Ne tesadüftür ki dünyanın 40 ülkesinde ormanlar gözleri para hırsı bürümüş rantiyecilerin maşalarınca eş zamanlı şekilde düğmeye basılarak ateşe verildi.

Bunun adına tesadüf denemez tam tersine planlı tasarlayarak doğayı katletmek yok etmek denir. Sizi gidi rantiyeciler (!) çorağa dönüştürdüğün o orman alanlarının üzerine hayallerinizdeki deniz manzaralı villaları inşaat etmek yatıyor biliyorum. Sakın öyle bir hayale kapılmayın yanan ormanlar sizlerin önce kefeniniz sonrada mezarınız olur bunu böyle bilesiniz. 

Ülkemizdeki arsa spekülasyoncuların maşa uzantılarınca ateşe verilen binlerce hektarlık ormanların küle dönmesi haftalardır yüreklerimizi ve ciğerlerimizi yakıyor. 

Rantiyecilerin hiç vicdanı yok salt gözleri para hırsı bürüdüğü için dünyadaki 8 milyar insanı Covid-19 virüs ateşinin içerisinde üç yıla yakın kavurup yok etmeye devam ediyor. Bu rantiyecileri ülkelerini kötü yöneten siyasetçileri de eklenince vay ki vay o ülkelerin insanların haline. Ülkelerindeki Covid-19 krizini rantla-popilist günlük hesaplar ve kararlar arasına sıkıştırarak insanların bir bir yok olmasına göz yummakta bir cinayet ve insanlık suçudur. Ne demiş atalarımız ‘Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az’ misali. Tabiki bunu kime ve hangi yöneticilere anlatıyoruz ki. 

Dünya insanlığına Covid-19 virüsü bulaştırarak insanlığın yok edilmeye çalışıldığı unutulmamalı. Bugünlerde ormanlarımızı ateşe verenler ve onların yolunu açanlar da unutulmamalı. Unutmak isteyenler olabilir ancak ne ormanlarımızın ateşe verilmesi, nede biyolojik savaşta yok edilen milyonlarca hayatı tarih hiçbir zaman unutmayacaktır. 

Kısaca bir araştırma yaptım hafızamı yokladım 20 yıldır ülkeyi yöneten Cumhur İttifakından önce 46 bin hektarlık ormanlık alanın yakılarak yok edilip imara açılmış. Ne denli yanlış yaptıkları doğaya çıktığımızda ciğerlerimize oksijen soluyamadığımızdan belli. Son 8 yılda yani mevcut iktidarın sürecinde ise 294 bin hektarlık orman alanının vasıflı orman alanından çıkartılıp imara açıldı. Böylesi bir anlayış gerek ulusal gerekse yerel emlak rantiyecilerin ağızlarının suyunun aktığını görür gibiyim. Örnek mi istiyorsunuz alın size defalarca çiğnenen kıyı kanunları. Binlerce kez çiğnenerek betonlaşmanın önünün açıldığı gibi. Ateşe verilerek yakılan ormanlarımızın da imara açılmasının önünü açacak olması bu ülkede yaşayan sadece vatandaşların yüreklerini dağlayacağı unutulmamalıdır. 

CHP’li belediyelerin bulunduğu ormanların ateşe verilmesi hava takviyesi olmasına karşın ısrarla hava desteğinden yoksun bırakılması mantığın kabul edilmediği bilinmeli. Ateşe verilen ormanlarımız iktidara bağlı belediyelerin kontrolünde olsa idi bakış açısı aynı mı olur hiç de zannetmiyorum.  

Ülkenin birçok zengin kaynakları Katarlılara peşkeş çekilmesi, özellikle Kanal İstanbul bunların en can alıcı projelerinden birisi. 

49 yıllık gazetecilik mesleğimin süresince birçok orman yangınları ile karşı karşıya kaldım. 

İki yılı aşkın biyolojik saldırı olarak nitelendirilen Covid-19 saldırısı ile karşı karşıyayız. Bu süreci aşı ve aşı çeşitleriyle aşmaya çalıştığımız şu günlerde normalleşmeye dönerek gerek hayatımızı rayına koyma girişimleri gerekse turizmimizi şaha kaldırmaya çalıştığımız sırada ormanlarımız eş zamanlı terör saldırısına uğraması ateşe verilen orman alanlar üzerinde ciddi boyutta tasarrufu olacakların olduğunu gözler önüne sermektedir. 

 Bunun adına isterseniz rant deyin, isterseniz kaza deyin sonuca bakıldığında binlerce hektarlık ormanlarımızın yok olduğu o alanların bozkıra ve çöle döndüğü gerçeğini ortadan kaldırmaz. 

