Ülke olarak iyice kontrolden çıktık. Şiddet haberlerini izlememek için inanın haberleri açmıyorum. Fakat gündem olan bir haber sosyal medyada bir şekilde karşıma çıkıyor.
Zaten virüs bir taraftan zamlar bir taraftan yeterince boğuşup duruyoruz. Bir de hasta ruhlu insanların yaptığı çirkin hareketlerle gerim gerim geriliyoruz valla.
Bu defa olay Aksaray’ın Ortaköy ilçesindeki bir ortaokulda meydana geliyor. Matematik öğretmeni (!) bir adam, 11 yaşındaki öğrencisini -güya kendisine küfür ettiği gerekçesiyle- koridora çıkarıp dövüyor. Utanmaz adam, çocuğa 9-10 tane tokat vuruyor. Vurmakla da kalmıyor, boğazını sıkıyor. Hem de şov yaparcasına. İzlemenizi tavsiye etmem ama şayet izlerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Allah’tan kameralar var da inkar edemeyen öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı, öğretmen açığa alındı.
Dayak yiyen o çocuğun ve ailesinin psikolojisi kolay kolay düzelir mi? Size soruyorum sevgili okur, o çocuk şayet sizin olsaydı gece rahat uyuyabilir miydiniz?
Konuyu fazla uzatmadan, koridorda yaşanan dayak olayında boy gösteren 3 öğretmenin tavrından bahsetmek istiyorum.
Birinci öğretmen, öğrencisine dayak atan, bir de maharetmiş gibi attığı dayak sonrası koridorda artistlik hareketler yapan zavallı adam. Zavallı diyorum, çünkü bu tip insanların gücü, güçsüz çocuğa, savunmasız kadına yeter. Böyleleri zavallıdır çünkü şiddeti çözüm yolu olarak görmeye çalışır.
Savcılığın serbest bıraktığı, kurumu tarafından açığa alınan bu öğretmenin mesleğinin elinden alınması gerekiyor. Şayet tekrar görevine dönerse –ki tahminim büyük ihtimal dönecek- öğrencilerine uygulayacağı metot değişmeyecektir. Öfkesine hakim olamayan bir öğretmene çocuk emanet edilmemelidir. Bugün tekme tokat döven öğretmen yarın o sinirle çocuğa neler yapmaz ki? Hiçbir veli böyle bir öğretmene çocuğunu emanet etmek istemez.
İkinci öğretmen ise kopan gürültü sonucu sınıfından çıkıp olaya şahit olduğu halde, “aman şahit yazmasınlar” kabilinden kapıyı kapatıp olayı görmezden gelen öğretmendir. Olaya müdahale edip öğrenciyi kurtarmak yerine sınıfa kapanarak dersine devam eden öğretmendir. Şayet bu öğretmen, aynı hareketin kendi çocuğuna yapıldığını görseydi yine kayıtsız kalabilecek miydi sormak isterdim kendisine. Aslında bu öğretmenin de öğrencilerine verebilecek bir şeyi yoktur. Çünkü, 11 yaşında bir öğrencinin uğradığı haksız bir muameleyi görüp öğrencisini kollamayan öğretmenden fayda beklemek maalesef boşunadır.
Üçüncü öğretmen, adının Gülcan olduğunu öğrendiğimiz, olayı duyar duymaz koşarak gözü dönmüş öğretmenden öğrencisini kurtaran kahraman öğretmendir. Çocuğa kol kanat gerdiği ve bir zalimin elinden kurtardığı için toplumun nezdinde kahramanlaşmıştır. İşte eli öpülesi, çocuklarımızı emanet edebileceğimiz bu türden öğretmenlerdir.
Hiçbir anne-baba, çocuğunu sabah erkenden kaldırıp, üstünü başını giydirip kahvaltısını yaptırarak, babası yaşında bir adam koridorda tekme tokat dövsün diye okula göndermez.
Böyle zalim öğretmenlerin cezası verilmeli ki toplumun yüreği serinlesin.
Sağlıcakla kalın…