini ülkemizin direnişçileriyle buluşturan, TİP Senin TİP Senin Sesin diyen tüm partili yoldaşlarıma, arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum. TİP de onun başarısı da öncelikle yoldaşlarımın gece gündüz dur durak bilmeden harcadıkları emeklerin sonucudur. Var olsunlar.

Ve adını, emeğini, mücadelesini Türkiye İşçi Partisi’yle birleştiren tüm vekil adaylarımıza, dostlarımıza da teşekkür ediyorum. Onlar sadece bize güvenerek hepimizi onurlandırmakla kalmadılar, aynı zamanda ülkemizin içinden geçtiği bu zorlu süreçte kurtuluş mücadelesine güç katarak imrenilecek bir örnek oldular. Var olsunlar.

“AKP VE TAYYİPE RDOĞAN BU ÜLKEDEN ÇOK ŞEY ÇALDI”

Başlıyoruz kardeşler, başlıyoruz! 35 gün sonra bu büyük kötülükler saltanatına son noktayı koyuyoruz. AKP ve Tayyip Erdoğan bu ülkeden çok şey çaldı. Türkiye’de gençleri, kadınları, emekçileri, yoksulluğa, işsizliğe, umutsuzluğa ittiler!

Bizleri haksızlığa hukuksuzluğa alıştırılmaya çalıştılar. Ama en çok da gençlerimizin, insanlarımızın yaşama sevincini çaldılar, geleceği kapkaranlık bir nokta haline getirdiler. Kardeşler, belki yitirdiğimiz yıllarımızı geri alamayacağız… Ama bu ülke ve onun güzel insanları için, bu topraklarda mutlu ve eşit bir hayatı düşleyen herkes için, yeni bir gelecek umudunu hep birlikte yeşerteceğiz.

Yıllardır halktan çaldıklarıyla lüks içinde yaşayanlar, bu memleketin havasını suyunu toprağını peşkeş çekenler, mafyalar, avantacılar kulak versinler. Çaldığınız her kuruşun hesabını mutlaka soracağız! Halktan çaldıklarınızı teker teker geri alacağız ve bu ülkenin bu ülkenin emekçileriyle yaşanabilir, eşit, özgür ve adil bir memleket kuracağız. Bizim varlığımız değerli kardeşlerimiz, Türkiye’de kırmızı bir çizgi olacak

Türkiye’de kıpkırmızı kalın bir çizgi çekeceğiz! Ve diyeceğiz ki, ‘burada Türkiye İşçi Partisi var, bu çizgiyi geçemezsin!’

“YARATTIĞINIZ BOZUK DÜZENİN HESABINI SORMAK İÇİN GELİYORUZ”

Emekçilerin haklarına, kadınların özgürlüğüne, Kürt halkın eşitliğine, LGBTi+’ların varoluşuna, doğamızın korunmasına, gençlerin bugünlerine, emeklilerin kazanılmış haklarına, Alevilerin eşit yurttaşlığına, laikliğin olmazsa olmazlığına kıpkırmızı bir çizgi çekeceğiz!

Türkiye İşçi Partisi’nin var olduğu ülkede, hiç ama hiç kimse bu kırmızı çizgileri geçmeye cüret edemeyecek! Halkın servetine çökenler, sırtını Saray’a dayanıp şişenler bizi iyi dinlesin! Yaratığınız bozuk düzenin hesabını sormak için geliyoruz!

“O AHLAKSIZ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NI DERHAL KAPATACAĞIZ”

Kendine mürit arayan, halkımızı Ortaçağ karanlığına mahkum etmeye çalışan, Aladağ’da çocuklarımızı, öğrenci yurtlarında Enes Kara’mızı bizden alan tarikatlar cemaatler iyi dinlesin!

Çok açıkça söylüyoruz: Siyasal İslamcıların besleyip büyüttüğü, holdinge dönüşmüş karanlık yapılara göz açtırmayacağız. Eğitimden, sağlıktan, ticaretten ellerini çektireceğiz. Yurttaşlarımızın inanç ve inançsızlık özgürlüğünü garanti altına alacağız.