Orman yangınlarında çok ciddi istihbarat eksikliği var. Düşünün gerek Emniyetin gerekse Jandarma Genel Komutanlığımızın elinde saatlerce gökyüzünde kalabilecek hatta gece boyunca kalarak uyuşturucu ekili alanlar ve onları ekenlerin yakalanması uyuşturucu şebekelerin çökertilmesinde kullanıldığını unutmayalım. O 'drone'lar ve teknoloji neden orman yangınlarını çıkartanların yakalanması için devreye sokulmalıydı. Bu açıdan bakıldığında ciddi bir istihbarat eksikliği olduğu net olarak ortadadır. 

Orman yangınların çıkmasında başka bir pencereden bakıldığında ise kısa bir süre önce aniden gündeme getirilen ve alevlendirilen mülteci karşıtlığı yapılarak hedef şaşırtmacılığına gidilerek ormanların rant çevrelerince ateşe verilmesi göz ardı edilmemelidir. 

PKK yurt içinde silahlı çatışmadan kendisini ayrıştırarak bu stratejisini farklılaştırıp biyolojik ve ülkenin en zengin yer altı zenginliklerine yönelik saldırılarla hedeflerine ulaşmalarına neden oluyor. 

Eğer 2023’e kadar yakılmadık ormanımız kalırsa acil alınması gereken önlemlerin en başında şunlar geliyor;  

-Antalya, Muğla, Samsun, Adana, İzmir, Mersin, Çanakkale, Denizli ve Manisa gibi Belediyelerce yangın söndürme uçak filolarını oluşturmalı. 

- Fahri trafik müfettişleri gibi orman gönüllüleri yaratılmalı.  

  -Okul öncesi eğitimden başlamak üzere tüm eğitim Ormanlarla ilgili yaşlarına göre dersler devreye alınmalı 

  -Gerek Genel iktidar gerekse yerel iktidarlarca Ormanların Rant olarak görülmesi düşüncesinden mutlak uzaklaşılmalı. 

-Tarım ve Orman Bakanlığı ile Yerel Yönetimler siyasi görüş ayrılığına bakılmaksızın mutlak işbirliği yapılmalı 

-Yıllar öncesinden olduğu gibi Orman Bakanlığı bağımsız bakanlık olarak yeniden devreye alınmalı 

-Kışlalardaki Mehmetçikler yangın bölgelerine sevk edilmeli 

-Tüm Bakanlıklar egolarını ve siyasi kimliklerini bir tarafa bırakıp yerel muhalefet dedikleri kapılarını tıklatmadıkları hal ve hatırlarını sormadıkları belediye başkanlarıyla kendi iktidar belediye başkanlarıyla bir masaya oturup kardeşçe sorunları çözüme bağlamalı 

Ellerini semaya açmış yüz binlerce vatandaş ‘Allahım ne olursun bize uçak gönder. Yanıyoruz yok oluyoruz ve ölüyoruz, Sesimizi çığlığımızı duyan yok mu?”  tabiki bu içten duaların yanı sıra evlerini, hayvanlarını tüm birikimlerini alevlerin arasında yok oluşunu yaşlı ve öfkeli gözlerle izlemekten başka çareleri olmayan O Anadolu kadınları başka evler ve ocaklar sönmesin diye tıbkı Kurtuluş savaşında olduğu gibi mermi taşıyan O kadınlar bu kez itfaiyenin ve Orman ekiplerinin hortumlarını sırtlayarak yangını söndürmeye çalışma azimleri ayakta alkışlanır. 

Manisa il genelinde Saruhanlı’dan, Akhisar’a, Kırkağaç’a, Demirci’ye Alaşehir’e, Salihli’ye, Kula’ya Gördes’eYunusemre Yuntdağına, Şehzadeler sınırında bulunan Spil’e kadar yanmadık ormanız kalmadı. Bundan yıllar önce Manisa-İzmir yolundaki Karakoca yangının unutmam mümkün değil. İzmir Çiçekli sırtlarına kadar uzanan o yangının faturası o günlerde bir çobana kesildi. Daha doğrusu çoban günah keçisi ilan edildi. İlerisi araştırmaya gerek görülmedi. O günlerde yapılmayan araştırma kişiler üzerine yıkılan 500 nektara yakın orman alını bugünlerde yanmaya devam eden binlerce hektarlık ormanın yok olmasına neden oldu. Bu ülkede yaşayan sade bir birey olarak diyorum ki ormanlarımızla ilgili ulusça seferberlik ilan edilmeli işte o gün bugündür.

Saygılarımla...