Günümüzde teknoloji ilerledi, ulaşım hızlandı, eskiye göre hayat kolaylaştı. Ancak pandemiden sonra insanlar iyice yalnızlaştı.
Gün geçmiyor ki "yalnız yaşayan 50 yaşındaki adam evde ölü bulundu. Yaşlı kadın evinde ölü bulundu. Kendisinden haber alınmayan kadın, evinde ölü bulundu." Gibi haberler duymayalım.
Dün gece yarısına doğru oturduğumuz sitenin bahçesinde ambulans ve polis aracı görünce merak ettik. Komşuyla gittik, bizim yan blok ikinci katta yalnız yaşayan kadın, kalp krizi geçirmiş banyoda düşerek ölmüş.
Buraya kadar her şey normal.
Anormal olan kadının 3 mart akşamından itibaren gelen telefonlara cevap vermemesi.
Çocuklarının bir haftadır kadını aramaması, altı daireli bir binada kimsenin yalnız yaşayan kadını merak etmemesi...
Ta ki bir arkadaşının kadının kızını arayıp "Annene ulaşamıyorum. Arayınca görmese bile sonra bana dönerdi. İki gündür telefona cevap vermiyor. Bir gidip bakın." Demesiyle gece kızı geliyor annesinin cansız bedenini buluyor.
Telefondaki son çağrılara göre kadın üç mart gecesi vefat etmiş.
Bedeni şişmiş artık neredeyse kokmaya başlamış ve kimsenin haberi olmamış.
Üstelik mübarek Ramazan ayındayız. Toplum olarak ne kadar bencil, duyarsız, gamsız, sorumsuz olmuşuz.
Arada bir kapının önünden geçerken gördüğüm, selamlaşıp konuştuğum, sık sık çay bahçesine giden o yalnız kadın, 8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlanırken evinde öleli belki beş gün olmuştu.
Onun öldüğünden o gün 8 Mart günü; çocukları, torunları , komşuları dahil kimsenin haberi yoktu...
Artık Türkiye'nin nüfusu hızla yaşlanıyor, yaşlandıkça insanlar iyice yalnızlaşıyor.
Çoğu insan; çoluk çocuk, iş güç, kendi sorunları derken yalnız yaşayan, anne babalarını ihmal ediyorlar.
Oysa biraz özveri, ilgi, arayıp sormak, arada bir ziyaret, o insanları öyle mutlu eder ki...
Bize düşen yakınımızda yalnız yaşayan insanlara az da olsa ilgi göstermek, kendisini görmediğimiz zaman kapısını çalıp hal hatır sormak, elimizden geldiğince komşu olarak manevi destek olmaktır.
Allah kimseyi yalnızlığa mahkum etmesin.