AKP’nin propaganda aygıtına dönüşmüş, halka her gün küfreden, 9 yaşındaki çocukla evlenilebilir diyen o ahlaksız Diyanet İşleri Başkanlığını derhal kapatacağız, derhal!

Kardeşler biz buradayız! Sokaklardayız, fabrikalardayız, plazalardayız, meclisteyiz. Bu ülkede laikliğe, barışa, adalete, özgürlüğe ve eşitliğe karşı duran herkese karşı kırmızı çizgimizi çizeceğiz.

“HESAPLAŞACAĞIZ”

Kimileri ‘devri sabık yaratmayacağız’ diyor, buyursunlar desinler! Biz…. her sınavla, her atamayla umudu çalınan gençlerin, alın teri dökse de hakkını alamayan öğretmenlerin, mühendislerin, işçilerin; Siyasal İslam’dan başka hayat bilmeyen öğrencilerin hesabını sormak zorundayız. Bu karanlığın hesabını soracağız ve hesaplaşacağız ki, önümüzdeki yüzyılda, hiç kimse bu yüzsüzlüğü, bu arsızlığı, bu yolsuzluğu ve acımasızlığı tekrarlamaya cüret edemesin.

Herkes bilsin!

Biz, Ali İsmail’in, Abdullah Cömert’in, Berkin Elvan’ın katilleriyle, emri ben verdim diyenlerle hesaplaşacağız. Biz, Somalı, Ermenekli, Kozlulu, Amasralı madencileri göz göre ölüme gönderen patronlarla, o patronların önüne yatanlarla, yerdeki madenciye tekme vuranlarla hesaplaşacağız! Biz, Çorlu tren katliamının sorumlularıyla, sevgili Emine ve Ali Büyüknohutçu katilleri başta olmak üzere bu memleketin havasına suyuna karşı savaş açanlarla, bu halkı adaletsizliğe boğanlarla hesaplaşacağız! Biz, bu halkı 20 yılın sonunda ev almayı geçiyorum bir kira dahi ödeyemez hale getirenlerle, kendileri karun kadar zenginleşirken, halkın çocuklarını süt içemeyecek duruma getirenlerle hesaplaşacağız!,

Kardeşler, her şeyin en iyisine layık olan bu ülkenin güzel çocuklarının hayallerini çalanlarla, onlara başka coğrafyalarda göçmen olma hayalleri kurdurtanlarla hesaplaşacağız!

“BİZ TEK BİR KIRMIZI ÇİZGİ ÇEKTİK”

Türkiye İşçi Partisi yeniden siyaset sahnesine atıldığında önümüzde on yılları aşan ezberler ve herkesin baştan kabul ettiği kanunlar vardı. Neydi o kanunlar? Düzen partileri sanki kendi aralarında anlaşmış, çizgileri çekmiş, yurttaşı da ‘Benden değilsen ondansın, ondan değilsen bundansın’ diye adeta takımlara ayırmış.

Alan memnun veren memnun, seçimleri de basit bir matematik hesabına dönüştürmüşler. Ne ala. Biz, tüm bunların üzerinde tek bir çizgi çektik, tek bir kırmızı çizgi. O kırmızı çizgi, işçiyle patron arasındaki kırmızı çizgidir. Emekle sermaye arasındaki kırmızı çizgidir. İşte o kırmızı çizgidir bu ezberleri bozan, bu kanunları yıkıp geçen!

Korkuları bundandır, aman bunlar başımıza çıkmasın, Mecliste televizyonda çok fazla konuşmasın, sokakları meydanları doldurmasın diye çabaları bundandır. Başı açıkmış, kapalıymış, Sünniymiş, Aleviymiş, Türkmüş, Kürtmüş on yıllardır aynı şeyi dinleyip duruyoruz. Bu ezber on yıllardır ne Türkün ne Kürdün işine yarıyor, ne sünninin ne alevinin işine yarıyor. Bu ezber yalnızca onların düzeninin çarkını döndürüyor, bizi birbirimize kırdırıyor.

