Oyun aynı, sonuç farklı Kaleden Volkan topu oyuna sokuyor. Ya Hikmet, ya da Hüseyin Tok, duruma göre topla buluşuyor. Bir Hikmet, Hüseyin’e atıyor. Sonra da Hüseyin Hikmet’e oynuyor… Derken devreye Gökay, ya da Bekir giriyor. Top onlara geçiyor. Onlarda

Oyun aynı, sonuç farklı

Kaleden Volkan topu oyuna sokuyor. Ya Hikmet, ya da Hüseyin Tok, duruma göre topla buluşuyor. Bir Hikmet, Hüseyin’e atıyor. Sonra da Hüseyin Hikmet’e oynuyor… Derken devreye Gökay, ya da Bekir giriyor. Top onlara geçiyor. Onlarda yan yana başlıyorlar paslaşmaya. Sağdan sola doğru, kimi zamanda soldan sağa doğru. Yandan yandan paslaşmalarla zaman geçiyor. Gecenin bir yarısında yine bir beraberlik maçı daha diyorsun. Bir ara Kahe bir deneme yapıyor kaleci çıkıyor, sonrasında Gökay şansını deniyor yine kaleci çıkarıyor. Ama bu denemelerde öyle yürek hoplatacak cinsten değil. Bir yoklama çekiyorlar kaleye o kadar. Öyle aman aman pozisyon değil. Gidişat böyle olunca, gecenin bir yarısında golü zor görecekmişiz gibi geliyor. Derken bir köşe atışı ve Hikmet’in kafasıyla direkten dönen topa kafayı uzatan ve dengeyi değiştiren Murat Gürbüzerol çıkıyor sahneye… Hem Manisaspor’u, hem de kendisini rahatlatan gole imzayı atıyor. Hoş kale boş ama olsun. Orada olması da önemli. İyi ki de golü Gürbüzerol atmış diyorsun dakikalar ilerledikçe. Çünkü kaçırdığı goller fazlasıyla etkilemiş bu oyuncuyu. Ciddi bir güven sorununa doğru gidiyor gidişatı. Vurmaya korkan bir yapıya bürünmüş. İkinci yarıda bunu Murat’ta ciddi bir şekilde görüyoruz zaten. Attı gol de rahatlatmamış. Sağdan her zaman ki kaptırıp gidiyor. Karşısında bir oyuncu var, geçecek gücü de var. Geçip vurması lazım. Ama pas vermeyi tercih ediyor. O da olmuyor. Ben de dahil kızıyoruz Murat Gürbüzerol’a. Vurduğun toplar dağlara taşlara gidiyor diye. Belki de bu eleştirilerin etkisinde olduğu için vuramıyor eskisi gibi. Ama vurması lazım. Denemeye devam etmesi lazım. Taaa ki ligin ilk haftasında Karşıyaka kalesine gönderdiği ve direkte patlayan füzesi gibi çakması lazım. Bir de Murat Tosun var. Bu maç için ayrı parantez açmak istediğim. Bence bu oyuncuyu Reha hocam, Ufuk kardeşimin (Dündar) yanına götürmesi lazım. Ya da onları bir araya getirmesi lazım. Murat Tosun, kim olduğunu bir de Ufuk kardeşimden dinlemesi lazım. Ben seneler önce dinlemiştim. Manisaspor’a geldinde bir kere daha dinledim. Ufuk kardeşim öyle güzel anlatıyor ki Murat Tosun’un meziyetlerini. Gaza gelsen Barcelona’dan Messi’yi çıkart, Murat Tosun’u koy sırıtmaz. O kadar güveniyor Murat Tosun’a. Yönetim de güveniyor. Taraftar da onu bekliyor. Artık Murat Tosun’un da beklentilere cevap vermesi lazım. Son olarak Manisaspor’un altın çocuğu Hikmet. Her maçta, her yerde o var. Gerçi yanında Hüseyin Tok gibi bir tecrübe var. Mücadelesi ile kazanma arzusu ile hemen sahada göze batıyor. Tıpkı Fenerli Tuncay gibi. Bu maçta da göze çarpan isimdi. İlk golde büyük katkısı vardı. Savunmada yine cengaver gibiydi. Kazanmak güzel. Beraberlik serisine son vermek güzel. Moraller yerinde. Sıkıntılar malum. Biz buradan daha iyisini görelim diye bir şeyler yazıyoruz. Şunu biliyorum ki, Reha hoca da daha az yan pas yapan, daha çok ileri oynayan bir takım yaratmak istiyor. Ön de pres yapan, rakibi kendi sahasına boğan ve kolay gole giden bir takımı Reha hocam da istiyor. Ama malzeme bu. Bu malzeme ile de gerçekten büyük iş başarıyorlar. Bu kadar sorunla boğuşup, ligin yenilgisiz takımı olmak, kalesinde en az golü gören takımlar arasında yer almak kolay iş değil. Bunu başaran Reha hoca’yı, ekibini kutlamak ve bu takımı yaratan yönetimi tebrik etmek lazım.