Maden ocaklarında gece gündüz demeden, zor koşullar altında çalışan maden işçileri yalnızca 4 Aralıkta ya da madenlerde çalışırken can verince hatırlanıyor. İstatistiklere göre Türkiye, maden kazaları sonucu yaşanan ölümlerde dünya sıralamasında en üstlerde yer alıyor. 1941 yılından bu yana Türkiye'de 3 binden fazla emekçinin maden kazası sonucu öldüğü biliniyor. Bilinen en büyük maden kazalarından biri ise 2014 yılında Manisanın Soma ilçesinde yaşanmıştı. İhmal zincirleri sonucu 301 maden işçisi hayatını kaybetmişti. O günden bu güne hiçbir şey değişmedi. Kazanın sorumluları bugün tutuksuz yargılanıyor. Fakat dava dosyasını takip eden avukatlardan biri olan Can Atalay Hatay milletvekili seçilmesine rağmen hala tutuklu yargılanıyor. Bu kararlar bize bir kez daha adaleti sorgulatıyor.
Tüm uyarılara rağmen alınmayan önlemler sonucu her yıl yeni bir facia ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu durumun sorumlusu taş kömürü ve linyit sahalarının işletmesini kendisine yakın olan şirketlere, müteahhitlere veren ve gerekli denetimleri yapmayan Akp hükümetidir!
Haklarını arayan maden emekçileri 'vatan haini' olmakla suçlanıyor, maden ocaklarında yakınlarını kaybeden kişilerin acılarına dahi saygı duyulmuyor, yerlerde tekmeleniyor. Akp hükümeti her zaman olduğu gibi rantı alın terine, yağmayı emeğe tercih ediyor!
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, madenci, emekçi kardeşlerimizin daima yanındayız ve haklarını savunacağız. İktidar çevresinde yuvalanmış, emeklerimizi hiçe sayan o küçük gruba karşı emekçi, işçi, köylü bir aradayız. Halka rağmen değil, halk için buradayız.
Ölümün değil yaşamın, savaşın değil barışın, sömürünün değil emeğin ve alın terinin yanındayız.