“TİP SENİN!”

Oysa tüm bunların üzerinde bir tek gerçek var o da şudur: Bu ülkede üretenler ile yönetenler aynı olmadıkça, işçi çalışıp patron kazandıkça bu zulüm bitmez, işsizlik bitmez, yoksulluk bitmez. Şimdi TİP Senin dediğimiz insanlar sesimizi duyuyor, onların bu ezberlerini terk ediyor. Bu çürük düzenin en büyük kabusu budur. Peki ben soruyorum, TİP kimin?

AK Partili Yılmaz’dan muhalefete eleştiri: “Bunların memlekete hizmet gibi derdi yok” AK Partili Yılmaz’dan muhalefete eleştiri: “Bunların memlekete hizmet gibi derdi yok”

Dev makinaların arasında gün boyu evine ekmek götürebilmek için canını dişine takıp çalışan fabrika işçisi kardeşim, TİP Senin! Merdiven altı atölyelerde üç kuruş paraya çalışmak mecburiyetinde kalan, bir de o haliyle çocuk büyüten, evini çekip çeviren kardeşim, TİP Senin! Akşam vakti evine giderken, tek başına seyahat ederken, plakasını arkadaşlarına gönderdiği taksiye binerken yaşadığı tedirginlikten illallah eden kadın kardeşim, TİP Senin! Hayatının 15 16 senesini okul sıralarında dirsek çürüterek geçirip mezun olduktan sonra iş bulamayan, iş bulsa hak ettiği ücreti alamayan, emekleri ve hayalleri çalınan genç kardeşim, TİP Senin!

Devlete yıllar boyu parasını ödemesine rağmen konu emekliliğe gelince önüne binbir engel çıkarttıkları emekli kardeşim, TİP Senin! Sadece dilediği gibi yaşamak istediği için işsizliğe mahkum edilen, dakika başı ölümle, istismarla tehdit edilen LGBTİ+ kardeşim, TİP Senin! Cerattepe’de, Kazdağları’nda, HES direnişlerinde, hayvan hakları eylemlerinde bu memleketin dağına, taşına, suyuna, toprağına sarılan kardeşim, TİP Senin!

TİP sadece yaşayanların değil, bizden koparılırken ölümsüzleşenlerindir aynı zamanda. Somalı, Ermenekli maden işçisi, TİP Senin! Metin Lokumcu, TİP Senin! Ali İsmail TİP Senin! Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu, TİP SeninŞu anda evde, okulda, mesaide, tarlada, bu ülkenin dört bir yanında sesimizin ulaştığı güzel kardeşim, TİP Senin sesindir, TİP senin partindir!

“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ GEÇMİŞİNDEN AYDUINLIK OLMALIDIR”

Bakın, bugün bu coşkulu toplantıdan sonra hiçbir şey dünkü gibi olmasın diye söz vereceğiz birbirimize. Dünden daha sıkı çalışacağız, dünden daha çok inanacağız, dünden daha çok gülümseyeceğiz. Tüm acılarımızı, hüzünlerimizi, anılarımızı bilip hatırlayarak inandığımız yolda kararlı adımlarla yürüyeceğiz. Türkiye’nin geleceği, geçmişinden çok daha aydınlık olmalıdır. Biz olmazsak, bu başarılamaz. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler olmazsa, iktidarı kendi ellerine almazsa memleket rahat bir nefes alamaz.

Bırakın rahatlığı, insanca yaşamak bile mümkün olmaz, olmuyor. Yakın zamanda kaybettiğimiz hocamız, ustamız Metin Çulhaoğlu’nun deyimiyle ‘Sosyalizmden aşağısı kurtarmıyor’ kurtarmaz. Yaşamak için bile sola, sosyalizme, eşitlik ve özgürlük mücadelesine ihtiyacımız bundan. Haydi diyorum kardeşler, önümüzde kazanılacak büyük zaferler var!

“YOLUMUZ AÇIK OLSUN HAYDİ BAŞLIYORUZ”

Hak ettik, kazanacağız! Hayal ettik, kazanacağız! Emek verdik, artık kazanacağız! Selam olsun Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine! Selam olsun bu geleceği bereketli elleriyle yaratacak olan milyonlarca emekçiye! Selam olsun bu memleketin inatçılarına! Yolumuz açık olsun, haydi başlıyoruz!”

CAN ATALAY’DAN MEKTUP

Hatay Milletvekili adayı Can Atalay, Silivri Cezaevi’nden mektup gönderdi.

Atalay, mektubunda şunları kaydetti:

“Değerli dostlar, Söylenecek çok söz, konuşulacak çok mesele var ama vakit dar, yapılacak iş çok… Üstelik seçimi kazanmak daha da çok çalışılacak günlerin başlangıcı olacak. Büyük bir ırmağın kollarına benzeyenler yani bizler, memleketin bu karanlıktan çıkması için gereken sorumluluğu almaya talip olduk. O karanlığın en koyulaştığı anlarda mizahla, dişle, tırnakla, düşle, inatla umudun diri tutulmasını hep beraber sağladık. Günümüzün kilit sorunu Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin ilk turda kazanılmasıdır. Sizler daha en başından çok önemli bir sorumluluk üstlendiniz. Bu karanlık daha fazla sürmemeli, bu istibdat rejimi seçimin ilk turunda hak ettiği yere yolcu edilmelidir. Edilecektir. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın varlığı, hayatın içinde direnenlerin birliğinin eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir yönde gelişmesi için çok önemli bir kazanımdır. İttifak içerisinde solun, sosyalistlerin memlekete ilişkin iddialarını somutlaştırmaları pek çok tartışma yarattıysa da sel gider kumu kalır; baki olan yoldaşlıktır. Her bir seçim bölgesi ile ilgili en iyiyi bulmak için tane tane konuşulduğuna inanıyorum. Beraberce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gereği kadar temsil için yollar/yordamlar konuşulduğuna eminim. Eksiltmeye değil arttırmaya, çoğaltmaya talibiz hep birlikte. Bu ülke, en ucuz maliyet kalemi işçi canı sayılarak yola devam edemez. Memleketimiz, piyasa koşulları bahanesiyle insanlarımızın tren raylarında, madenlerde, ormanlarda, öğrenci yurtlarında, fabrikalarda, inşaatlarda ölümünü olağan sayıp gözünü kapatarak yoluna devam edemez. Dün Fethullahcılar bugün Süleymanlılar ve diğerleri, insanımızın yoksulluğunu istismar ederek memleketi karanlığa sürükleyemeyecekler. Buna izin vermeyeceğiz. Türkiye önemli bir eşikte. Cumhuriyeti savunduk, savunuyoruz ve savunacağız. Cumhurbaşkanı adayı Bay Kemal’in kendi ifadesi ile “Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız”. Eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin ülkesi yolunda ileri doğru ilk adımımız bu olacaktır. Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesi böyle toplumsallaşacak. Bu memlekette her şey Gezi ile başlamadı. Ama özgürlükçü dalganın yükselmesinde önemli bir dönemeç oldu. Gezi, bu memleketin eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi umudu oldu. Gezi’nin toplumsal, siyasal tüm bakiyesini, tüm toplumsal kesimlerle beraber ileriye, memleketin geleceğine taşıyacağız. Bunu yaparken aynı zamanda boğazımızda düğümlenmiş, gözümüzün kenarında kurumuş kalmış tüm acılarımızın, hak kayıplarımızın hesabını soracağız. Neşesi daim, bir dalda biri al biri beyaz kirazlar gibi yaşayacağımız günlere yakınız. Selam olsun Dünyanın ve Türkiye’nin Aydınlık Geleceğine. Hepimize kolay gelsin. Baki ilk selam”

SEÇİM ŞARKISI SEZEN AKSU’DAN

Toplantının sonunda TİP seçim şarkısına yer verildi. “Karşıyım” isimli seçim şarkısını Sezen Aksu seslendirdi. Klipte, TİP, milletvekillerin söylemlerine de yer verildi.